|
Şehitlerin hakkını savunuyormuş

1. Evlerin altında tüneller kazanlara “Çukur kazan arkadaşlar” diyen biri vardı.

2. Teröristlerle kol kola girerek Ankara’dan İstanbul’a yürüyen biri vardı.

3. Türkiye’de can güvenliği bulunmadığını söyleyen biri vardı.

4. Yatırımcılara, bu ülkeye yatırım yapmayın diye tavsiyelerde bulunan biri vardı.

5. Darbe olursa tankın üstüne çıkacağını söyleyen, ancak darbe girişimi sırasında tankların arasından sıvışan biri vardı.

Niye sözünde durmadığı sorulunca da “Tank mı var, hani nerede? Getirsinler çıkayım üstüne” demişti.

6. Bölücü teröristlerin siyasi uzantılarıyla ittifak yapmayı içine sindiren fakat bunun dillendirilmesini istemeyen biri vardı.

Beraber hareket edelim ama fark edilmemiş, görülmemiş gibi yapılsın, konuşulmasın arzusundaydı.

7. Yalan söylerken yüzü kızarmayan, küfürlü hakaretli konuşurken utanmayan biri vardı.

8. “Ne işimiz var orada, ne işimiz var şurada” diye her operasyona karşı çıkan biri vardı.

9. “YPG bize mi saldıracak” diyen biri vardı.

10. Herkesi aptal, kendini akıllı sanan biri vardı.

*

Hepsini sayamadık.

Hemen akla gelen numaralarını on maddede sıraladık. (İsteyen kırka, isteyen yüze kadar çıkarabilir.)

Bunların hepsi bir kişiye işaret ediyor.

O kişi şimdi çıkmış, “şehitlerin hakkını savunduğunu” beyan ediyor.

“Savunmayayım mı?” diye soruyor.

“Ne yapayım? Ağzıma bant mı çekeyim?”

*

Bant çekmek, değişik bir fikir.

Yakışır belki.

Dünyadaki pek çok siyasetçiye de örnek olur, bir akım bile başlatabilir ama gerek yok.

Bant çekeceğine, ağzını kapalı tutmayı başarsa yetecek.

Daha sempatik olur.

Daha inandırıcı olur.

Daha başarılı olur.

*

Şehitleri siyaset malzemesi yapmayı kendine yakıştırabiliyor.

İnandırıcı olamıyor tabii.

Şehit yakınlarının tepki gösterdiğine kaç defa şahit olduk.

“Ne işi var bizim şehidimizin cenaze töreninde” diye tepki gösterdiler ona.

Cenaze törenine gönderdiği çelengi bile kabul etmediklerini, uzağa taşıdıklarını, tekmelediklerini gördük.

Bu nasıl şehitlerin hakkını savunmaktır?

Niye kimse samimi bulmuyor?

Bir terslik, ciddi bir problem yok mu ortada?

*

“Milli birlik konusunda en hassas partiyiz” bile dedi.

Hangi mil?

Hangi birlik?

Kargaları geçtik, saksağanlar bile güler buna.

Şu yukarıdaki on maddeden sonra, böylesine iddialı bir cümle, lâtife bile sayılmaz.

Ayıptır.

Bu milletin aklıyla, zekâsıyla, hafızasıyla dalga geçmenin âlemi yok.

*

Hani olmaz ya, şöyle varsayalım.

Günün birinde kafasına dank etse…

İçinden bir ses “Yeter artık” dese…

Vicdan dediğimiz mekanizma devreye girse…

Bir kaset operasyonuyla geldiği koltuğu bıraksa…

Terk edip gitse…

Sadece ceketini bıraksa…

Nasıl olur?

Partisi daha mı az oy alır?

İddia ediyorum ki daha az almaz, fazlasını kazanır.

Tabii, Muharrem İnce faktörünü saymazsak! Onun ne kadar kırpacağı şimdilik meçhul.

#Şehit
3 yıl önce
Şehitlerin hakkını savunuyormuş
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset