Bir kıta bulmak

04:008/03/2022, Salı
G: 8/03/2022, Salı
Yusuf Dinç

Tarihteki olay ve olgular, olgunlaşıp kitaplara ve okumalara girdiğinde rolleri sonsuza dek sürecek olsa da sıradanlaşır. Bunları okuyanlar herhangi bir bilgi kırıntısı üzerinden geçer gibi geçerler. Oysa bazılarının gerçekten ne anlama geldiğini iyice idrak etmek gerekir. Tıpkı Amerika’nın keşfi gibi…Bir kıta bulmak;her şeyiyle emrinize amade bakir bir coğrafya…Yeni bitkiler, yeni meyveler, yeni türler, engin otlaklarda etli sürüler, coşkun akarsular, doğal güzellikler, balık dolusu denizler, petrol

Tarihteki olay ve olgular, olgunlaşıp kitaplara ve okumalara girdiğinde rolleri sonsuza dek sürecek olsa da sıradanlaşır. Bunları okuyanlar herhangi bir bilgi kırıntısı üzerinden geçer gibi geçerler. Oysa bazılarının gerçekten ne anlama geldiğini iyice idrak etmek gerekir. Tıpkı Amerika’nın keşfi gibi…

Bir kıta bulmak;
her şeyiyle emrinize amade bakir bir coğrafya…
Yeni bitkiler, yeni meyveler, yeni türler, engin otlaklarda etli sürüler, coşkun akarsular, doğal güzellikler, balık dolusu denizler, petrol dolusu körfezler, köleler, hizmetçiler, şekerli şerbetler, gümüşten dağlar, altından şehirler…
Kapitalist bir cennet…
Tarihte az gelecek bir fırsat... Ye
nisini ancak uzayda bir gezegen aramakla kurabileceğiniz bir vizyon…
Amerika’nın bulunması, henüz büyük şeylere gitmeden tek başına
domatesin
mutfağa girmesiyle dahi geniş kitleler için
baharat yolunun
önemini azaltmıştır. Amerika’nın bulunmasıyla
Afrika’daki şeker savaşı
da yumuşamıştır.
Patates
harpte iaşe mekanizmalarını değiştirmiştir. Okyanus yolculuğu yapmak için bugün herkesin kolunda olan
saat
geliştirilmiştir. Amerika’nın keşfi, keşiften
beş asır sonra
adeta tüm insanlığın ve tüm yaratılmışların hayatının her santimine işlemiştir. Aslında bir gezegen bulmak fikrini ve bu yoldaki tüm gelişmeleri de aynı olgu beslemiştir.
Gene de dünya bulan bir gezegen değil, bulunan bir gezegen olarak konumlandırılır. Bu konumlandırmayı
Voltaire’in MicroMegas’ından
alabiliriz belki, gel oradan, tüm uzaylı kurguları, kahraman filmleri vesaire bulma/bulunma bakımından aynı bağlamdadır. Dünyanın matematik acziyeti azalmış gibi gözükse de
bulunan olarak kalma
düşüncesi tüm zihinlerde kırılamamıştır. Bilim-kurguda, yalnız, işler değişir, bulmaya da basar ayağını bulunmaya da… O zaman hadi söyleyeyim; arayanlar bulamayıp bulanlar
arayanlarsa
arananlar bulunamayıp bulunanlar arananlardır… Mesele bulmak mı, bulunmak mı istendiğidir.
Bir de kıta ya da gezegen aramanın bir önceki
sürümü
var. O da ekonomik kaynaklar için bilinen coğrafyalarda iktidarın el değiştirmesi arayışı;
iktisadi savaşlar.
Aslında bu sürümün
kıta yumurtlayan bir dünyada
dahi hiç eskimeden tüm konvasiyonel enstrümanlarıyla kesintisiz devam ettiğini biliyoruz. Bugün de buna şahit oluyoruz. Henüz kuyu bile vurulmamış Karadeniz, alınıp yağmalanmak isteniyor.

Elektrik dağıtım şirketleri ve kredi genişlemesi

Türkiye, yeni ekonomi programıyla ulaşmak istediği neticeleri hem zor hem de gittikçe zorlaşan bir ortamda elde etmeye çalışıyor. Belirsizliklerin arttığı bir ortamdansa daha öngörülebilir bir küresel ekonomi havası hedefler üzerinde pozitif yönde belirleyici olabilirdi.

Gene de ek politikaların da yardımıyla -böyle zamanlarda önemli olacak şekilde- piyasa faizleri makul seviyelerde dengelenmiş görünüyor. Daha yapıcı bir kredi piyasası elde edilmesine dönük politika başlıklarının, hatta, kalıcı da olması gerekiyor. Politika setinin bütünü için konjonktür de göz önüne alındığında yatırım odaklı kredi genişlemesinin önemi de artmış görünüyor. Kamu sermayeli bankaların son sermaye artışları buna dönük farkındalığın güçlü olduğunu da gösteriyor. Fakat elektrik dağıtım şirketlerinin kredi genişlemesi aleyhine talepleri politika seti için bir risk.

Önce elektrik dağıtım şirketlerinin bir olumlu katkısına temas edeyim sonra bu problemi açacağım. Türkiye’de orta ve büyük ölçekli işletmelere elektrik dağıtım şirketlerinin kontratlı hizmet sağlaması sayesinde artan elektrik enerjisi maliyetleri henüz yansımadı. Yani dağıtıcı şirketler, bu sözleşmelerle ÜFE’de bir denge oluşturuyorlar. En azından enflasyonist etkiyi geciktiriyorlar. (Tabii yenileme dönemleri geldikçe enerji fiyatları kaynaklı enflasyonist etki bu şirketler üzerinde de hissedilmeye başlanacak.) Şimdilik bu onların piyasa yaptığı olumlu katkı… Fakat son dönemde kendi güvenlikleri için müşterilerinden teminat talepleri oluşmaya başladı ve maalesef bu talep -belki farkında olmaksızın- kredi genişlemesine köstek olacak nitelikte…

Anlaşılan o ki dağıtıcı şirketler müşterilerden ortalama üç fatura tutarına varan miktarda banka teminat mektubu talep ediyorlar. Üç fatura bahsettiğim ölçekteki firmalar için en az 5 milyon lira civarı teminat mektubu demek. O da kontratlı fiyatla. Birçok firmanın kredi limitlerinin hadlerinde olduğu düşünülürse ve ilave yatırım yapma ihtiyaçları göz önüne alınırsa kredi limitinden bu denli fedakârlık edip dağıtıcı şirketlere teminat mektubu vermeleri kredi genişlemesinin önüne kesecek bir gelişme olarak görülebilir.

Türkiye’de bankalar kredi limitini genellikle nakdi/gayrinakdi münakaleli olarak hazırlarlar. Yani firmalar tek bir limitten nakdi veya gayrinakdi kullanım yaparlar. Teminat mektubu gibi gayrinakdi krediler, nakdi imkândan feragat anlamına gelir. Üstelik gayrinakdi kredilerin risk ağırlığı daha yüksek olduğundan bankacılıkta sermaye baskısı artar. Firmalardan bir bölümü dağıtıcı şirketlerin bu talebini karşılamada teminat bunalımına da düşebilir.

Kontratlar sona erdiğinde firmaların elektrik giderleri için daha fazla nakdi imkâna ihtiyacının olacağı da düşünülürse kredi-yatırım denklemi bir miktar aşınabilir. Türkiye bu tür gelişmelere kalıcı çözümler düşünmek için doğru bir zamanda.

Dağıtıcı şirketlere verilecek teminat mektuplarının kaç faturaya kadar olacağına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bir düzenleme getirebilir. Ya da en basitinden bir
enerji-kredi-değerliliği metodolojisi
tanıtabilir. Ön ödemeli modelleri geliştirebilir.
KDV alacakları
kısmen teminat sayılabilir. Ve daha bir sürü başka alternatif çözüm de bulunabilir. Bu tarz stratejik işlerde düzenleme olmaksızın tekellerle baş başa kalınmasın yeter.

#Kapitalist
#Afrika
#Voltaire