Nüfus arttıkça, kentler büyüdükçe toplu taşıma da hayati önemini arttırıyor. Bu bağlamda da kullanıcılarla birlikte toplu taşımada da kurallar değişiyor. İETT verilerine göre, sadece İstanbul’da her gün 5,7 milyon kişi toplu taşıma vasıtalarını kullanıyor. Yolcu sayısı Ankara’da 3, İzmir’de 1,5 milyonu aştı. Zoraki yolculukların yerini konforlu, hızlı ve kolay ulaşımın alması gerektiği bir döneme giriyoruz. Yakın dönemde toplu ulaşım istasyonlarında, duraklarda ve hatta yolcu vasıtaya yaklaştığında ya da bindiğinde kişiye özel reklam ve marka kampanyaları görmek mümkün olacak. Toplu taşıma aracına binerken kartta bakiye olmaması ve inmek durumunda kalınması ise mazide kalacak. Yani özetle toplu taşımada yolcuyu hiçe sayan dönem bitti. Peki şimdi ne oldu? Yolcuyu merkeze alan, her kanaldan alternatifli hizmet ve çözümler sunan toplu ulaşım geldi.
Toplu ulaşımda gelecekte bizi farklı alternatifler bekliyor. Bunlar; kredi kartları ve banka kartlarıyla geçiş sağlanması, geleneksel cep telefonlarında barkod, QR kod ve SMS şifreleri ile yeni nesil cihazlarda NFC ve mobil cüzdanların toplu ulaşımda, Uzakdoğu ve Avrupa’da olduğu gibi, yaygınlaşması olarak sıralanıyor. Pek çok akıllı telefon ve tablet kullanıcısını sevindirecek proje ise araçlarda Wi-Fi ve 3G’nin standart hale gelmesi. Bunun yanı sıra İtalya’da askıda kahve, Türkiye’de askıda ekmek olarak hayata geçirilen sosyal sorumluluk projelerinin, toplu ulaşımda kullanılabileceği belirtiliyor. Bu nasıl işleyecek derseniz cevabı basit: Yolcuların ulaşım kartları ve akıllı cihazlarındaki cüzdanları aracılığı ile havuz hesaba, oradan da ihtiyacı olan vatandaşlara para aktarabilmesi mümkün.
