|
Türkiye Ekonomi Modeli'nin bir yılı

Türkiye Ekonomi Modeli'nin birinci yılı dolalı biraz oldu. Eylül 2021’deki 200 baz puanlık faiz indirimiyle başlatılabilecek süreç, 2022 yılına damga vurdu. Son çeyrek verileri henüz oluşmaya devam etse de ilk üç çeyrekle ilgili epey fikrimiz var ve modelin bir yılını değerlendirmek için doğru zamandayız. Çünkü hem enflasyonda hem büyümede baz etkisi çalışacak ve pozisyon almak için bir yılın fotoğrafını çekmek işe yarayabilir.

Öncelikle modelin temel karakteri olan faiz indirim döngüsü tamamlandı. Böylece politika faizi kademeli olarak 2021 yaz sonundaki %19 seviyesinden %9’a çekildi.

Modelin birinci ayından itibaren TL aleyhine döviz arz-talebinin bozulması, yani dolarizasyon, hasebiyle kurda oluşan kayıpların önüne geçmek için Aralık 2021 itibariyle kur korumalı mevduat uygulaması tanıtıldı. Bugün kur, KKM’nin tanıtıldığı akşamın gündüzüyle neredeyse aynı yerde. Son üç ayda birçok para birimi dolar karşısında değer kaybederken TL güçlü kaldı ve diğer ekonomilerle kurdaki değer kaybı uçurumu küçüldü. (Bugün için TL’nin sene başından bu yana değer kaybı %39 civarında iken Japon Yeni %21 civarında değer kaybetti. Ardından İsviçre Frangı, Kanada Doları gibi paralar geliyor.)

Diğer taraftan bankaların ucuz faiz ve güçlü dış talep ortamında yatırıma aktarılması gereken kredilerini, müşterilerine döviz veya diğer finansal spekülasyon için kullandırması sorunu bir süre daha devam etti.

Sonra farklı zamanlardaki farklı kararlarla finansal düzenleyiciler selektif bir tavır kazandı ve asıl amacı olan yatırım niteliğinin dışına taşan kredi işlemleri sonlandırıldı. Döviz spekülasyonunun ve hatta manipülasyonunun önünü kesecek teknik adımlar da benzer şekilde atıldı.

Yıl ortasına kadar piyasada kredi faizleri yükseldi. Buna karşın 3. çeyrekte yapılan para politikası düzenlemeleriyle faiz oranları makul kabul edilen seviyelere çekildi.

Böylece amacına uygun kullanılacaksa dar ama görece ucuz maliyetli bir kredi piyasası oluşturuldu. Maliyetin vade kısmıysa hala sorunlu. Kredilerin vadesi yatırımın döngüsünün sağlanacağı uzunlukta değil.

Model kapsamında atılan ve çoğu, finansal kesimi modelin baltalayıcısı değil, paydaşı yapmayı hedefleyen adımların genel çerçevesi alabildiği ve alamadığı sonuçlarla bunlardır.

Türkiye Ekonomi Modeli'nin asıl büyük adımlarıysa ücretler ve vergiler tarafında atılmıştır. Bu noktada enflasyona geleceğim ama önce makro parametrelerdeki sonuçlara bakalım.

Modelin tesir ettiği 2021’in son çeyreğinde
büyüme
%9,1 ile rekor sayılabilecek seviyede geldi. 2022’in ilk üç çeyreğinde de tüm dünyanın tersine fevkalade gitti. Son çeyrekte büyümede istenmeyecek bir baz etkisi altında kalacak olmasına rağmen Türkiye 2022’yi alışık olduğu ilk üç arasında bitirebilir.
Üretim
güçlü ve son çeyrekte siparişler yavaşlasa da gücünü koruyor.
İstihdam
küresel resesyon endişesine rağmen artmaya devam ediyor. İçinde bulunduğumuz yılda özel sektörde milyonlarca kişiye istihdam sağlandı.
İhracat
rekor üstüne rekor kırıyor. Yeni pazarlar gelişiyor.
Merkezi hükümetin borç stoku
bakımından Türkiye küresel ölçekte en makul seviyelerdeki ülkelerden olmaya devam ediyor.
Bütçe açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı
bırakın %3 olan Maastricht kriterlerini sadece %1 seviyelerinde. Bankalar mali göstergeleri bakımından en güçlü olduğu dönemde. Liralaşmanın etkisiyle
bankaların
mevduat ve kredi arasındaki döviz cinsi uyumu ve aktif kalitesi artmış durumda. Vade uyumu da arttı ama maalesef uzun da değil, kısada. En belirleyici makro göstergelerden olan
borsa
endeksi
rekor seviyelerde. Yılbaşından bu yana artıda olan borsa sayısı bir elin parmaklarını geçmezken BIST 100 +%160 seviyelerinde performans gösterdi. (En yakın takipçisi +%10 seviyelerinde.) Doğru halka arzlarla yükseliş trendini koruyacak potansiyeli ortada duruyor.
Sermaye piyasalarının
yurtiçi derinlik ve hacmi artıyor. Milyonlarca yeni yatırımcı finansal piyasalara yöneliyor.

Bunlar modelin pozitif sonuçlarıydı. Diğer taraftan dünyanın gördüğü en büyük tedarik krizinin etkisiyle enerji ve hammadde fiyatları, savaşın etkisiyle gıda ve tüm diğer fiyatlar küresel ölçekte yukarı gitti. Modelin yurtiçi döviz tefecileri elinde suistimal edilmesi sonucu kurdaki değer kayıplarının küresel fiyat artışlarını katmerlendirmesi, yurtiçinde katlanılmaz bir enflasyon etkisi ortaya çıkardı. Modele uygun olarak erken tedbirler alınabilirdi ama olmadı. Enflasyonu asıl katlanılmaz kılansa atalet yaratan fırsatçılar oldu. Bunlar enflasyona 20 puan civarı katkı yaptılar.

Bu ilişkilerin kur hariç kısmı aynı zamanda ihracat rekorlarını gölgede bırakan ithalat rekorlarına, bu da modelin cari fazla hedefinin aksine cari açığa neden oldu.

İşte diğer tüm makro göstergeler olumluyken bu ikisi rahatsız edici bir etki yarattı. Turizm ve dış alem ilişkileriyle cari açığın finansmanında zorluk olmayacağı anlaşılınca modelin sorun kısmı enflasyona indirgendi.

Buna karşın model kapsamında alt-orta gelir grubunun üzerinden vergi yükü alındı/azaltıldı. Asgari ücretliler ve tüm ücretlilerin gelirlerinin asgari ücret kadar kısmı vergiden istisna edildi. Otonom harcama kalemlerinde KDV minimize edildi. Elektrik ve doğalgazda destekler tanıtıldı. Belli miktar altı borçlar ile öğrencilerin kredi geri ödemeleri affedildi. Sosyal konut ile gayrimenkul fiyatları, kira tavanı uygulamasıyla da mevcut kiracıların durumu iyi-kötü dengelendi. En önemlisi de ücretlere Ocak ve Temmuz’da iki defa olmak üzere kümülatif olarak %94 civarı zam yapıldı.

İşte model kapsamında alınan diğer tedbirler ve toplam sonuçlar bunlar. Hedefler kısmen sağlansa da kısmen beklentilerin dışına taştı.

Fakat şimdi 2023’ün kapısındayken olumsuzlar olumluya olumluların bir kısmı ise olumsuza dönecek. Çünkü baz etkisi çalışacak. Baz etkisi enflasyonda istenildiği yönde etki yapacak ancak büyümede 2022’nin ilk yarısının güçlü performansı göz önüne alındığında negatif etkisi olacak. Bir de küresel resesyon nedeniyle dış talebin düşmesi söz konusu.

Bu şartlarda enflasyon fevkalade düşecek. Ama büyüme ve istihdam kaybı oluşması riski var. Hem enflasyonun düşüşüne mani olmayıp hem istihdamı korumak gerekecek. Türkiye ve tüm dünyada baz etkisi eş anlı çalışacağından enflasyon tarafında fırsatçılara göz açtırılmazsa yeterli sonuç alınabilir. Fırsatçılık yapan şirketleri cezalandırmak yanında yöneticilerini de potaya almak gerektiğini hatırlatmak isterim.

İstihdamı korumak ise zorlu bir denklem. Dış talep düşerken yılın ilk yarısında Türkiye’nin iç talebe yaslanması gereken bir dönem olacak. İç talebi kredi yerine ücret artışlarıyla desteklemek daha adil görünüyor. Ama ücret artışlarının, enflasyonun düşüşüne mani ve istihdam kaybına neden olmaması gerektiğinden denge hassas bir hal alacak.

Bu denklemde modelin 2023’te tüm hedeflerini dengeye getirebilmesi için ücret artışlarında çok sanatlı hesap yapmak gerekecek. Belki kamu desteği işlevsel olabilir. Elbette bütçe disiplininin bozulmaması şartıyla... Yahut denkleme biraz da tüketici kredisi eklenebilir ama işletmelerden gider. EYT’nin nasıl modelleneceği, istihdam artışını yüksek ücret artışına rağmen sağlamayı mümkün kılacak bir enstrüman da çıkarabilir.
Her halükarda işverenlerin 2023’te büyümeye devam etmek için ücret artışının kritik olacağını anlaması gerekir.

Geri kalan parametrelerse kredinin vadesi uzatılabilirse yeterince tatmin edici düzeyde gerçekleşecektir.

#​Türkiye Ekonomi Modeli
#BIST
#Döviz
#Enflasyon
1 yıl önce
Türkiye Ekonomi Modeli'nin bir yılı
Işıkları söndür, iktidar ol!...
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim