“Kazanılan bir maçtan, akabinde de çeyrek finalin geldiği bir galibiyetten sonra eleştirileri yazmak biraz acımasızca olabilir” cümlesini kuruyordum ki Club Brugge’un beraberlik golü geldi. Ve tur da ‘pisi pisine’ gitti.
Tur gidince kendimde eleştiri hakkımı buluyorum. İlk olarak çift forvet, sahada Beşiktaş’a bir gram fayda sağlamadı, bu tercih başlı başına yanlıştı. Liverpool ile Club Brugge’ü farklı gören Bilic, Kayseri Erciyesspor ile de Club Brugge aynı kefeye koyup iki forvetle daha fazla gol hedefine ulaşabileceğini düşünmüşse yanılmış; yanıldığını da sahada gördük.
Koca sezonda birkaç kez denediğin çift forvetli varyasyonu tam anlamıyla oturtmadan tüm sezona mal olacak bir maçta uygulamak manasız. Bir ikinci ön libero daha faydalı olacaktı kuşkusuz. Beşiktaş es kaza turu geçseydi, bunun üzerinde durmayacaktık o kesin. Ya da dün akşam sahaya bir taraftar girmeyecekti; elini kolunu açıp Bilic’e “Bu ne hal hocam” demeyecekti.
İlk maçın kopyası bir maç yaşandı dün akşam. Hem skorun seyri hem de gollerin geldiği dakikalar bakımından. Oyun anlamında ise ilk yarı farklı, ikinci yarıda bire bir aynıydı. Beşiktaş, golü erken bulma parolasıyla oynasa da sahadaki 75 bin taraftarı bastırabilecek cesarette başladı Brugge. Sahalarında dahi bu denli özgüvenli değillerdi.