|
Haremeyn notları

Asr-ı Saâdet"ten bu yana Haremeyn-i Şerîfeyn, büyük değişimler geçirdi. Özellikle, Medîne-i Münevvere"de, Hz. Rasul-i Ekrem"den sonra evler bir hayli çoğalır. Hatta Ebu Zer El-Gifârî ile alakalı bu hususta meşhur bir rivâyet de mevcuttur. Ancak, Haremeyn"de tarihte vâkî olan değişimlerin ve Tevsiât(genişletme)"ın hiçbiri modern dönemdeki gibi tahripkâr bir nitelikte olmadı. Medîne-i Münevvere"de Hz. Osman (r.a) Efendimiz devrinde eklenen yeni mihrap ve tevsii ile başlayan, Mescid-i Nebevî"nin genişletilmesi faaliyetleri hiçbir zaman buranın kudsiyetini haleldar edecek, ya da kökten değiştirecek mahiyette olmamıştı. Mekke-i Mükerreme"de ise, Ka"be-i Muazzama"nın yeniden inşâsı daha Câhiliye devrinde mevzu-i bahis olmuştu. Ka"be-i Muazzama/Beytullah, yeryüzünde insanlar için Hz. Adem (a.s) tarafından bina edilen ilk mâbet"dir. Al-i İmrân suresi 96. âyet-i kerimede "Şüphesiz, insanlar için ilk yapılan/vaz"olunan beyt/mâbed, âlemler için hidâyet kaynağı ve mübârek olan Bekke/Mekke"deki beyt/ev"dir (Ka"bedir)" buyurulmaktadır. Kabe-i Muazzama/Beytullah, Nuh Tufanı"nda semâya kaldırılır. Hacer-i Esved ise Ebu Kubeys Tepesinde muhafaza edilir. Ka"be-i Muazzama Hz. İbrahim ve Hz. İsmail tarafından aynı mekanında yeniden inşâ edilir.

Bu, Bakara suresi 125. âyet-i kerime ile, yine Al-i İmrân suresi 97. ayeti kerime"de belirtilir.

Ka"be, değişik zamanlar"da sellere de maruz kalır. Câhiliye Devrinde meydana gelen büyük bir sel Ka"be-i Muazzama"yı yıkar. Ka"be Hz. Rasul-i Ekrem"in (S.A.V) bi"setinden beş sene evvel yeniden inşâ edilir ve Hz. Peygamber"in (S.A.V) hakemliği ile Hacer-i Esved yerine konur. Yalnız bu inşâ"da Ka"be farklı bir şekilde yapılır. Şimal tarafındaki eski kapı örülür. Hicr-i İsmal/Hatîm denilen yarım dâire şeklindeki kısım, Ka"be binasına dahil edilmez.

Hz. Aişe (r.a) Validemizden gelen bir rivayette; o sırada Kureyşin imkanları elvermediği için bu kısım dışarıda bırakılarak daha küçük şekilde inşâ edilmiş. Nitekim Abdullah bin Zübeyr"in Mekke emâreti sırasındaki tâmir"de bu bölüm yeniden Ka"be"ye dahil edilmişse de, Ka"be"yi mancınıklarla yıktıran Haccâc-ı Zâlim Ka"be"yi yeniden inşâ ettirirken bu kısmı yeniden dışarıda bırakmış. Hicr-i İsmail/Hatîm denilen ve Altınoluk altında yer alan bu bölüm, halen tavaf alanından yarım dâire şeklinde bir duvarla ayırılmaktadır.

Abbasiler, Eyyubiler ve Memlüklüler döneminde Haremeyn-i Şerîfeyn"de büyük imâr faaliyetleri görülür. Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere çevresinde kaleler ve surlar inşâ edilir. Mescitler, medreseler, imaretler ard arda bina olunur. Osmanlı dönemindeki esaslı imâr faaliyetlerini tekrarlamayacağız. Son olarak Sultan Abdülmecid, Sultan Abdülazîz ve Sultan II. Abdülhamîd devrinde ciddi imâr faaliyetleri göze çarpar. Mescid-i Nebevi"ye ikinci avlu revakları yaptırılır. Bâbüsselâm kapısı yenilenir. Abdülhamîd devrinde, Mescid-i Nebevî"yi ışıklandırmak için elektrik üretim santrali kurulur. Medine"ye kadar Hicâz demiryolu inşâ edilir. Medîne-i Münevvere"de demiryolu istasyon binaları ve karşısındaki Anberiye Câmii halen ayaktadır. Mekke-i Mükerreme"de Arafat ve Minâ"daki mescidler yeniden düzenlenir.

Ancak, bu genişletme ve imâr faaliyetlerinin hiçbiri modern dönemde yapılanlar gibi, bu mekanların kudsiyetini haleldar edici, tarihi özelliklerini tamamen ortadan kaldırıcı, dahası Hz. Peygamber (S.A.V) ve daha sonraki devirlere ilişkin hatıra ve izleri ortadan kaldıran nitelikte olmamıştır.

Oysa ki, Haremeyn-i Şerifeyn"e yönelik 1925"ten sonraki tüm müdahaleler, modernleşmenin etkisi ile gerçekleştirilmiş olup, bedâvetle modernleşmeyi, ifratla tefriti iç içe yaşayan bir anlayış ve iradenin ne tür sonuçlara yol açtığı bugün bariz bir şekilde tesbit edilebilmektedir. Çöllerde bedevi-ibtidai bir hayat tarzı ile modern-gökdelenler arasına hapsolmuş yaşam tarzı ve bunun tezahürü, Haremeyn-i Şerifeyn"e yıkımdan başka bir şey getirmemiştir. Daha önce, Şirk/Câhiliyye; Tevhîd"e aykırı denerek tarihten gelen birikime dayalı muazzam eserler bir bir ortadan kaldırılmış, yerine korkunç bir betonlaşmaya dayalı, gökdelen vesair yüksek binalardan oluşan modernliğin profan, kutsalı dışlayan temelini yansıtan bir yapılaşma her tarafa hakim kılınmış... Bu, aynı zamanda büyük bir doğal çevre tahribatına da yol açmış. Mekke-i Mükerreme"deki tepe ve dağların çoğu, ne hikmete mebni ise son zamanlarda bir bir düzlenip ortadan kaldırılmaktadır. Mukaddes Ebu Kubeys Tepesi bile hemen hemen ortadan kaldırılmış durumdadır. Her iki şehrin görünümü maalesef, ABD"deki bir kısım modern, yüksek beton binalarla donanmış şehirlerin görünümlerinden farksız hale getirilmiştir. Her iki şehirde mukaddes hatıralar, Hz. Rasul-i Ekrem (S.A.V), Ashâb-ı Kirâm, Hulefâ-yı Râşidîn ve Ehl-i Beyt"e ait iz ve hatıralar bir bir ortadan kaldırılmakta /silinmekte"dir. İleriki on yıllarda ne tür sonuçlara yol açacağını ise düşünmek bile istemeyiz.

10 yıl önce
Haremeyn notları
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi