|

Hisar’ın çuvaldaki sevgili kelimeleri

Türk edebiyatının ustalarından Abdülhak Şinasi Hisar’ın kitaplarının yeni baskısı uzun bir süredir yapılmıyordu. Telif problemi sonunda çözüldü. Bütün eserleri çok yakında Everest Yayınları’ndan basılacak olan Hisar’ın odağında miras, varisler ve yazarlık üzerine bir deneme...

Halil Solak
00:00 - 16/07/2022 суббота
Güncelleme: 16:21 - 16/07/2022 суббота
Yeni Şafak
Abdülhak Şinasi Hisar
Abdülhak Şinasi Hisar

Şu an okuduğunuz yazı aslında bir ağıt olarak tasarlanmıştı: Abdülhak Şinasi Hisar’ın kitaplarının yeni baskılarının yapıl(a)mayışına ağıt!

Çok uzun bir zamandır Hisar’ın eserleri kitapçılarda bulunmuyor. Severek okuduğum Boğaziçi Mehtapları’nı, Çamlıca’daki Eniştemiz’i ya da Geçmiş Zaman Köşkleri’ni bir arkadaşıma tavsiye ettiğimde hemen arkasında gelen şu tepkiye alıştım: “Aaa, satışı yokmuş!” “Onlar da kütüphaneden ödünç alsınlar veya sahaflardan bulsunlar” diyebilirsiniz. Bazı kitaplar böyledir ama: Kütüphanenizde olmasını istersiniz. Etkilendiğiniz satırların -bazen paragrafların- altını çizmek istersiniz. Bir gece raftan çekip altını çizdiğiniz yerlere yeniden göz atıp öyle uyumak istersiniz… Tabii yaşadığınız yerin halk kütüphanesinden ödünç aldığınız bir kitaba bunları yapamazsınız. Yani yapmamalısınız. Sahaflara gelince, bir “sahhaf-ı bâ-insaf”a denk gelirseniz ne âlâ ancak kural bellidir: Bir şey piyasada ne kadar az ise fiyatı o kadar artar.

OKUMANIN TADI

Sözün kısası Hisar’ın kitaplarını tadını çıkarırcasına okumak mümkün değil. Oysa karşımızda okuma eylemini mükeyyifattan sayan bir yazar var:

“Bir kanepeye uzanır, yatağımıza yatar gibi kitaplarımıza dalarız. Gûya tılsımlı bir denize, hülyalarımızı aşan bir hayal âlemine dalarız. Sanki afyonlu bir çubuk içeriz. Muhitimiz değişir. Hayatımız genişler. Dünya bizim olur. İklimler, mevsimler, devirler gelip geçer. Başka hayatlar ve tabiatlar hatıralarımıza girer. Bize benzeyen asıl akrabalarımız yanımıza gelir, bize sırlarını fısıldarlar. Hayat bize en tatlı, en zengin zevklerini sunar. Okumak; gezmek, uyumak, rüya görmek, musiki dinlemek, hatırlamak, seyahat etmek, unutmak, dua etmek, doğmak, tekrar yaşamaktır.”

YAZARIN İKİNCİ HAYATI

Peki Abdülhak Şinasi Hisar gibi bir yazarın kitapları neden yayınlanmıyor? Hisar’a ve edebiyatına dair en güzel yazıları kaleme getiren (1992’de hazırladığı Seçmeler’i unutmadım elbette!) Selim İleri’nin şu satırlarını birlikte okuyalım:

“Rahmetli Şükran Kurdakul, Hisar’a gönüllü kâtip olmuş. Eşsiz anlatış ustasının çökkünlük günleri. Abdülhak Şinasi yazdırmaya başlar, durakalır, takılır, düşünür düşünür, sonra derin bir üzüntüyle, ‘Ne oldu benim sevgili kelimelerime’ dermiş.”

Sahi ne olmuştu Hisar’ın kelimelerine? Neden okurlarından ayrı düşmüştü? Sebebin varisler arasındaki anlaşmazlıklar olduğu söyleniyordu. YKY’den sonra pek çok yayınevinin teşebbüste bulunduğu ancak çabaların akim kaldığı da biliniyor.

Kanuna göre eser sahibinin vefatından sonra telif hakları 70 yıl boyunca varislerin tasarrufunda. Varisler, bir yazarın vefatından sonraki ikinci (edebî) hayatında çok kritik bir rol oynuyor. Sabahattin Ali için Filiz Ali, Bener ailesi için Yiğit Bener büyük bir talih değil de nedir? Yazarın mirasına hakkıyla sahip çıkarak onu çoğaltan varislere okur her zaman minnettardır.

SON HATIRALAR DAĞILIRKEN

İlk kitabını elli yaşından sonra yayınlayan Hisar hayatı boyunca yalnız yaşamıştı. Cihangir’de, Rüyam Apartmanı’ndaki kira dairesinde, bir temizlik hastası olarak “iki parmak toz tutmuş bir odada” 74 yaşında öldüğünde cebinden bakiyesi 66 lira gösteren bir banka cüzdanı çıktı. Cenazesi belediye tarafından kaldırıldı. Dostlarından Sermet Sami Uysal, o günlerde Hisar’ın son hatıralarının da nasıl dağıldığını şöyle anlatıyor:

“Vefat ettikten sonra kütüphanesi ve daha da önemlisi eserlerinin müsveddeleri ve yayına hazırladığı kitapları sahipsiz kaldı. Malsahibi daireyi boşaltmak istiyordu. Neden sonra çuval çuval kitapları ve yazıları kapının önüne yığıldı. Birkaç gün sonra o sırada eserlerini yayınlayan Yaşar Nabi ‘Haber aldığım gibi evine koştum ama çoktan boşalmıştı. Ancak son çuvalı ben alabildim…’ demişti.”

Bilindiği gibi en son Yapı Kredi Yayınları, yazarın hayattayken basılan 11 eseri yanında gazete ve dergilerde kalmış yazılarını da Necmettin Turinay’ın emeğiyle peyderpey yayınlanıyordu. Ancak ortaya çıkan bu telif anlaşmazlığıyla Hisar’ın yalnızlığı gittikçe artıyordu. Kitaplarının yeni baskılarının yapılmayışıyla -Enis Batur’un “geçmişi elinden alınan adam” dediği- Hisar’ın geleceği de elinden alınıyordu sanki.

OKURUN SEVİNCİ

Ama yaklaşık bir ay evvel Everest Yayınları sosyal medya hesaplarından bir paylaşım yaparak Abdülhak Şinasi Hisar’ın bütün eserlerini yayınlayacaklarını duyurdu. Dolayısıyla bir ağıt olarak tasarladığım bu yazı nihayetinde sevinçle tamamlanıyor. Everest’ten bir okur olarak dileğimiz Hisar’ın yayınlanan eserleri ile henüz kitaplaşmamış yazılarının, mektuplarının, hatta müsveddelerinin açıklayıcı notlar eşliğinde yayınlanması. Prof. Dr. Birol Emil’in “Tanpınar’ın bir kelimesini bile feda etmemek lazım” cümlesinin başını hiç tereddüt etmeden Hisar’la değiştirebiliriz. Sonra sıra Hisar üzerine yazılan vasıflı kitaplara, tezlere gelmeli. Tabii bir de bana kalırsa çok gecikmiş “Abdülhak Şinasi Hisar Sözlüğü” de hazırlanmalı.

Bu arada Yaşar Nabi Nayır’ın, Hisar’ın vefatından sonra evinden aldığı o son çuvalın içinde neler vardı? Kim bilir, belki yeni yayıncısı bu çuvalın da peşine düşer…

#Türk edebiyatı
#Abdülhak Şinasi Hisar
#Everest Yayınları
#Birol Emil
#Yaşar Nabi Nayır’
2 лет назад