Türkiye ile AB arasındaki normalleşme görüşmeleri Avrupa’nın kendi içindeki anlaşmazlıklarını da su yüzüne çıkardı. Avrupa kurumları arasındaki rekabet, koltuk krizi bahanesiyle Ankara’ya taşındı.
Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki somut normalleşme adımlarını görüşmek üzere AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in Ankara ziyaretine koltuk krizi gölgesi düştü. Kendi aralarındaki krizi fırsata çevirmeye çalışan İtalya’nın atanmış Başbakanı Mario Draghi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ‘diktatör’ olmakla suçladı. Oturma düzeninin AB tarafından belirlendiğinin açıklanmasına karşın Draghi’nin sözleri AB’nin kendi iç hesaplaşmasını Ankara üzerinden yapmak istemesi olarak yorumlandı.
AB’NİN OTURMA DÜZENİ
Ankara, ziyarette oluşan olumlu havaya karşın tüm bu yaşananların Türkiye ile AB arasındaki normalleşme sürecini gölgeleme çabası olarak değerlendiriyor. Oysa ki, koltuk krizinin Türkiye ile alakalı bir durum olmadığı, başta AB Konseyi Başkanı Charles Michel olmak üzere AB kurumlarında görev yapmış çok sayıda isim tarafından dile getirildi. AB Komisyonu eski Başkanı Jean Claude Juncker, protokol olayıyla ilgili olarak, kendisinin de geçmişte benzer durumları yaşadığını belirterek, “Türkiye’nin hiçbir sorumluluğu yok. Türkiye, AB’nin protokolünü uyguladı. Protokole göre konsey başkanı birinci sırada gelir” dedi.
İŞTE O PROTOKOL
Türkiye, gerek görüşme gerekse yemekte uygulanan protokolü önceden gelen heyetlerle eşgüdüm halinde belirledi. Avrupa Yurtdışı Faaliyet Servisi’nin protokol uygulamasında öncelik sıralaması şu şekilde:
*AP Başkanı. *AB Konseyi Başkanı. *AB Komisyonu Başkanı da dâhil olmak üzere, AB Konseyi üyeleri. AB Konsey üyeleri arasındaki öncelik sıralamasında ise ilk sırada AB dönem başkanlığını yürüten ülkenin devlet veya hükümet başkanı. *Bu sıfatla görev yapan AB Konseyi başkanları. *Adalet Divanı Başkanı.
