|
"Amerika"nın Kaderi İstanbul"a Bağlı"

Bugün dün"ün aynasıdır. Gelecek ise aynadan aynaya yansıyan yanıltıcı görüntülerin içinde, dün bağlantısı kurarak arandığında belki kendisini ele verebilir. Gelecek üzerine yıllar sonraya sıçrayarak iddialı yorumlar yapanlar arasında zamanla "doğru söylüyormuş" dedirten düşünce adamına rastlamak vahada su bulmak gibi bir duyguya benziyor. Rahmetli üstad Halit Refiğ"in 2003 yılında "Amerika"nın Kaderi İstanbul"a Bağlı" başlıklı yazısını NPQ Türkiye dergisinde yayımlarken Yayın Kurulu"muzda bu iddianın "uçuk" olup olmadığını tartışanlar olmuştu.

Ben de tam bir yıl önce (10 Haziran 2012) şöyle yazmışım:

"Obama"nın kaderi Erdoğan"a bağlı…

O meşhur Davos" toplantısında "One minute!" itirazına direnen moderatörün ülkemize dair yaptığı tespitleri alkışlayan ecnebi Türk aydınlarımızın sayısı az değildir. David Ignatius, Washington Post"da yayımlanan "Obama"nın Türkiye"deki Dostu" başlıklı yazısında Başbakan Tayyip Erdoğan"ın bu yıl Dünya Ekonomik Forumu"na ev sahipliği yapmasını "intikam" olarak değerlendirmiş. Sonra da Obama"nın tekrar seçilmesinden Erdoğan kadar çıkarı olan başka bir dünya liderinin olmadığını belirtmiş.

Çoğumuz için Bay Ignatius, olaylı Davos"un, elini kolunu tutamayıp, Tayyip Bey"i dokunarak uyarmaya da kalkışan moderatörüdür. Bana göre ise Ignatius, Hollywood"un seçilmiş "algılama yönetimi" profesyonellerinden biridir.

Senaryosunu yazdığı ve başrollerinde Leonardo DiCaprio ile Russel Crowe"u izlediğimiz "Yalanlar Üstüne" (Body of Lies) adlı, "iyi yapılmış vasat film", seyredenlerin belleğindedir . Ortadoğu"da olup bitenleri "istihbaratçı" gözüyle anlatan bir filmdi … Bölgeyi gayet iyi bilen bu yazar, İstanbul"daki forumla intikam alındığını düşünüyor…

Rahmetli Halit Refiğ"in tezine göre de "Amerika"nın kaderi İstanbul"a bağlıdır"…

Ne zamandan beri?

Roma İmparatorluğu"nun, başkentini Roma"dan İstanbul"a taşımasından bu yana… Halit Bey"e göre içinde yaşadığımız bu büyük metropol, eski dünyanın tam merkezidir ve bugün de dünya enerji kaynaklarını, ticaret yollarını, Avrasya"yı denetimi altında tutabilmek için Amerika"nın gözü İstanbul"dadır.

Halit Bey"i destekleyen çeşitli görüşler de vardır elbette. Meraklısı arar bulur. Ben geçen yılın Kasım"ında, Türkiye"ye gelen Kolombiya Üniversitesi"nin Rektörü Lee C. Bollinger"ın söylediklerini hatırlatmakla yetineyim. Bollinger, Türkiye"nin, Batı"dan Doğu"ya doğru kayan gücün kaynak noktasında durduğunu ifade ederek, küreselleşmeyi anlamak isteyenlerin, İstanbul"a bakmaları gerektiğini şu cümlelerle dile getiriyordu.

"İstanbul, Ortadoğu ve Arap ülkelerinde olup bitenlerin, Afrika"daki gelişmelerin, Rusya"nın, Doğu Avrupa ülkeleriyle ve Kafkasya"nın kolaylıkla izlenebileceği bir "başkent" diyebilirim."

Bu bakış açısından İstanbul"a bakıldığında, Ignatius"un tespitinin tersine, "Obama"nın kaderi Erdoğan"a bağlı" denilebilir, çok rahatlıkla…"

Bu yazının yayımlanmasının üzerinden bir yıl geçtikten sonra Halit Refiğ"in 2013"de, uluslararası sosyal ve politik yorum dergisi olan NPQ Türkiye"de yayımlanmış olan "Amerika"nın Kaderi İstanbul"a Bağlı" başlıklı yazısını yeniden okumak, o yıllarda çok da gerçekçi görünmeyen tespitlerin bugünden bakıldığında nasıl da "değerli" olduğunu gözler önüne seriyor. Halit Bey, bu makalesinde Batı"nın, Haçlı seferlerinden başlayarak Doğu"ya talan amaçlı yolculuklarının 1453"de Osmanlı"nın İstanbul"u fethiyle engellendiğini ve Asya"ya bu kez denizden ulaşma derdine düştükleri sırada da Amerika"yı keşfettiğini belirtiyor. İstanbul"u Türklerin almasının, Amerika"nın ortaya çıkmasına yol açtığını ve buradan başlayarak, Amerika"nın bir dünya gücü olmasında Türkiye"nin çok büyük katkıları olduğu tespitini yapıyor. Şu satırlara da bir göz atmakta yarar var:

"Halford John Mackinder"den Zbigniew Brezezinski"ye kadar geçtiğimiz yüzyılın bütün önemli stratejistleri, Avrasya"yı denetime almadan dünya egemenliğinin mümkün olamayacağı görüşünü ileri sürmekteydiler. Avrasya"yı denetleyebilmek için Avrasya"nın merkezini ele geçirmek gerekir. Avrasya"nın merkezi neresidir? Tabii ki İstanbul. Bu açıdan Amerika"nın Irak"a petrolden daha çok bölgede bir atlama tahtası olarak yerleşmeye çalıştığı, dünya egemenliğini sağlamak için asıl hedefinin İstanbul olduğu söylenebilir."

2003 tarihli bu tespitin üzerine aradan geçen 10 yıllık gelişmeleri ve AK Parti hükümetinin icraatlarını ekleyerek düşünelim.

Türkiye"deki politik ortamı analiz etmeye kalkışanların, Amerika ile olan ilişkilerimizi göz ardı ederek sağlıklı bir yorum yapma imkan ve ihtimali de yoktur. Diğer yandan TVNet ekranında Cem Küçük"ün programında da ifade ettiğim gibi Türkiye"deki iç dinamikleri göz ardı ederek mevcut politik ortamın tamamen dış mihraklarca kurgulandığını da kabul etmek mümkün değil. Büyük stratejiler bir yanda, dünya üzerindeki halkların birbirine benzemeyen toplumsal psikolojileri, mizaçları diğer yandadır ve unutulmasın ki, "hakikat" ile "gerçeklik" hiç bir zaman tam olarak örtüşmez.

Siyaset dünyasıyla düşünce adamlarının dünyası da çok tabii olarak birbirleriyle örtüşmez. "Hedef ve stratejileri" de, bu rotadaki "aksiyon önerileri" de yaptıkları işin doğası gereği farklıdır çünkü. Düşünce adamları hedeflerine doğru "derinleşmek", siyasetçiler de yine hedeflerine doğru "yaygınlaşmak" arzusuyla adımlarını atarlar. Birbirlerine katılmak zorunda değillerdir. Birbirlerini anlasalar yeter.

11 yıl önce
"Amerika"nın Kaderi İstanbul"a Bağlı"
Masa masalı
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit