|
Pek çağdaş bir evde kadınlar günü kutlaması

Adam öfkeyle gazeteyi elinden bıraktı. Şöyle çarpmak isterdi.Bir hışımla reçel kasesinin üzerine bastırıvermek.Vişne reçelinin pembeliği gazeteden örtüye yayılınca, öfkesi geçerdi belki.Ama şimdi olmaz.Öfkesini yönetmeli.8 Mart kadınlar günü ya.İyi bir aktör rolünü sahnede oynamaya başlayan değildir.İyi bir aktör daha evden çıkmadan başlar oynamaya.

Başla öyleyse.

Yönet öfkeni.

Karına doğru yöneltemediğin öfkeni, yönet bakalım.

Reçel kâsesine bastıramadığı gazeteyi hışımla masanın üzerine bıraktı. Gazetedeki haberi gördü tam o anda. Gördü ve kan beynine ikinci defa sıçradı: "Kadınlar depresyona eğilimi erkeklere göre daha fazla." "Huzur batıyor da ondan."

Karısı depresyonda mıydı? Bütün bu olup bitenler. Dünya yansa umurunda değil. Kedilerin köpeklerin anası olarak dolaşıyor.

Salak kadın ya. Asalak. Oturdu kaldı evde. Onlar.Evet Onlar.Onlara her yer yasak olduğu halde, tırnaklarıyla kazıyorlar kendilerine kapalı kapıların altını.Kamusal alanın altında bir tünel var.Türbanlıları çıkaran bir tünel.Kapıdan giremedikleri yerlere, bu tünelden çıkıp geliyorlar işte.Tünel tam konferans salonunun ortasına çıksa ne.Bak Başbakanın eşi her yerde.Bizimkisinin yarım bıraktığı doktorası bile var.Ben bununla fakültenin en güzel kızı diye evlenmiştim.

Güzellik gitti geriye bir eylemsizlik kaldı.

Ben de bayılmıyorum. Ama patronun eşi de gelecek.Yalnız bırakmak olmaz.O niye geliyorsa.Hadi bizimki üniversite mezunu filan. Yengenin ne işi var böyle entel dantel toplantılarda.

Bizimkisi kesin köpek üzeriden örnek verir.Madara olmak var.İnsanların uğradığı şiddeti algılamıyor yav.

"Hadi Oya! Geç kalıyoruz.Hareketlen biraz."

"Hareketlen derken…"

"Panel var ya.Konuşmacıyım biliyorsun. Aile olarak katılacağız."

"Anneni, babanı, damadı torunu da çağırdın mı?Kızın gelmez.Hiç boşuna çağırma."

"Çok latifsin.Ama biz ikimiz.Yani çekirdek çekirdek."

"Ne diyeceğim.Cengiz hiç şiddet uygulamaz filan mı.Ama Bobi kitaplarına tuvaletini kaçırdı diye hayvana pat pat gazete ile vurdun.

Of ya.Bu gelmese daha iyi olur.Kesinlikle daha iyi olur.Algı seviyesi sıfır.Şöyle omuzlarından tutup silkelemek var ya!

"Oya sen ne zaman bu kadar kendinin gerisine düştün.Kendini bırak, gündelikçi kızın bile gerisine düştün yav."

Ağlamıyor.Eskiden ağlardı.Hiç oralı değil.Tek ilgilendiği hayvan haklarını korumak.Necati haklı olabilir mi?Briget Bardo sendromu dedi.

Güzelliğini kaybeden kadınlarda rastlanıyormuş bu duruma.İnsanlar kendilerine baktıkça artık hiç güzel olmadığını hatırlattığı için, kendilerini hayvanlara veriyorlarmış.

Ama bu gün hayvan hakları günü değil ki.Kadınlar günü kadınlar günü.

"Hadi Oya geç kalıyoruz.Unuttun mu bugün kadınlar günü."

"İyi de benimle ne alakası var kadınlar gününün!!?"

"Hayda! Ne demek yav bu!"

"Sen o en kadın olanlar ile git kadınlar günü kutlamana. Sekreterlerin,danışmanların,avukatın filan.Hepsi kadın ya! Benim ne işim var.Onlara şiddet filan uygulamışlığın da yoktur.Psikolojik şiddet filan!"

"Bak kırk yılda bir aile fotoğrafı vereceğiz.Ben konuşmacıyım tamam mı?Senin gözlerinin içine bakarak konuşacağım.Senin elinde kırmızı bir karanfil olacak.Ben senden bahsedince, yavaşça koklayacaksın bu karanfili.Ama saçlarının hali ne böyle?"

"Nesi varmış saçlarımın. Her zamanki hali."

"Sorun bu ya.Boya,bakım.Röfle filan.En azından bu günün şerefine.Acele bir şeyler yaptır şu saçlarına.Böyle at kuyruk at kuyruk.Beyazlarını da mı görmüyorsun yav.Seni gören bir işçi karısı zanneder ."

"Şiddet demiştin değil mi? Estetik şiddet kapsam dışı mı? Dizi film mi çekeceğiz.Karanfil filan."

"Hayır canım.İmaj yönetimi diye bir şey var.Ama ne gam .Sen kediciklerinle köpekçiklerinle uğraştığın için nasıl bir dünyada yaşadığımızı bilmiyorsun.İmaj yönetimi için kaç para veriyorum biliyor musun?

"Para vereceğine kendin olmayı denesene. Maço maço şöyle.Yalan üzerine gerçeklik inşa etmek, pahalıdır elbet."

"Oyaaaa.Yeterince gerdin beni.Bak bir adım sonrası bum."

"Hadi bumla.Bak o zaman kesin seni dinlemeye gelirim.Bütün hakikatimle üstelik."

"Gelme Oya.Ama sokağa da çıkamayacaksın.Seni kilitleyip gideceğim.Cep telefonunu da alacağım.Ev telefonunu da şöylece hallettik mi…Hadi bakalım. Cici cici oturup,şirin şirin karanfil koklamamanın cezası budur işte.Hadi canım kadınlar günün kutlu olsun! Merak etme, Belediye Başkanımızın elinden "kadınların yazarı" ödülümü alırken sana ithaf edeceğim.Burada olmaya çok isterdi. Fakat o kadar yoğundu ki diyeceğim."

16 yıl önce
Pek çağdaş bir evde kadınlar günü kutlaması
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...
Meselemiz “hesapsızlık”
Amerikan sponsorluğunda İsrail-Suudi normalleşmesi
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı
İsmailağa’ya değil, Türkiye’ye operasyon