|
Ekonomimizden feryat yansımaları
Önce, geçen günkü yazımda IMF Birinci Başkan Yardımcısı Anne Krueger'e yaptığım haksızlığı onarmalıyım. Krueger'in "Şu an itibariyle IMF'nin Türkiye için yapabileceği hemen her şeyi yaptığına inanıyorum" sözleri üzerine, "Stanley Fischer gibi Anne Krueger de Türkiye' yi anlayamamış" demiştim.

Halen IMF'de çok önemli bir görevi üstlenen Anne Krueger, benim tahminimin dışında "Türkiye'yi çok iyi biliyor ve Türkleri de çok seviyormuş." Tabi bunları bana kendisi telefon açarak söylemedi. Sevgili dostumuz, gazeteci-yazar ve de gerçekten iyi bir ekonomist olan Güngör Uras'tan öğrendim.

Anne Krueger için şöyle diyor: "Türkiye Anne Krueger'in kim olduğunun farkına varamadı. Anlayamadı... Bu hanım bizim için çok önemli bir hanım... Belki de bizim kaderimizi belirleyecek... Bu hanım Türkiye'yi seviyor. Türk insanını ve de Türkiye'nin ıcığını cıcığını çok iyi biliyor. Ve de bugün çok önemli bir mevkide."

Güngör Uras'tan öğrendiğimize göre Anne Krueger bundan 35 yıl kadar önce, yani 32 yaşlarındayken, Türkiye'ye gelmiş. Ankara'da DPT'de çalışan uzmanlar ile SBF, ODTÜ ve Hacettepe Üniversitesi iktisatçılarıyla yakın ilişki kurmuş, dost olmuş. O zaman "dövizde gerçekçi kur uygulaması" ile ilgileniyormuş. 1970 yılı öncesi 9 bin lira olan doların, 1970 devalüasyonu ile 15 liraya yükseltilmesinde, IMF Anne Krueger'in "gerçekçi kur" hesaplamalarından yararlanmış. Planlama müsteşarı olarak tanıdığı Turgut Özal ile ilişkileri devam etmiş. Turgut Özal, 1980 sonrası serbest kura geçişte ve ihracat seferberliğinde Anne Krueger'in çalışmalarından, görüşmelerinden büyük ölçüde yararlanmış.

Hatta Anne Krueger, Okan Aktan ile birlikte "1980'lerde Türk Dış Ticaret Reforma" (Swimming Against Tide, Turkish Trade Reform in 1980's) adını taşıyan bir de kitap yazmış.

Sevgili dostumuz Güngör Uras "Anne Krueger Türkiye'yi tanımıyor" tezimizin ne kadar yanlış olduğunu gösterdi. Kendisine bu bilgileri edindiğimiz için teşekkür ederiz.

Gelelim "bizi iyi tanıyan" Anne Krueger'in kurtarıp kurtaramayacağı Türkiye ekonomisin bugünkü haline.

TÜSİAD'ın daha önceki Yönetim Kurulu Başkanlarından Erkut Yücaoğlu'nun, bu programdan önce uygulanan "çıpalı kur" programı ile ilgili olarak, "Ne mutlu bize ki artık 10 yıl sonramızı görüyoruz" diyerek "hükümet yağcılığı" yaptığını hepiniz hatırlarsınız. O zamanlar 10 yıl sonrasını gören TÜSİAD, o konuşmanın yapıldığından bir iki yıl sonra bakın neler diyor... İşte size TÜSİAD'ın bugünkü Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan'dan bazı sözler:

"Hükümet krizden çıkış için hayati önem taşıyan güven ortamını bir türlü tesis etmeyi başaramadı."

"Hükümet aksine, sanki her adımda kendi kendini sabote etmek ister gibi bir görünüm sergiledi."

"Hiç değilse üretim kaybına "dur" diyecek bazı mikro politikaların acilen devreye sokulması ve reel sektördeki kanamanın durdurulması lazım."

"IMF ile anlaşarak faiz dışı bütçe fazlası aşağı çekilmeli ve elde edilen kaynak üretim ve istihdam artışı sağlayacak şekilde reel sektöre aktarılmalıdır."

Tuncay Özilhan'ın bu tespitlerine katılmamak mümkün değil. Yalnız "Türkiye'yi 4 yılda, 40 yıl geriye düşüren" hükümetin bu sözleri "anlayabileceğini", anlasalar bile "uygulayabileceğini" sanmıyorum.

Sanırım TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan da sanmıyor ki şu sözleri de söylüyor:

"Masa başı yönetimin zamanı değil. Yaşadığımız dönemi iyi analiz edebilen, gelişmeleri cephede izleyip ülkenin dinamik güçlerine yön veren bir hükümete ihtiyacımız var."

Hükümete "artık gidin" daha başka nasıl söylenebilir ki?
#TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan
#IMF Birinci Başkan Yardımcısı Anne Krueger
#Ekonomi
il y a 23 ans
Ekonomimizden feryat yansımaları
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset