
Tarihteki olay ve olgular, olgunlaşıp kitaplara ve okumalara girdiğinde rolleri sonsuza dek sürecek olsa da sıradanlaşır. Bunları okuyanlar herhangi bir bilgi kırıntısı üzerinden geçer gibi geçerler. Oysa bazılarının gerçekten ne anlama geldiğini iyice idrak etmek gerekir. Tıpkı Amerika’nın keşfi gibi…
Türkiye, yeni ekonomi programıyla ulaşmak istediği neticeleri hem zor hem de gittikçe zorlaşan bir ortamda elde etmeye çalışıyor. Belirsizliklerin arttığı bir ortamdansa daha öngörülebilir bir küresel ekonomi havası hedefler üzerinde pozitif yönde belirleyici olabilirdi.
Gene de ek politikaların da yardımıyla -böyle zamanlarda önemli olacak şekilde- piyasa faizleri makul seviyelerde dengelenmiş görünüyor. Daha yapıcı bir kredi piyasası elde edilmesine dönük politika başlıklarının, hatta, kalıcı da olması gerekiyor. Politika setinin bütünü için konjonktür de göz önüne alındığında yatırım odaklı kredi genişlemesinin önemi de artmış görünüyor. Kamu sermayeli bankaların son sermaye artışları buna dönük farkındalığın güçlü olduğunu da gösteriyor. Fakat elektrik dağıtım şirketlerinin kredi genişlemesi aleyhine talepleri politika seti için bir risk.
Önce elektrik dağıtım şirketlerinin bir olumlu katkısına temas edeyim sonra bu problemi açacağım. Türkiye’de orta ve büyük ölçekli işletmelere elektrik dağıtım şirketlerinin kontratlı hizmet sağlaması sayesinde artan elektrik enerjisi maliyetleri henüz yansımadı. Yani dağıtıcı şirketler, bu sözleşmelerle ÜFE’de bir denge oluşturuyorlar. En azından enflasyonist etkiyi geciktiriyorlar. (Tabii yenileme dönemleri geldikçe enerji fiyatları kaynaklı enflasyonist etki bu şirketler üzerinde de hissedilmeye başlanacak.) Şimdilik bu onların piyasa yaptığı olumlu katkı… Fakat son dönemde kendi güvenlikleri için müşterilerinden teminat talepleri oluşmaya başladı ve maalesef bu talep -belki farkında olmaksızın- kredi genişlemesine köstek olacak nitelikte…
Anlaşılan o ki dağıtıcı şirketler müşterilerden ortalama üç fatura tutarına varan miktarda banka teminat mektubu talep ediyorlar. Üç fatura bahsettiğim ölçekteki firmalar için en az 5 milyon lira civarı teminat mektubu demek. O da kontratlı fiyatla. Birçok firmanın kredi limitlerinin hadlerinde olduğu düşünülürse ve ilave yatırım yapma ihtiyaçları göz önüne alınırsa kredi limitinden bu denli fedakârlık edip dağıtıcı şirketlere teminat mektubu vermeleri kredi genişlemesinin önüne kesecek bir gelişme olarak görülebilir.
Türkiye’de bankalar kredi limitini genellikle nakdi/gayrinakdi münakaleli olarak hazırlarlar. Yani firmalar tek bir limitten nakdi veya gayrinakdi kullanım yaparlar. Teminat mektubu gibi gayrinakdi krediler, nakdi imkândan feragat anlamına gelir. Üstelik gayrinakdi kredilerin risk ağırlığı daha yüksek olduğundan bankacılıkta sermaye baskısı artar. Firmalardan bir bölümü dağıtıcı şirketlerin bu talebini karşılamada teminat bunalımına da düşebilir.
Kontratlar sona erdiğinde firmaların elektrik giderleri için daha fazla nakdi imkâna ihtiyacının olacağı da düşünülürse kredi-yatırım denklemi bir miktar aşınabilir. Türkiye bu tür gelişmelere kalıcı çözümler düşünmek için doğru bir zamanda.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.