|
Küresel dünyanın babaları

KASAD (Kadın Sağlıkçılar Derneği) her yıl sağlık ve sosyal dokuya ait konuları bütünleyen bir sempozyum düzenliyor. 7 Nisan Pazar günü, yani dün, KASAD babalara dair bir sempozyum düzenledi

Sağlık ve sosyal konuların; bütünleyici bir bakış açısı ile değerlendirilmesinde, derneğin onursal başkanı olarak Sayın Sare Davutoğlu"nun; kadın doğum uzmanı, dört çocuk annesi ve Dışişleri Bakanı Ahmet Ahmet Davutoğlu"nun eşi olmasının getirdiği tecrübenin çok önemli bir katkısı var.

Kadın sağlıkçılar; ebesinden, hemşiresine, eczacısından, doktoruna varıncaya kadar toplumun her kesimi ile her an beraber olan bir meslek grubu. Toplumsal değişimi, dönüşümü, ilerlemeyi ve yozlaşmayı anında görme imkanına sahipler. "Kadın sağlıkçılar", her türlü sınırın eridiği, mesafenin bittiği yerdeler.Hem bireyin, hem ailenin mutluluğunun ve kederinin en mahrem tanığı onlar.

Sağlık sempozyumu ve babalar bahsi bir arada ele alınmayacak gibi gelebilir ilk bakışta. Hâlbuki yaşadığımız pek çok sıkıntının temeli tam da buradan, yani hayatın içindeki bütün rollerini terk eden babalardan kaynaklanıyor. Post modern kültürde kimliğini kurmakta zorlanan erkeklerden. Sorumluluğundan arınmış erkek paradoksal olarak kimliğini şiddet üzere inşa etmeye başlıyor.

Kadim kültürün sorumluluk sahibi erkeği modern kültürde nasıl bu hale geldi? Daha doğrusu getirildi?

Sanayi İnkılâbı evi, üretimin merkezi olmaktan çıkarırken geçim ekonomisinin kodlarını olumsuz göstergeler olarak "ataerkil" kavramı üzerine yükledi.

Ataerkillik üzerinden dünün "sevimsizleştirilmesi", "bugünün" aksayan taraflarının görünmez kılınmasını sağlamaktı bütün mesele.

Tarih daima bugün için veri toplamak üzere bakılan bir galeridir. O galeriye giren kendisi için gerekli olan parçaları gözüne kestirir, alır ve çıkar. Hakikati aramak tarihin konusu değildir. Modern tarihin konusu hiç değildir.

Ne diyordum…

Sanayi İnkılâbı"ndan sonra yani geçim ekonomisinden üretim ekonomisine geçilirken, aile bireyleri o zamana kadar idrak etmekte oldukları ortak zaman ve ortak mekândan koparılarak sanayi üretiminin kas gücü olarak devşirildiler. Bu devşirme işinin "başarı" ile yürütülebilmesi için babaların tarihin olumsuz özneleri olarak tescillenmeleri gerekiyordu.

Bunları yazamazsınız lakin.

"Bilimsel" olmanız için, dünya literatüründe yer bulabilmeniz için erkeklerin ne kadar baskıcı olduğunu tekrarlayarak, erkelerin tarih boyunca kadınları ezdiğini söyleyerek işe başlamanız gerekiyor.

Yoksa? Yoksa yazdıklarınız dikkate alınmaz. Uluslararası toplantılarda "özne" olarak kabul edilmezsiniz.

Tartışacağımız konular bir gazete yazısını aşar. Üstelik anlamayanların daha bağırgan ve küfürbaz olduğu dönemlerdeyiz artık.

Anlayanlar için bir önerme sunarak şimdilik noktalayayım bu bahsi:

Sanayi İnkılâbı"ndan bu yana hayatımıza giren her teknoloji erkeklerin kendilerini inşa ettiği kimlik kodlarını iptal etti. (Bkz. Postmodern dönemin üreme teknolojileri.)

Oysa biz bütün dikkatimizi "küçük ev aletleri" ve bunları kullanan kadınlara veriyoruz.

Erken kapitalizm evin mutlak hâkimi olan babayı imha etti. Kadınların kadınsı özelliklerini şefkat, merhamet, rikkat, sabır gibi kişiler arası ilişkilerde denge rolü sağlayan, kadına dayanıklılık getiren özelliklerini "pazar ekonomisi" içinde eritti. Küresel kapitalizm sadece babaları değil artık erkekleri de istemiyor. Erkek olarak varlığını koruyanlar eninde sonunda baba olmayı arzulayacak çünkü. Hayatımıza giren yeni üreme teknolojileri için erkeğin erkek olarak kalmaması gerekiyor.

Huxley"in "Yeni Cesur Dünya"sı gibi ilerliyor hayatımız.

İslam, erkekleri kavvam sıfatı ile ailesinden sorumlu tutmuştu. Tanzimat"tan bu yana aileyi erkeklerden arındırdık. Kadın ve aile dedik.

Kadın ve aile söylemi, babaların sorumluluklarından boşandığı bir aile düzenini inşa etti.

Ne oluyor sorusuna doğru bir cevap verebilmek için babalar bahsi mühimdir.

Fakat acı olan şu ki, bazı "İslamcı erkekler" aile içindeki bütün sorumluluklarını terk ederek hazza yelken açmak istiyor. Gidişlerini ahali görmesin diye bütün gün kadınların kıyafetleri, kadınların vazifeleri, zaten kadınlar diyerek yeni nesle feminist bilinç kazandırıyorlar. Nereye taş taşıdıklarını bilmeden öyle koşuyorlar.

11 yıl önce
Küresel dünyanın babaları
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’