Liberal Demokrat Parti''nin 7. kuruluş yıldönümünde, Boğaz''da tekne turuna davetliydik. M. Ertuğrul''la beraber gittik.

İki katlı tekne, yaklaşık dört yüz kişiyi almıştı. Davetlilerin, konuşma yapmasını bekledikleri Besim Tibuk, o görevi Genel Başkan Yardımcısı Nizam Bey''e devretti. "Bir sonraki yıldönümünü iktidar partisi olarak kutlayacağız" dedi Nizam Bey.

Rüzgarsız ve mehtaplı gecede, iki pasta kesildi teknede. Birincisi LDP''nin yıldönümü, diğeri Besim Bey ile Serap Hanım''ın evlilik yıldönümleri için.

Masadaki pasta dilimlenirken, seçim sonrasındaki oy pastasının nasıl paylaşılacağını konuştuk. Besim Tibuk''un keyfi yerindeydi. "Bizim baraj kaygımız yok" diyordu.

Yalıları, köşkleri, Boğaz''ın ışıklarını seyrederek bir uçtan bir uca geçerken, M. Emin Kazcı''ya "Şuradan bir yalı beğensek fena olmayacak" dedim ama hangisini seçeceğimize karar veremedik.

"Hayal Kahvesi" önünde beş-on dakika eğlendikten sonra dönüşe geçtik.

Besim Tibuk''un solunda eşi, sağında Türk Müziği''nin güçlü sesi Ayşe Mine oturuyordu. Biz de karşılarındaydık. Ayşe Hanım''ın son yıllarda en çok karşılaştığı soruyu biz de sorduk ister istemez: "Nerelerdesiniz?"

Önce derin bir "Ah" çekti...

"Evimdeyim. Arada bir özel davetlerde söylüyorum."

Uzun zamandır ekranlarda göremediğimizi belirttik.

"Bu zamanda sırtını bacağını açmazsan, bir skandala adın karışmazsa, ekranlarda görünmek ne mümkün? Böyle benim gibi hanım hanımcık evinde oturursun!.."

Takmışlar kafayı

Hödüksünüz hödük! Hem de birinci sınıf. Su katılmamış cinsinden. Safi.

Şimdi de Saadet Partisi''nin amblemine taktınız kafayı.

Beş yıldız bulunması, hem İslam''ın beş şartını simgeliyormuş, hem de Millî Görüş anlayışının beşinci partisi olduğuna işaret ediyormuş.

Bak bak bak!

Hilal ise, tamamen "İslamî" bir unsurmuş.

Demek öyle!.. Valla azizim, sizin de gözünüzden hiçbir şey kaçmıyor desem bir türlü; siz bunları işkembenizden uyduruyorsunuz desem bir türlü bir de pilav.

İkisini de demek bize düşmez; partiyi ve amblemini savunacak birileri vardır elbet.

Bizim yapabileceğimiz sadece bir tespit. Onu da peşinen yaptık.

Yine de birkaç soru sormadan geçmeyelim.

"Aloo, ne koyalım?" diye telefon açıp size sormalarını mı beklerdiniz? Ambleme ne koymalarını isterdiniz sahi?

Traktör lastiği ya da gramafon iğnesi mi?

Söyleyin, çekinmeyin. Davul tozu ile minare gölgesi olsaydı, "İrtica geliyor" diye gırtlağınızı yırtmayacak mıydınız yine?

Hem, niye dert ediyorsunuz ki böyle şeyleri kendinize!

Birkaç yıl içinde o partiyi de kapatıverirsiniz, olur biter.

Takmayın.

Tatar geline büyüklerinden tavsiyeler

Yaklaşık bir ay önce "Ben bir Tatar kızı gördüm, Volga boyunda!" diyerek, evlenmiş Cengiz Keleş. Türk asıllı olup yaklaşık 1200 yıldır Anadolu Türkleri''nden ayrı yaşayan bir halkı tanımanın ilginç olduğunu söylüyor.

"Eşimin ailesi, yaklaşık 25 yıldır yatalak olan teyzesine bakıyor. Yaşlılara saygı bakımından Ruslar''dan ve hatta bizden oldukça farklılar. Size ilginç gelebilir diyerek, yatalak teyzenin, eşime maddeler halinde kağıda yazıp eline tutuşturduğu tavsiyelerini aktarmak istiyorum."

İşte tavsiyeler:

- Birbirinize hizmet edin ve sevin.

- Birbirinizi koruyun.

- Birbirinize öfkelenmeyin, sinirli sözler etmeyin.

- İkinizin arasındaki anlaşmazlıkları akrabalara, onların hanımlarına, beylerine söylemeyin, aranızda çözün.

- Kocanın anne-babasına, başka yakınlarına kendi anne-baban gibi hürmet et.

- Kocanı, şunu al, bunu al diye sıkıştırma, elindekine razı ol. O seni severse, zaten alır inşaallah.

- Ben akrabalarımı, annemi, babamı özledim diye kocanı sıkıştırma. Biz seni bekleriz, bir ayda bir iki dakika bize telefon etsen, o bize yeter.

- Kocanın parasını ve kendi kazandığın paranı har vurup harman savurma (yele savurma; Tatarca). Gereksiz şeyleri doldurup çöp gibi yığma.

- Uzak yere kendi isteğinle gittin. Eğer sana güzel gelirse, bize de güzel gelir. Dünyaya sonsuza dek değil, bir defalığına geldik, ferah, sağlık, mutluluk ve güzellik içinde yaşayın.

ÜNLÜ AŞKLARI ARTIK BÖYLE ANMAK GEREKİYOR

Laila ile Miecnun

Huesrev ile Shirin

Qerem ile Aslı

Josef ile Zuleyha