Osmanlının en güzel âdetlerinden biri de bu idi. Lâkin günümüzde adını bile bilen pek kalmamıştır bu âdetin. İftardan ve akşam namazından önce aperatiflerin yendiği kısa süreli oruç açma faslına iftâriye denirdi. İftâriyede hurma ve zemzemden başka, çörek, hoşaf, komposto ve reçel gibi hafif şeyler olurdu. Akşam ezanı okununca iftâriye ile oruç açılır, akabinde akşam namazı kılınır daha sonra yemek faslı başlardı. İftariyeliğin en önemli özelliği akşam namazının aç iken kılınması halinde alelacele kılınmasının önüne geçmek, tok iken kılınması halinde ise ağırlık çökmesine engel olmaktı. İşte bu gibi sebeplerle şanlı ecdadımız iftara bir de iftâriye eklemişti.Osmanlı pâdişahlarının da uyguladığı bu âdet için Sultan İbrâhim tarafından Topkapı Sarayı havuzlu sofada yaptırılmış altun kubbeli, boğaz ve haliç manzaralı İftâriye Kasrı'nın bu amaçla kullanıldığı kaç kişi tarafından biliniyor acabâ.






