|

Cep telefonu gençler için ağrı kesici gibi

Yapılan araştırmalara göre günde 2 saat 24 dakika sosyal medyada vakit harcıyoruz. Çevrimiçi Gençlik adlı kitabın yazarı Seyfullah Şenel, “Başımız ağrıdığında aldığımız ilaçlar gibi canımız sıkıldığında da telefonlarımıza sarılıyoruz. Sosyal medyada geçirilen zamanın çok önemli bir kısmı can sıkıntısı bahane edilerek geçiriliyor. Cep telefonlarımız, tabletlerimiz büyük bir hızla birer avuntu cihazlarına dönüşüyor” yorumunu yapıyor. Toplum ve aile bağları zayıfladıkça yalnızlaşan gençlerin daha fazla cep telefonlarıyla can sıkıntılarına avuntu aradıklarına dikkat çeken Şenel, sosyal medyada beğenilmek ve öne çıkmak için her yolu denediklerini belirtiyor ve ekliyor: “Gençlere ‘herkes gibi’ olmayı değil, ‘kendileri’ oldukları zaman, topluma ve ailelerine faydalı bir birey ve kul olduklarında özel olacaklarını hissettirmek gerekir.”

Semiha Kavak
02:32 - 1/08/2021 Pazar
Güncelleme: 03:23 - 1/08/2021 Pazar
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

Yapılan araştırmalara göre günlük kişi başı internet kullanım süresi 6 saat 43 dakika iken sosyal medya kullanımı 2 saat 24 dakika. Özellikle genç kuşağın vaktinin büyük bir bölümünü geçirdiği sosyal medyada neler konuşuluyor neler yaşanıyor? Bu sorulardan yola çıkan Seyfullah Şenel’in hazırladığı Çevrimiçi Gençlik kitabı sosyal medyadaki gençleri mercek altına alıyor. İnsanoğlunun tarih boyunca bağımlılıkla mücadele ettiğini dile getiren Şenel şunları söylüyor: “ Bu bağımlılıklar kişiye göre değişiyor artık. Kişinin yaşına, psikolojik, sosyolojik durumuna göre şekil alıyor. Bağımlılık dediğimiz kavram kendini o kadar güncelledi ki eskiden bağımlılık dendiğinde akla ilk gelenler uyuşturucu, sigara ya da alkol bağımlılığı olurken bunlar artık arka sıralarda kendilerine yer buluyor. Bugün öne çıkan bağımlılık türleri arasında sosyal medya bağımlılığını, sanal bahis bağımlılığını, online oyun bağımlılığını ve pornografi bağımlılığını görüyoruz. Benim uzun süredir seminerlerde anlattığım ve maalesef gençliğimizi saran ilginç ve bir o kadar korkutucu bağımlılıklar var mesela; Bunlardan biri Dismorfofobi yani ‘Güzelsem varım!’ diyenlerin hastalığı. Dismorfofobi, ‘ayna hastalığı’ olarak geçiyor. Kendini beğenmeme hastalığı… Şu an dünyada intihar eden her beş kişiden biri dismorfofobi hastası.”

BEĞENİLDİĞİN KADAR VARSIN

Kendini beğenmememe ya da daha güzel olmayı takıntı haline getiren bir nesille karşı karşıya olduğumuzu ifade eden Şenel, dünyadan şu örnekleri veriyor: “ Almanya’da 4 Milyon 670 bin insan dismorfofobi yüzünden doktora gidiyor, yani 4 milyon 670 bin insan kendi bedeninden nefret ettiği için tedavi görüyor. 2018’de dünya genelinde yaptırılan estetik işlemlerinin 10 milyon 607 bin 227’si cerrahi, 12 milyon 659 bin 147’si ise cerrahi olmayan operasyonlar olarak açıklandı. Çünkü yaşadığımız çağ bize şunu anlatıyor: Sen göründüğün kadar varsın; kalbin, duyguların, beynin, bunlar önemli değil. Sen beğenildiğin kadar varsın; eğer yorumların, fotoğrafların, sözlerin, paylaşımların beğenilmiyorsa sen bir hiçsin. Bize ‘Cilalı İmaj Devri’nde yaşadığımızı ve buna göre hareket etmemizi empoze ediyorlar. Bizler bu ‘imaj’ kavramının bir ‘Truva Atı’ olduğunu bilmek zorundayız. Bu Truva Atı, bizim kişilik dünyamıza “güzellik” maskesi altında gönderilen düşman askerlerinden oluşuyor aslında.”


BAĞIMLILIK DEĞİL BAĞLILIK

Bağımlılık dediğimiz şeyin kimyasal kancalarla değil, beynimizdeki kafesimizle alakalı olduğunun altını çizen Şenel, “ Kafesimize uyum sağlamakla alakalı yapacağımız işlem ise ‘bağımlılık değil, bağ kurma’dır. İnsanoğlu doğumundan itibaren ‘bağ kurma’ üzerine yaratılmıştır. Ailemizle, akrabalarımızla, arkadaşlarımızla, dostlarımızla, Rabbimizle bağ kurmak zorundayız. Eğer bu saydıklarımızla bağ kuramazsak, kendimizi hayat ve toplum tarafından dışlanmış hisseder ve bize rahatlık, mutluluk hissi verecek ‘sanal’ şeylerle bağ kurmak isteriz” değerlendirmesini yapıyor.

LİKE BAĞIMLISI OLDUK

İbn Haldun’un “insan alışkanlıklarının ürünüdür” sözünden yola çıkan Seyfullah Şenel, bağımlılığın keyif hissi ile güçlü bir bağı olduğunu dile getiriyor ve sosyal medyaya nasıl bağımlı hale gelindiğini şöyle açıklıyor: “Normal bir insan araştırmalara göre 6 dakika 27 saniyede bir sosyal medya hesaplarına bakma dürtüsü alır. Fakat siz bir selfie çekilip Instagram hesabınıza koyduğunuzda eliniz her 27 saniyede bir hesabınızı kontrol etmek için telefonunuza uzanacaktır. Neden? Kim beğenmiş? Kim yorum yapmış? Kim paylaşmış? Beyniniz size bu sorularının cevabını aramanız için komut verir çünkü. Bizi bağımlı kılan şey, işte buradaki ‘keyif hissidir’. Buna ‘like bağımlığı’ da diyebiliriz.”


CEP TELEFONLARIMIZ AĞRI KESİCİ GİBİ

18-24 yaş aralığındaki akıllı telefon kullanıcılarının yüzde 89’unun uykudan uyandıkları ilk 15 dakika içerisinde telefonlarına baktıklarını, yüzde 74’ünün ise sabah yaptıkları ilk işin telefonlarına bakmak olduğunu dile getiren Şenel, verileri şöyle sıralıyor: “Yüzde 79’u uyanık oldukları sürenin sadece 2 saatini telefonlarıyla uğraşmadan veya telefonlarını yanlarında tutmadan geçirmekteler. Bağımlı bir kullanıcının telefonundaki uygulamalara bakma sayısı günde 132’yi bulurken, normal bir kullanıcıda bu sayı 76. Bu oranlara baktığımızda, cep telefonlarımız bir nevi ağrı kesici görevi görüyor. Başımız ağrıdığında aldığımız ilaçlar gibi ‘canımız sıkıldığında’ da telefonlarımıza sarılıyoruz. Sosyal medyada geçirilen zamanın çok önemli bir kısmı can sıkıntısı bahane edilerek geçiriliyor. Cep telefonlarımız, tabletlerimiz büyük bir hızla birer avuntu cihazlarına dönüşüyor. Sosyal medya, günün her saatinde boşluk dolduran bir “emniyet supabı” sanki. Gençlerin ve aslına bakarsanız yetişkinlerin de ilk yapması gereken şey, ‘herkes’ hastalığından kurtulmak olmalı. Sanal dünya bize tıpkı matruşkada olduğu gibi devamlı bir yenilik sunar. Sadece önümüze koyduğu şeylerin adını değiştirir, ama amacı hep aynıdır.”


GENÇLERİN ADRESİ DEĞİŞTİ

Ülkemizde bundan 7-9 yıl önce 15-25 yaş arası olan gençler Facebook bağımlısı olduğunu orada arkadaşlarını bulup sosyalleştiklerini ifade eden Şenel bugün Facebook’ta genç oranını yüzde 13’lere düştüğünü belirtiyor ve ekliyor: “Çünkü sanal dünya onlara matruşkadan yepyeni ve daha renkli bir oyuncak çıkardı. Adı Instagram. 2018 araştırma raporuna göre ‘Telefonunuzun tuş kilidini açtıktan sonra girdiğiniz sosyal medya uygulaması hangisi?” sorusuna Türkiye’nin gençlerinin yüzde 42,6’sı ‘Instagram’ cevabını verdi. Matruşka modelimiz tam bu esnada devreye giriyor işte. Çok yakın bir dönemde Instagram’dan sıkılan gençliğe yepyeni bir oyuncak daha sunulacak. Bunun adı Pinterest olabilir, Snapchat olabilir, Tinder olabilir. Ya da bugüne kadar hiç duymadığımız yepyeni bir uygulama…Ve biz bütün bunların peşine maalesef sihirli bir kelime ile düşeriz. ‘Herkes’ Ama herkesin bir hesabı var! Ama herkesin bir oynadığı oyun var! Ama herkes öyle giyiniyor! Ama herkes kullanıyor! Moda; ama herkes giyiyor, bak çok yakışıyor zaten, ben neden giyinmeyim? Sosyal Medya; ama herkes kullanıyor, ben neden kullanmayayım? Online Oyunlar; ama herkes oynuyor, ben de oynasam ne olacak ki? Selfie; ama herkes çekiyor, ben neden çekmeyim? Yani…“Niyet ettim Allah rızası için koyun olmaya, uydum hazır olan kalabalığa” Gençlerin bu “herkes” virüsüne karşı bir “alternatif tepki modeli” geliştirmeleri gerekiyor. Farklı olmanın özel olduğunu ve farkında olarak özel kılındıklarını anladıklarında sanal dünyayı çok daha güzel işler için kullanacaklarına kesinlikle inanıyorum ben.”

#Dismorfofobi
#Seyfullah Şenel
#Çevrimiçi Gençlik
#Sosyal Medya
3 yıl önce