
Ege ve Akdeniz’deki deniz yetki alanlarına ilişkin Türkiye’nin attığı adımlar ile Suriye’yle denizcilik iş birliği girişimleri, Yunan basınında yeniden gündeme taşındı. Türkiye’nin Suriye ile geliştirdiği yakın ilişkiler ve Türk yatırımcıların Suriye limanları üzerinden Doğu Akdeniz’de etkinlik kazanacağı beklentisi, Atina'nın endişelerini artırıyor.
Türkiye'nin atmış olduğu adım, Yunan hükümeti tarafından tepkiyle karşılanırken Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası Oşinogtafi Komisyonu'na kaydettirilen haritaya işlemişti.

Türkiye ve Suriye işbirliği panikletti
Son olarak ise Türkiye'nin Suriye ile yakın ilişkiler kurması ve Türk yatırımcıların Suriye'deki limanlar aracılığıyla Doğu Akdeniz'de aktif bir rol oynayacağına ilişkin endişeleri giderek artıyor.
Limanlar aracılığıyla deniz taşımacılığı ve liman geliştirme alanında iş birliklerini arttırmak amacıyla Kara ve Deniz Limanları Genel Müdürlüğü'nden Suriye heyetinin Türkiye'deki resmi ziyaretlerine değinen Yunan basını, personellerin eğitimi, denizcilik mevzuatlarının geliştirilmesi ve Suriye'nin uluslararası denizcilik faaliyetlerinde yer alabilmesi için ön mutabakat zaptı imzalanması sonrasında tedirgin oldu.
'Suriye koridor olacak' korkusu
Türkiye ile Suriye arasında limanlar için altyapı geliştirme stratejileri, Türkiye'nin deneyimlerinden faydalanarak işletme ve yönetimi geliştirme, liman yönetim sistemleri ve bu teknolojilerin Suriye limanlarına uygulamasına dair yapılan görüşmelerin Suriye'nin Doğu Akdeniz'de aktif bir deniz koridoru rolünü üstelenebileceği ifade edildi.

Türkiye adil bir sınır istiyor
Türkiye'nin Suriye ile denizdeki iş birliği Doğu Akdeniz'deki deniz yetki alanlarına dair önemli bir diplomatik süreç...
İki ülke arasında karşılıklı hak ve menfaatlerin korunması amacıyla atılan adımlar 'deniz yan hududu ve karasularının ötesindeki deniz yetki alanları' için teknik ve diplomatik hazırlıklar ilgili kurumlar arasında sürüyor.
Türkiye'nin 2020 yılında Birleşmiş Milletler'e bildirdiği kıta sahanlığı sınırları temel alınarak Doğu Akdeniz'deki ulusal hak ve menfaatlerin korunması için yeni adımlar atılmış, bölge ülkeleriyle istikrara dayalı iş birliği ve diyalog kanallarını açık tutan Türkiye, deniz yetki sınırlarının adil şekilde belirlenmesini hedeflemişti.








