|

Türkiye’nin mutfaktaki gücü Gastrodiplomasi

Geçtiğimiz 20 yılda Türkiye, kadim kültür ve medeniyetini, Anadolu’nun eşsiz coğrafi güzellikleriyle birleştirerek kültürel diplomasi konusunda öncü ülkelerden birisi haline gelmiştir. Coğrafi konumunun ve ikliminin sağladığı avantajla farklı ve çeşitli mutfak kültürlerini buluşturabilen Türkiye, sıra dışı zenginlik ve çeşitlilikteki gastronomik kimliği ile gastrodiplomasiyi en önemli yumuşak güç unsurlarından birine dönüştürmeyi de başarmıştır.

00:00 - 27/07/2022 Çarşamba
Güncelleme: 18:38 - 26/07/2022 Salı
Yeni Şafak
 İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
Dr. Şuay Nilhan AÇIKALIN
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi

Yüzyıllardır hayatımızın bir parçası olan diplomasi; yöntemleriyle, araçlarının çeşitlenmesi ve yeni uygulama alanlarıyla ülkeler için çok daha önemli hale gelmiştir. Hiç şüphesiz ülkelerin kendine özgü kültürlerini yansıtan mutfaklar; diplomasinin de en etkili ve lezzetli aracı olarak ön plana çıkmıştır.

YUMUŞAK GÜÇ

Gastrodiplomasi kavram olarak Şubat 2002’de Tayland tarafından
The Economist
dergisinde yayımlanan “food as ambassador’ (Elçi Olarak Yemekler) adlı makale ile karşımıza çıkmıştır. Tayland bu makalede kendi mutfak sanatını dünyaya tanıtmak için başlattığı kamu diplomasisi kampanyalarından bahsetmiş, ilerleyen süreçlerde de gastrodiplomasinin öncü ülkelerinden birisi olmuştur.

Gastrodiplomasi çeşitli kültürlerin mutfak lezzetlerini tadarak onları tanıma imkanı sağlayan; kamu diplomasisi kapsamında kültürel ve mutfak diplomasisi olarak değerlendirilen etkili bir “ülke markalama” biçimdir.

Gastrodiplomasi var olan mutfak lezzetleri ile dış politikanın ortak paydada buluştuğu noktada aynı zamanda “ulus-marka” bilincini arttırmakta ve farkındalığını geliştirmekte müthiş bir araçtır. Yapılan bilimsel araştırmalar yabancı bir mutfağın lezzetlerini tatmanın ve tanımanın o ülkeyle ilgili duyguları, düşünceleri olumlu yönde etkilediğini ortaya koymaktadır. Bu bağlamda 2000’lerden sonra, başarabilen ülkeler için gastrodiplomasi yumuşak güç olarak ön plana çıkmakta ve kullanılmaktadır. Bu yumuşak güç, ülkelerin ikna etme ya da etkileme kanallarıyla kendilerine ilişkin tutumları, düşünceleri ve tercihleri olumlu yöne evrilmesini sağlamaktadır. Gastrodiplomasi aracılığı ile hatırlanan damak tadı, lezzetler, bunların yarattığı olumlu duygu ve düşünceler yumuşak gücün çekiciliğe, cazibeye dayalı derin ve ince boyutu bağlamında iz bırakmakta ve bu konuda değerler bütünü oluşturmaktadır.

ULUSAL MARKA İMAJIMIZ GÜÇLENDİ

Türkiye, girişimci ve insani dış politikasının belki de en önemli boyutlarından birisi olarak yumuşak güç unsurlarını çeşitlendirmiştir. Geçtiğimiz 20 yılda Türkiye kadim kültür ve medeniyetini, Anadolu’nun eşsiz coğrafi güzellikleriyle birleştirerek; yumuşak gücün en önemli kaynaklarından birisi olan kültürel diplomasi konusunda da öncü ülkelerden birisi haline gelmiştir.

Gastronomik kimliğin belirlenmesinde coğrafya, tarih, kültürel çeşitlilik, mutfak etiği, hâkim tatlar ve yemek tarifleri en önemli faktörler arasında sıralanabilir. Coğrafi konumunun ve ikliminin sağladığı avantajla farklı ve çeşitli mutfak kültürlerini ortak kesişim alanında buluşturabilen Türkiye, sıra dışı zenginlik ve çeşitlilikteki gastronomik kimliği ile gastrodiplomasiyi en önemli yumuşak güç unsurlarından birine dönüştürmeyi başarmıştır.

Türkiye, 2002 ve sonrasında gastrodiplomasi uygulamalarının hız kazandığı dış politikasıyla öncelikle UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’nda yer alan şehirleriyle adından söz ettirmiştir. Gaziantep, Hatay ve Afyonkarahisar illeri gastronomi alanında sırasıyla 2015, 2017 ve 2019 yıllarında UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil olma hakkı kazanarak Türkiye’nin tanıtımına ve bölgenin turizmine katkı sağlamışlardır.

Türkiye aynı zamanda dünyanın çeşitli ülkelerinde farklı yöntemlerle gastrodiplomasi uygulamaları gerçekleştirmiştir. Örneğin 2014 senesinde Rusya’da Türk Yemekleri Yarışması düzenlenmiş; 2015 senesinde gerçekleştirilen G-20 zirvesine ev sahipliği yapılmıştır. Türkiye bu süreçlerde lahmacun, baklava, pide, humus ve sarma gibi daha birçok mutfak zenginliği ile uluslararası kamuoyu önünde ulusal marka imajını daha da güçlendirme fırsatı yakalamıştır. Yine 2016’da Kanada’da “Türk Kahvesi Torontolularla Buluştu” etkinliği, 2018 yılında ise Çin’de “Türkiye Turizm Yılı Etkinliği” kapsamında “Türk Mutfağı Haftası” etkinliği düzenlenmiştir.

2020 yılından itibaren ise İletişim Başkanlığı, ilgili tüm kurumlarla eşgüdüm içinde Türkiye’nin gastrodiplomasi stratejisinin belirlenmesine ilişkin çalışmalar yürütmektedir. Bu kapsamda, 8 Ekim 2020’de İletişim Başkanlığı tarafından ilgili tüm kurumların katılımıyla Gastrodiplomasi 1. Komite Toplantısı düzenlenmiştir. İletişim Başkanlığı ayrıca, Akdeniz ülkelerinin en ünlü 12 şefinin Türk yemeklerini online olarak dünya genelindeki takipçileriyle buluşturduğu bir proje gerçekleştirmiştir.

TÜRK MUTFAĞI HAFTASI

Türkiye bu sene; Hanımefendi Sayın Emine Erdoğan’ın öncülüğünde, Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinasyonunda 21-27 Mayıs tarihleri arasında ilk kez düzenlenen “Türk Mutfağı Haftası” etkinlikleri kapsamında yüzyıllara dayanan mutfak mirasını tanıtmıştır. Bundan sonra her yıl düzenlenmesi planlanan Türk Mutfağı Haftası’nda Türkiye’nin en lezzetli yemekleri tüm özgün nitelikleri ve benzersiz özellikleriyle Türkiye’de farklı şehirlerde ve dünyadaki tüm diplomatik misyonlarda sergilenmiştir. Son yılların en kapsamlı gastrodiplomasi etkinliklerinden biri olan Türk Mutfağı Haftası kapsamında asırlık bilgi birikimini ve kültürel mirası yansıtan lezzetler sunmaya hazır restoranlarda etkinlik için özel hazırlanan lezzetli menüler yerli ve yabancı ziyaretçilere takdim edilmiştir. New York’tan Aşkabat’a kadar dünya kamuoyunun da gündeminde yer alan Türk Mutfağı Haftası etkinliklerinde, Türk mutfağının geleneksel lezzetlerinin yanı sıra ekolojik ve temelde sürdürülebilir niteliklere sahip olması, her kültüre hitap edebilen en dikkat çekici özellikleri olarak ifade edilmiştir.

Öte yandan, “Türk Mutfağı Haftası” kapsamında tanıtılan, Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanan “Zamansız Tariflerle Türk Mutfağı” kitabı kalıcı bir eser olarak Türkiye’de ve yurtdışında kitapçıların raflarında yer almıştır. Bu özel kitap Türk Mutfağı’nın sağlıklı saklama ve pişirme tekniklerine, atık içermeyen, ekolojik ve sürdürülebilir yönlerine dikkat çekmekte ve onu ayrıcalıklı kılan tüm nitelikleri ortaya koymaktadır.

Gelecek de gastrodiplomaside bireysel ve toplumsal olarak tüm dünyada bizleri daha çok anlatan ve tanıtan tüm etkinliklerde çok daha güçlü ve etkili biçimde var olacağımıza inanıyorum. Kadim kültür ve medeniyetimizin sıra dışı ve incelikli yemek yapma sanatı, bir simyacı ustalığıyla miras bırakılan hemen hemen her evin daha nice bilinmedik yemek tarifleri ve elbette tüm bunları sunmaktaki zarafetimizle ülkemizi bu alanda da marka haline getirmekte kim bizden daha iyi olabilir ki?

#Anadolu
#gastronomi
#gastrodiplomasi
#kültür
#UNESCO
#Emine Erdoğan
2 yıl önce