|
Türkiye"nin başı sağolsun

Örneklerine artık iyice alıştırıldığımız kahpe kurşunların hedefi bu sefer Agos dergisinin genel yayın yönetmeni Hrant Dink oldu.

Dink Türkiye''deki bazı öfkeli ulusalcıları yeterince tatmin etmese de Ermeni meselesinde Diaspora Ermenileri diye bilinen ve körü körüne Türkiye aleyhtarlığından başka bir şey ifade etmeyen tutumla pek barışık sayılmazdı. Bu alanda bir çözüme, diyaloga, yakınlaşmaya ihtiyaç duyacak, bunun samimi arayışı içinde olacak herkesin eninde sonunda başvuracağı sağduyulu çizgiyi temsil ediyordu Dink. Türkiye''nin tarihindeki Ermeni meselesinde tabii ki resmi tezden uzaktı söyledikleri. Ermenilerin bir soykırıma tabi olduğunu söylüyordu, ama bu tezi özellikle uluslar arası arenada Türkiye''nin aleyhine kullanmaya çalışan ve Türklerle Ermeniler arasında kalıcı bir husumet tesis etmeye çalışanlardan farklı yaklaşıyordu. Bu konuların konuşulabildiği, tarafların birbirlerinin en azından duygularını fark edebilmesi ve bu duyguları iyileştirmek için, bir jestin kapılarının aralanabilmesi için, konuşulabildiği bir ortamı istiyordu.

Bu ortamı yok etmeye çalışanlara karşı çok anlamlı bir hareketi Fransa''nın Ermeni soykırımını inkâr etmeyi suç sayan yasayı oyladığı gün yapmıştı. “Önce Türkiye''de soykırım olmuştur diyeceğim, sonra gidip Fransa''da soykırım olmamıştır diyeceğim, hangisi beni önce tutuklarsa..” diyerek Fransa''nın oyladığı yasanın saçmalığını ilan etmişti.

Buna rağmen Dink soykırımla ilgili yazdığı bir yazısı zorlama ve işgüzar bir okumayla “Türklüğe hakaret” kapsamına alınarak yargılanmıştı. Oysa daha önce de bu sütunda yazdığım gibi Dink''in böyle bir sebepten dolayı yargılanmasından daha büyük bir “Türklüğe hakaret” olamazdı.

“Türklüğe, yazdığı bu yazıdan dolayı hakaret davası açmaktan daha büyük bir hakaret olamaz” diye yazmıştım.

Şimdi günlerce bu saldırının hedefi, zamanlaması ve kime ne sağladığı, kime ne kaybettirdiği ile ilgili bir sürü şey dinleyeceğiz. Tabii ki yakın zamanda Amerika''da ve AB ülkelerinde oylanacak Ermeni Soykırım tasarılarıyla ilişkiler kurulacaktır. Tabii ki, Türkiye''nin Irak veya Kerkük''te inisiyatif almaya çalıştığı bir dönemde Türkiye''nin bir tür terbiye edilme yolu olarak değerlendirilebilecektir. Belki de bugünlerde uçan her kuşun da irtibatlandırıldığı şeyle, yani Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilişkilendirilecektir.

Bu saldırı Neyle irtibatlandırılırsa irtibatlandırılsın, ne yazık ki hiçbir analiz ne Dink''i geri getirecek ne de Türkiye''de bu tür cinayetleri siyasetin alanını ve gücünü ayarlamanın çok elverişli bir aracı olmaktan çıkarabilecektir.

Türkiye''de hangi konuya el atsanız ya dini hassasiyetlere, ya milli bütünlüğe, ya milli haysiyet ve gurura, ya ülke bağımsızlığına, ya çağdaşlığa, ya laikliğe dokunuyor. Hiçbir konuya kendi hakkı verilerek, kendi sınırları içinde kalınarak yaklaşılamıyor. Bir konuda söylenenler mutlaka başka niyetleri ifade eder, mutlaka başka hesapları gizler gibi anlaşılıyor. Bütün tartışmalar bir ihanet söylemi eşliğinde yürütülüyor. İhanet yaftasını yapıştırmakta acele eden rakibine büyük ama haksız bir üstünlük sağlamış oluyor. O yüzden herkes diğerinden önce bu haksız kozu kullanmakta acele ediyor.

Tartışma kültürü bu kadar kırılganlaşınca, adam gibi bir şeyler söylemek isteyenler, başlarının üstünde türlü tehditlerle konuşmak durumunda kalıyorlar. Ama gariptir, saldırılar her zaman hassasiyetlerine dokunulanlar tarafından gelmeyebiliyor. Daha kötüsü bu tür durumlarda saldırının nereden geldiğinin hiç belli olmamasıdır. Sadece değişik amaçlar için çok kullanışlı bir cinayet için paket önceden hazırlanmıştır, en azından bu bilinir.

Hrant Dink de bunu bilmişti. Bu tartışma kültürünün döşediği mayınlı alanda yürüdüğünün farkında olduğu için aslında çok dikkatli konuşuyor, çok dikkatli yürüyordu. Buna rağmen maruz kaldığı muamelelerden “ustaca ve ince bir şekilde bir saldırı hedefi haline getiriliyor” olduğunu fark ediyordu. Birilerinin öldürülüşünü birileri için kârlı bir yatırım alanı haline getirmekte, bu tartışma kültürünün oluşumunda, değilse etkisiz hale getirilmeyişinde, hepimizin büyük payı vardır. O yüzden Dink''in ve öncekilerin cinayete kurban gitmesinde toplum olarak hepimiz kusurluyuz.

Sonuçta Hrant Dink ölmüştür. Türkiye''nin kaybı büyüktür. Başımız sağ olsun.


17 yıl önce
Türkiye"nin başı sağolsun
Geçen haftanın yükselişleri
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?