|
Tüketiciyi kamplara mı bölüyorlar?

Tüketici haklarının ülkemizde yerleşmesine engel olan sorunlardan söz ederken, haklarımızın takipçisi olduklarını iddia eden ve aslında temel olarak aynı işi yapan birimler arasında akılalmaz boyutlara ulaşan kopuklukları da eleştiriyorum. Bugünlerde gündeme gelen bazı gelişmeler beni yine kara kara düşündürüyor. Üzülerek söylüyorum; sanki birileri bu ülkede sivil toplum hareketinin güçlenmesinden rahatsızlık duyuyor.

Biz bu köşeden tüketicilere "Cebinizle, sağlığınızla oynayanları sineye çekmek zorunda değilsiniz. Hakkınızı sivil toplum hareketi çerçevesinde örgütlenerek, sesinizi duyurarak alabilirsiniz..." türünden teşviklerle yön gösterirken, birileri de boş durmuyor. Mesela Tüketiciyi Koruma Derneği ve Tüm Tüketicileri Koruma Derneği arasında yıllardır süren soğuk savaşın mantığını anlamakta hala zorlanıyorum.

Geçtiğimiz günlerde İletişim Özgürlüğü Platformu adı altında oluşturulan bir gurup sivil toplum örgütü, cep telefonlarında gündeme gelen haksız vergiler ve anlamsız fatura rakamları konusunda bir eylem başlatmıştı.

Sözcülüğünü ve Sekreteryasını Müstakil Tüketiciler Birliği''nin üstlendiği Platform çatısı altısında birleşen 100''e yakın sivil toplum hareketi öncülerinden bazılarının isimlerini hatırlayalım;

Tüketiciyi hakları konusunda sesini çıkarmaya yönlendiren kuruluşlardan biri İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi iken bir diğeri de Mazlumder adı altında yine insan hakları istismarlarıyla uğraşan bir sivil insiyatif kuruluşuydu. Her iki derneğin bakış açısı arasındaki farkları bilmeyen yok gibi. Birbirinden oldukça farklı görüşlere sahip iki derneğin üyeleri Cepler Susacak sloganıyla yürütülen bu kampanyada bu sefer "Konuşmama hakkımızı kullanıyoruz" diyerek ellerini birleştirdi. Bu birleşmenin benim için iki önemli anlamı var:

Ayrıca yıllardır özlemini çektiğim "Görüş ne olursa olsun, konu eğer bu ülke insanının çıkarlarıysa birleşiriz" mantığı da tüketicilerin bu cep telefonu eylemi sayesinde hayat bulmuş oldu.

Tüketicinin kafası karıştırılıyor

Cep telefonu eyleminin yankıları sürerken bir yandan da tuhaf gelişmeler gündeme geldi. Dün cep telefonuma iki ayrı mesaj geldi... İkisinde de şu cümle yazılı: "Faturalarınıza gelen ve hiçbir ülkede benzeri olmayan sabit ücret ve ek vergileri protesto için 1 ve 2 Şubatta Telefonlar Kapatılıyor (Bu mesajı Beş Kişiye Gönder)". Bir de mesajı kimin gönderdiğine baktım, birini belli ki parantez içindeki talimata uyan bir şahıs göndermiş. Diğerini kimin gönderdiği ise belli değil. İletişim Özgürlüğü Platformunun Sekreteryası''nı yürüten Müstakil Birliği Genel Merkezini aradım ve bu eylemle ilgilerinin olup olmadığını sordum.

Aldığım cevap kafamı karıştırdı... Sanırım 1-2 Şubat tarihli eylemin faili meçhul.

Tam yazımı yayına hazırlıyordum ki Milli Gazete''de yayınlanan ve Tüketici Derneği(TÜDER)''le ilgili bir haber dikkatimi çekti. TÜDER 100''e yakın sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu İletişim Özgürlüğü Platformunun eylemine destek vermemişti ama onlar da aynı gün eylem yapmayı düşünüyorlarmış.

Bakalım ne olacak... Ama hala kafamda şu soru var; Şu benim cep telefonuna gelen faili meçhul, kimliksiz cep telefonu eylemi mesajını kim gönderdi?

TÜKETİCİ DOSTU
Almaktan caymak da bir haktır

İnternet yoluyla gönderdiğiniz mesajınız, köşemizin şikayetlerinizi çözmekte yardımcı olmanın yanısıra sizleri haklarınız konusunda bilgilendirme yönündeki amacının hedefini bulduğunu gösteriyor. Son derece duyarlı ve sıcak mail''iniz, hakları konusunda duyarlı bir Türk vatandaşı olduğunuzu gösteriyor. Değerli okurumuz sorununuz Tüketici Kanunu''nda yer alan kapıdan satışlarla ilgili. Satın almaktan vaz geçtiğiniz ürün için firmaya ilk 7 gün içinde noter kanalıyla cayma ihbarında bulunmanız yerinde bir davranış. Elinizde bulunan senetleri ve cayma ihbarnamesini saklamanız gerekmektedir. 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun, 8''inci maddesinde bu durumda satıcının sizin de belirttiğiniz gibi 10 gün içinde gelip malı alması, 20 gün içinde de senetleri iade etmesi gerekiyor. Vakit geçmiş olmasına rağmen onların herhangi bir girişimde bulunmayışı suç konusu oluşturur. Siz en kötümser ihtimalle kapınıza icra memurları geldiğinde belgelerinizi göstererek sorunu halledersiniz. İstiyorsanız duyarlı bir vatandaş davranışı örneği sergileyerek konuyu, Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü''ne, elinizdeki belgelerin birer fotokopisini ekleyeceğiniz dilekçeyle başvurarak cezai müeyyidelerin uygulanması bakımından mülki amire intikal ettirebilirsiniz. Ayrıca yazınızda bir tüketici derneğine üye olmayı düşündüğünüzü belirtmişsiniz. Bu yöndeki tavsiyelerimizi dikkate almanız bizi sevindirdi.

24 yıl önce
Tüketiciyi kamplara mı bölüyorlar?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi