Bir bilinçte geçmişin izleri

00:0020/04/2001, Cuma
G: 11/09/2019, Çarşamba
Fatma Barbarosoğlu

Gündüz Vassaf''ın "Annem Belkıs"ının kahramanı Belkıs Halim, İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü''nden 1932 yılında mezun olduktan sonra eşi ile birlikte burs kazanarak 1936 yılında New York''a gider. Belkıs Halim ve eşi Ethem Vassaf 1947 yılında İstanbul''a döner. Bu dönüşün gayesi, Menderes''in yakın arkadaşı olan Ethem Vassaf''ın DP''den milletvekili olmak istemesidir. Belkıs Halim sosyalist hareketin öncülerinden olan Zekeriya Sertel''in kızkardeşi. Nitekim Hak Partisi ile Demokratlar''ın gittikleri

Gündüz Vassaf''ın "Annem Belkıs"ının kahramanı Belkıs Halim, İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü''nden 1932 yılında mezun olduktan sonra eşi ile birlikte burs kazanarak 1936 yılında New York''a gider. Belkıs Halim ve eşi Ethem Vassaf 1947 yılında İstanbul''a döner. Bu dönüşün gayesi, Menderes''in yakın arkadaşı olan Ethem Vassaf''ın DP''den milletvekili olmak istemesidir. Belkıs Halim sosyalist hareketin öncülerinden olan Zekeriya Sertel''in kızkardeşi. Nitekim Hak Partisi ile Demokratlar''ın gittikleri kahvelerin bile ayrı olduğu dönemde Belkıs Hanım da CHP tarafından aday gösterilmek istenir. Eşinin DP''den milletvekili olmasını o dönemde Milli Şef İnönü''ye karşı aydınların ortak hareket ettiği noktasından değerlendiren Belkıs Hanım alfabenin değiştirilmesini cumhuriyetin en büyük hatalarından biri olarak görmektedir.

Uzun yıllar ABD''de kaldıktan sonra İstanbul''a döndüklerinde en dikkatini çeken şey dolmuşların şoförlerinin besmele ile hareket etmesi ve yolcuların hararetli siyasi tartışmalar yapıyor oluşudur: "Türkiye''ye döndüğümüzde artık tek parti dönemi kapanmış, demokrasinin yolu açılmış, eski mahalle dedikodularının yerini siyasi tartışmalar almıştı. Şehirdeki bir yenilik de dolmuşlardı. O yıllarda hangisine binseniz kendinizi siyasetin ortasında buluyordunuz. Yolculardan biri inip biri biniyor, yeni binen sanki aramızdaymış gibi konuşmaya katılıyordu. Dikkatimi çeken şey neredeyse her konuşanın Türkiye''yi yeniden kurma sevdasında olmasıydı. Atatürk döneminde tabii böyle tartışmalar hiç olmazdı. Fikir, yol, istikamet tekti."

"Türkiye''den ayrıldığımızda mevcut olmayan dînî ananeler de tekrar yer almaya başlamıştı. Mesela kimileri dolmuşa binerken "Bismillah" diyor, şoför kontak anahtarını "Bismillah" diye çeviriyordu. Bu da sık olan bir şeydi çünkü benzinden tasarruf etmek için yokuş aşağı inerken motoru durduruyor, yolun dibine gelince yeni bir "Bismillah"la arabanın motorunu çalıştırıyordu. Belki haksız değillerdi, çünkü böylece frenleri patlayıp kaza yapan araba da çoktu. Sokakta vasıtalarda çarşaflı kadınlara da rastlanıyordu ki eskiden hiç görmezdik." (Annem Belkıs, sh. 254-255)

Belkıs Halim''in "eskiden hiç görmezdik" dediği noktaları anlatıcının içinde bulunduğu muhit açısından mı değerlendirmek gerekir yoksa bir dönem baskı altında olan ve dinini gizli gizli yaşamak durumunda kalan halkın saklanmaktan vazgeçmesi olarak mı? Belkıs Halim sözkonusu olduğunda bu iki şıkkın da geçerli olduğunu düşünmek doğru olacaktır. Çünkü o, 1924 yazında Caddebostan''da Hüseyin Avni Paşa''nın köşkündeki Amerikan Kız Kampı''na katılmıştır. Henüz kılık kıyafet devrimi yapılmamıştır fakat fotoğraflardan kızların başı açık, kısa kollu ve eteklerinin dizlerinde ya da dizden yukarda oluşu dikkat çekicidir. Kampın hocaları Amerikalı misyonerlerdir.

Çapa Öğretmen Okulu''ndan sonra ağabeyi Zekeriya Sertel''in desteği ile Arnavutköy Kız Koleji''ne devam eder. Kolej''de Türkçülük damarları tutarak oruç tutmaya başlarlar. Fakat Belkıs Halim''in bulunduğu ortamların çoğu kozmopolit bir yapı göstermektedir. Nitekim Çamlıca Kız Lisesi''nde öğretmenliğe başladığında (bu ABD''ye gitmeden öncedir) öğrencilerin sınıfın kapısından girerken "Bismillahirrahmanirrahim" diye adım atmalarını şaşırarak izler ve kendilerinin Çapa Kız Öğretmen Okulu''ndayken sınıfa girerken besmele çekip çekmediklerini hatırlamaya çalışır.

Belkıs Halim''e yeni dînî adetler gibi gelen şeyler esasında halk arasında hep var olagelmiş olan ritüellerdir. Ne var ki makbul olan dindar kimliğin belli program dahilinde kamusal hayatın dışına sürülmesi; makbul kimliğin din dışı davranışlar, dine karşıt tavırlarla yeniden oluşturulmaya çalışılmasıyla din kamusal alandaki çatı özelliğini kaybetmiştir.

1924-1928 yıllarında değişikliklerin çok hızlı olduğunu, cumhuriyetten sonra bazı yerlerde müezzinlerin ezan okuması kalkmışken kiliselerin çanlarının çalmaya devam ettiğini anlatıyor Belkıs Halim.

Belkıs Halim, ağabeyi Zekeriya Sertel ve onun muhitinin etkisinde kalmış olmakla birlikte, uzun yıllar psikoloji ile uğraşmış olmanın getirdiği bir yumuşaklığa ve insanı kendi gerçeği içinde kavrama eğilimine sahip. Bu bakımdan Osmanlı''ya bakarken sınıfsız toplum olduğunu görerek ABD''de çağrıldığı konferanslarda sık sık bu konuyu dile getirmiştir: "Türkiye''de cumhuriyet olmadığı zamanlarda bile, demokrasi olmamakla beraber sosyal bir devlet vardı. Sınıf, ırk, din ayırmazdık. Evlatlığı olanlar bile evin kızı gibi bakardı onlara. Beraber yemek yerlerdi. Eğer hizmetçilerimiz kendimizden yaşlıysa onlara "hanım" veya "efendi" diye hitap ederdik." (sh. 239)

"Annem Belkıs"ın dinleyecek kulağı olanlar ve eli kalem tutanlar için motive edici bir kitap olmasını diliyorum. Dinlemesini başarabilirsek bizden öncekilerin yaşadıklarını anlatmak üzere bizi beklediğini farkedeceğiz..