Türkiye''de yıllardan beri devletin gelirleri giderlerini karşılamadığı için, eğitimden sosyal güvenliğe kadar her alanda büyük bir çöküntü yaşanıyor.

Yıldan yıla büyüyen kamu açıkları, bir yandan enflasyonu büyütürken bir yandan da devleti büyük bir borç yükü altına soktu.

Türkiye''nin dış dünyadan borçlanma imkanları daralıyor. İç borçlanmada ise, sınırlar çoktan aşıldı.

"Tek Parti" zihniyeti, milletten büyük ölçüde kopuk olduğu için, hazırladığı yeni vergi yasasıyla, devlet gibi, milleti de çökme noktasına getirdi.

Hükümet aynen "Tek Parti" döneminde olduğu gibi, "Ben yaptım oldu" diyerek, eğitim ve sosyal güvenlik sistemiyle birlikte ekonomiyi de altüst etti.

Devleti "Kayıtdışı Politika" çökme noktasına getirdi. "Nereden buldun" yasasıyla da millet büyük bir çöküntüye sürükleniyor.

Kayıtdışı politika siyasi partilerle birlikte Meclis''i de zayıflatarak, devleti iflasa sürüklüyor. Millet ise, varlığını kayıtdışı ekonomiyle korumaya çalışıyor.

Millet bütün kazandığını vergi olarak verse, devletin kara delikleri kapanmadığı gibi, tam tersine daha da büyür. Çünkü devletin iflasa sürükleyen vergi gelirlerindeki azalma değil, kamu harcamalarındaki savurganlıktır.

Kayıtdışı ekonomi saplantısı, zaten bozuk olan milletin ekonomik yapısını altüst ediyor. Millet, vergiden kaçınarak, yatırımlarını artırmasa, devlet gibi o da işlemez hale gelir. Millet bütün olumsuzluklara rağmen ayakta durabiliyorsa, kayıtdışı ekonomi yüzünden ayakta duruyor.

Kuşkusuz burada kayıtdışı ekonomi ile ahlakdışı ekonomiyi birbirine karıştırmamak gerekir. Hiç bir toplumda, uyuşturucu, kaçakçılık, tehdit ve şiddetle gelir sağlama yasak olamaz.

Dünyanın her ülkesinde milletin devleti vardır. Türkiye''de ise, devletin milleti var. Çöken devlet, dayatmacı politikalarıyla kendisiyle birlikte milleti de iflasa sürüklüyor.

Devlet nereye el atıyorsa, orası kuruyor.

Devlet elini milletin üzerinden çekmeli.