|
Masum değiliz hiç birimiz
-Her zaman şunu yazdım: İslâm Halifesi Hazreti Ebubekir olsaydı, Nagazaki ve Hiroşima'ya bomba atılması için düğmeye basılmasına izin vermezdi. Çünkü o, savaşa gönderdiği komutana "Çocuklara dokunma, kadınlara dokunma, ağaçlara dokunma, ibadetleriyle meşgul olan din adamlarına dokunma..." diye emir vermişti. İslâm'ın savaş hukukunda savaş dışı insanların kılına zarar gelmemesi titizliği var. Onun için, masum insanların kurbanı olduğu tüm eylemlerin islâmî kaygılarla bağlantısı ihtiyatla karşılanmalıdır.

-Hiroşima ve Nagazaki'de bir anda 300 bin insan buhar haline geldi. Düğmeye bir ABD'li başkan basmıştı. Şimdi Japon çocukları, eğitim hayatına girerken önce Hiroşima ve Nagazaki'yi ziyaret ediyor, yüreklerine bu kıyımın acısını koyuyorlar. Yani ABD deyince dünyada onun eylemleriyle canı acıyan bir çok millet var. Irak'ta ABD'nin ve Avrupa'nın destekleriyle büyüyen Saddam duruyor ama binlerce Iraklı çocuk canverdi ABD bombardımanında ya da ambargoda... Kefenlenmiş Filistinli çocukların acısında, hep biraz Amerikan tuzu-biberinden söz edilebilir. Vietnam'daki cinayetler kime yazılmalı? Bu durumda şu denebilir ki, dünyada Amerika'nın bir biçimde canının yanmasını isteyen bir hayli insandan söz edilebilir. Filistin'deki spontane gösterileri de böyle bir içi yanmışlığın sonucu olarak görmek lâzım. Filistinliler, belki de adil olmayan bir savaşın kurbanları olarak, terör dahil her şeyi meşrulaştıran bir halet-i ruhiye içine sürüklendiler. Oysa onlar, İsrail'in tanklarına ve modern savaş teknolojisine karşı sapan taşı ile karşı çıkarak, insanlığın adalet duygusunu ayağa kaldırmak için yola çıkmışlardı. Şimdi kendi çocuklarının akıbetini paylaşan Amerikalı çocukların acısına sevinemezlerdi. İsrailli çocukların ölmesini de istemezlerdi.

-Bu işi kim yaptı? Önce bir bilgi: Gideon'un Casusları isimli, çoğunlukla Yahudi kaynaklarına dayanarak Mossad eylemlerini inceleyen eserde, bu tür eylemlerde siyonizmin propaganda makinasının harekete geçtiği ve dünya medyası üzerindeki etkinliği ile daha ilk planda karşıt gruplardan suçlu üretildiği yazılır. Oklohama'daki bombalama eyleminin ilk günahı islâmî gruplara yüklenmiş, ancak sonradan işin içinden Amerikalı fanatik bir grup çıkmıştı. Ama insanların şuur altına da, "islâmî terör" kavramı kazınmıştı... Bu dehşet eylemi için favori isim olarak Üsame bin Ladin öne çıkarılıyor. Önceden hazırlanan bir zemine bu ismin taşınması, şartlanmaları kolaylaştırıyor. Ama acaba o mudur? Doğrusu Üsame bin Ladin ismi bir bilmece gibidir. "Adam neden ve nasıl 'terörist' oldu, bugüne kadar hangi terör eylemine katıldığı kesinleşti?"sorusu bile henüz net olarak cevaplanmış değil. Ama bir "kötü adam" efsanesi ile "islâmî terör" kampanyası götürülüyor. Bu olayda işin daha önemli yanı, Üsame bin Ladin'in, bulunduğu yerden binlerce kilometre ötede, dehşetengiz bir organizasyonu, zamanlamayı, finansmanı, operasyonu gerçekleştirmiş olması... Üstelik bütün dünya devlerinin dev istihbarat kuruluşlarının haberleri olmadan... Ya Üsame bin Ladin bir Heman, ya da tüm dev dünya bir kağıttan kaplan...

-Olaya objektif bakan strateji uzmanlarının ortak kanaati şu ki, böylesine (yani istihbaratı, finansmanı, uygulamadaki senkronizasyonu ve hedefin çarpıcılığı ile gerçekten parmak ısırtan) bir organizasyon, Ortadoğu ve İslâm coğrafyasındaki örgütlerin bugüne kadarki performansları ile en azından tek başlarına yapabilecekleri bir iş değil. Delta Harikâtı gibi filmlerde "Ortadoğulu terörist tipler"in, Amerikalı komandolar ve onların kullandığı ultra modern silahlar karşısında nasıl komik hale getirildiği anlatılıyor. İsrail'in bölgedeki günlük şımarık operasyonları da bu teknolojik dengesizliği sergileyip duruyor. Bu olayda en azından bir örgütler konsorsiyumundan söz edilebilir. Daha ötede ise bu konsorsiyumun içinde, mutlaka, ABD'yi çok iyi bilen, sistem içinden elemanlar bulunmalıdır. Nitekim gene Amerikan filmlerinde bu tür kombinezonlar içinde mutlaka Amerikan ordusu ile problemli üst rütbeli subaylar yer alır. Kim? Kimliğin böylesine saklanabilmesi bile, olayın ardındaki gücün performansı ile ilgili. Yani çok kolay bir suçlu tanımı yapmak mümkün değil.

-Olay, ABD'nin "dünya patronu" imajına vurulmuş ağır bir darbe elbette. Bir istihbarat faciası aynı zamanda. ABD'nin onuru zedelenmiştir ve herkes ondan intikam bekliyor. Ama intikamı kimden alacak? Suçlu tanımı yoksa, intikam alınacak düşman tanımı yapmak da zor olacaktır. ABD açısından en yanlış hareket, sağlıklı bir araştırma yapmayıp, peşin bir yönlendirmeyle "İslâm alanı"nda düşman bulmaktır. Bu, hem düşmanı gerçekçi biçimde görmemek dolayısıyla gerçek düşmanı ihmal etmek, hem de gerçekte olmayan bir düşman üretmek demek olur. Bu, kendi çıkarları için ABD'yi de kullananların hazırladığı bir tuzak olacaktır. Oklohama tuzağından sonra ABD bu konuda daha duyarlı hareket etmelidir.

-Bir yazımın başlığı "Kıyamet bombası elimizde" şeklindeydi. Bir virüs, tüm bir internet ağını çökertebiliyor. Teknoloji herkesin ulaşabileceği kadar yaygınlaşmış durumda. Nükleer güçle ABD Hiroşima'yı buharlaştırıyor, bir terör örgütü de, başka tehditler oluşturuyor. Kitle imhasında kullanılabilecek biyolojik-kimyasal silâhlar, insanlığa karşı hiçbir sorumluluk duymayan insanların eline geçemez mi? Terörstler Dünya Ticaret Merkezi'ni vurdu. Bu bir sembol. Yani elimizde dünyanın altını üstüne getirecek güç ve bunu yapacak irade var demek istiyorlar. Bu güç ve iradeye sahip, belki böylesine kin yüklü kaç milyon insan vardır yer yüzünde?

-İnsanoğlu, Yaratan'a ve hemcinslerine karşı duyduğu sorumluluk gereği, hiçbir şart altında, hiçbir öfkenin etkisi ile atom bombasının düğmesine basmayacak bir manevi doku ile yüklendiği takdirdedir ki, ona güven duyabiliriz. Yoksa ABD hangi meşruiyyet duygusu ile Hiroşima'yı bombaladı ise, başkaları da kendilerine bir meşruiyyet çerçevesi oluşturacaklardır. Tehdit, insanın kendi içindedir. Manevi dokusu aşınmış insanın içinde...

-Dilerim dünya bir daha böyle acılar yaşamasın! Amerakılar da, Filistinliler de, Japonlar da...
#ABD
#Terör saldırısı
#Masum değiliz
#Nagazaki
#Hiroşima
23 yıl önce
Masum değiliz hiç birimiz
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset