|
Halimizden memnun muyuz?

Kudüs’ün vaziyeti ortada. Mekke ve Medine sanki ipotek altında. Bağdat ve Şam başka bir şeye dönüştü. Halep uzakta kaldı. Merkezden taşraya doğru gittikçe, durumun daha vahim olduğunu görüyoruz.

Özne Müslümanlar olunca, her türlü insan haklarının askıya alındığı bir devirde yaşıyoruz.



Sembol olan veya böyle bir ihtimali bulunan isimlerimizi birer ikişer yok ediyorlar. Kimini öldürüyor, kimini siyaseten bitiriyorlar. Şeyh Ahmed Yasin veya Muhammed Mursi’nin başına gelenleri düşünelim. Ayakları olmayan İbrahim Ebu Süreyya ve Fadi Ebu Salah’ın şehadetlerini.

Ülkemizdeki bazı kara kampanyaları, örneğin “yargılanacaksınız” söylemini, işte bu bütünlük içinde değerlendiriyoruz.

Anladığımız budur: Öne çıkan iki muhalefet partisinin ülkemizle ilgili herhangi bir projesi yok. Sadece Sayın Erdoğan’la ilgili planları var. Gerçekten garip.

***

İslâm beldeleri birbiri ardına düşerken yahut karmaşaya sürüklenirken, milletimiz ve memleketimiz direndi, direniyor.

Türkiye’nin neye karşılık geldiğini görmek için birkaç günlük gelişmelere bakmamız yeterlidir. Filistin topraklarında yaşanan katliama en yüksek tepkiyi veren milletiz. Böylesi büyük protestolar ve güçlü itirazlar başka hangi ülkede yapıldı?

***

İslâm âlemi, batının ve bâtılın acımasızlığına maruz kalmaktadır. Siyonist ve Haçlı mengenesi arasındayız.

Bu acımasızlık elbette yeni değildir. Haçlı Seferlerini okumak, ibret verici bir başlangıç olabilir. Birinci Cihan Harbi sırasında, Filistin cephesinde İngilizlere esir düşen askerlerimizle Ermeni hekimlerin ‘ilgilendiği’ kayıtlarda yazılıdır. Ruslar, doğu cephesindeki esirlerimizi Ermenilere teslim etmişlerdir. Fransızlar, Adana ve civarını işgal ederken, gönüllü Ermenilerden birlikler oluşturmuşlardır. Amerika insanlara yeni bir hayat pazarlıyordu. Bugün ise ölüm, zulüm ve adaletsizlik getiriyor. Hepsi aynı yani.

Bize düşen, kardeşliğimizi tahkim etmektir. Merhameti hâkim kılmaktır. Mesuliyet, yüz sene önce olduğu gibi yine bizdedir.

Biz derken, herhangi bir partiyi kastetmiyorum. O kelime, derdi ve davası olan bütün müminleri içine alıyor.

***

Erken seçim kararıyla birlikte yaşananlar hepimizin malumudur.

Sosyal medyaya bakarsak, orayı ölçü kabul edersek, halimiz içler acısıdır.

AK Parti ve Saadet Partisi çatısı altında yakından tanıdığım, iyiliğini gördüğüm, kıymetine şahitlik ettiğim çok sayıda insan bulunuyor. Milleti ve ümmeti ilgilendiren on başlık varsa, sekiz tanesinde hemfikir olduklarını söyleyebilirim.

Millî Görüş, milyon insanın baba ocağıdır. Camiaya yön veren, ülkemizin kaderine tesir eden isimlerin çoğu buradan yetişmiştir.

İsteyen Temel Karamollaoğlu’na oy verebilir. Siyasî tercihler ayrıdır. Esas budur: Kardeşlik dinî ve millî bir vecibedir.

Karşılıklı olarak ağır ithamlar görüyor, yüz kızartıcı ifadeler okuyoruz. Hain, ajan, işbirlikçi vb.

Erdoğan veya Karamollaoğlu, bize düşen, evvela büyüklerin izzetini korumaktır. Hüküm böyledir ve kesindir.

İnsanları samimiyet testine tutmaktan vazgeçelim. Niyet okumayalım.

Düşmanlardan ziyade dostlara korku veriyoruz. Bizi zayıf düşüren bu huyumuzdan acilen vazgeçelim.

Herhangi bir meselede iktidar partisine destek verdiğiniz zaman, bunu hemen maddiyata yaslayanlar oluyor. Bu rencide edici üslubu bırakalım.

Sadece selamı değil, nezaket, inayet ve hakkaniyeti de aramızda yaymamız gerekiyor.

#Filistin
#Kudüs
6 yıl önce
Halimizden memnun muyuz?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset