Sinema ve televizyonun öne çıkardığı kahramanlar da vardır. Halit Ziya'nın “
”sunu düşünün. Aynı adla çekilen dizi o kadar seyredildi; kahramanlar o kadar tanındı ki; onların yanında yazar sönük kaldı.
Buna bakılır. Ve genellikle şu hükme varılır: Yazar kahramanını bağımsız kılmalıdır. Buna katılıyorum. Şöyle ki: Yazar fikirlerini, duygularını, eğilimlerini dile getirmek üzere bir kahraman oluşturuyorsa bu karton kişilik olur.
Yazarın iki kahramanı (ki bunlardan biri Kemal Tahir'in tezini savunur) karşılıklı bazı meseleleri elli altmış sayfa tutacak uzunlukta etraflıca tartışırlar.
Okuyucu kahramanın nerede ne diyeceğini önceden sezer. Dolayısıyla hayli şematik olan bu eserlerin edebî kıymeti düşük olur.
Bu eserin inandırıcı ve etkileyici olup olmadığı ile ilişkili bir durumdur. Okuyucu yazara inanmaz veya onu bir tarafın adamı olarak görürse, peşin hükümlü ise başarılı bir eseri dahi yargılar.
Eğer bir balıkçı ise kahraman; balıkçı kahvesinde, balık pazarında, teknede, denizde, bir balıkçının içinde bulunduğu atmosferde kendi karakteri kadar umumi olarak balıkçıların özelliklerini göstermesi beklenir. Bunun dahi farklı yönleri vardır: Bir Karadeniz balıkçısı ile bir Ege balıkçısı farklıdır. Nehir veya göl balıkçısı farklıdır. Açık deniz balıkçısı farklıdır.
Hangi coğrafya, millet, dil, din, kültür içinde yetişirse yetişsin onun insan olarak temel özellikleri vardır ve bu durum umumidir.
Hususi olarak kahramının aşkı, cesareti, nefreti vb. dahil olduğu toplumdan, ailesinden, yetişme şartlarından, özel bir kişi olarak kişiliğinden gelebilir.
Bütün bunlar yazarın bir kahramanı oluştururken gözönünde bulunduracağı hususlardır. Yazar hikâye ve roman kişisini kendinden bağımsız olarak çizebilmelidir.
Yani yazarla kahraman birbirine çok yakın olabilir. “Kendini yazan yazarlar”ın eserleri böyledir ve bu konuda hayli başarılı olanlar vardır.
Ancak burada bir hususun üzerinde durmak gerekir. Bu yazarlar bazan (çoğu kez) kahramanları aracılığı ile kendilerini gizler, farklı davranışlara iter, okuyucu aldatırlar. Okur kendini yazan yazarın kahramanına bakarak yazarın da aynı özellikleri taşıdığına inanırsa aldanır.
Burada başarının notunu “okuyucu”ya bıraktığımız anlaşılmasın. Araya tarafsız eleştirmen girer. Eleştiri yazarının ne kadar tarafsız olduğu tartışma konusudur.
Mesele arap saçına dönmesin.
Yerli ve yabancı edebiyat tarihi, zaman, kültür havzaları ve dil eserin kuşaklar boyunca yaşamasına, okunmasına yardımcı olur.