|
Çıkmış çivi, çakmayan çekiç

"Elinde çekiç olan çivi arar" özlü sözü, Başkan Barack Obama"nın ABD Harp Akademisi West Point"te yaptığı konuşmada, "eşi olmayan bir orduya sahibiz ama bu kullanmamızı gerektirmez" mealindeki vurgusuna en afili göndermeydi. ("U.S. military action cannot be the only-or even primary-component of our leadership in every instance. Just because we have the best hammer does not mean that every problem is a nail."28/05) Gerçek yine de şu ki; ABD"nin elinde dünyanın en büyük çekici bulunuyor ve eğer Beyaz Saray-biraz daha-kullanmazsa, ki kullanmayacağı görülüyor, Washington da dâhil birçok başkentte kullanmak isteyecek çok adam bulunuyor.

West Point konuşması-eğer Ukrayna kaybına mukabil Suriye"de kozmetik bir erkeklik gösterisine sahne olmaz ise-Obama Beyaz Sarayı"nın sorunlar insanî açıdan ne denli yıkıcı olursa olsun kıpırdamayacağını neredeyse "doktrin"e bağlıyor.

"Amerikan postalının düşman toprağa basmaması" olarak karikatürize edilebilecek Obama doktrini, hem dünyadan hem de ABD iç dinamiklerinden, "Amerika"nın düşüşte olduğu ve/veya küresel liderliğini kaybettiği" eleştirilerini alıyor.

Başkan"ın bu eleştirilere verdiği yanıt şu; "Aslında Amerika dünyanın geri kalanına göre nadiren bu kadar güçlü olmuştur. Aksini iddia edenler ya tarihi yanlış yorumluyorlar ya da taraflı politika yapıyorlar. Düşünün; Ordumuzun bir benzeri yok. Herhangi bir ulusun bize saldırıda bulunma ihtimali düşük ve Soğuk Savaş sırasında karşı karşıya kaldığımız tehlikenin yanından bile geçmiyorlar..." Yani Beyaz Saray, dünyadaki kriz noktalarında ordusunu kullanmayı düşünmüyor ama eleştirilerin karşısına ordusunu çıkarıyor! (Harp Okulu"na hitap etmesi yüzünden Obama"nın ordusunu abarttığı düşünülebilir ama gerçek şu ki; Amerikan savaş makinesi hâlâ dünyanın en büyük ölüm çarklarına sahip. Deniz-hava gücünün Rusya-Çin birlikteliğini dahi aşabileceği rahatlıkla söylenebilir!)

Suriye trajedisindeki Amerikan sorumsuzluğunu bir kenara bırakırsak, Ukrayna"daki vaziyet şöyle okunuyor Beyaz Saray penceresinden; "Dünya görüşüne şekil verme becerimiz Rusya"nın anında izole edilmesini sağladı. Amerikan liderliği neticesinde dünya Rusya"nın eylemlerini kınadı; Avrupa ve G7 yaptırım uygulanması konusunda bize katıldı. NATO, doğu Avrupalı müttefiklerimize olan bağlılığımızı pekiştirdi, IMF Ukrayna"nın ekonomisini istikrarlı hale gelmesine yardımcı oluyor, AGİT gözlemcileri dünyanın dikkatini Ukrayna"ya çekti. Uluslararası kurumların harekete geçirilmesi Rus propagandası ve Rus askeri birliklerine karşı bir denge sağladı."

Bunlar doğru mu?.. Bu önlemlerin muhakkak bir yankısı var gelişmeler üzerinde ama etkisi yırtılmayı durdurabilecek kadar mı? Çünkü bu söküğün bir yandan Romanya, Moldova, Karadeniz, Kafkaslar, kimi Türkî Cumhuriyetlere kadar açılacağı söylenirken, bir yandan da adı geçen uluslararası kurumların değil bu yarayı sarmak, kendi dertlerine bile derman olamadıkları görülüyor!

ABD Başkanı, diplomasi, uluslararası hukuk ve ittifak ilişkilerinden bahsediyor ama bu alanlardaki girişimlerinin çoğu sınırlı manevralardı! Ukrayna/Kırım yüzünden Polonya, Estonya, Letonya ve Litvanya"nın ödü patlamış durumda. Doğu"da da korkular var. Yalnızlaşan ittifaklar kayar. Sorun kayanda değil ve görülüyor ki eksendedir.

Batı elmasının diğer yarısına gelince... Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri (22-25 Mayıs), siyaseten manidar olacak kadar düşük katılım (% 43) ve oyların siyasetin uç noktalara kadar savrulmasıyla gerçekleşti. 751 sandalyeli AP"nun görünümü bir önceki seçimlere (2009) kıyasla tamamen bozulmadı ama aşırı sağ oylar elle tutulur biçimde arttı. "Euro-skeptics" denilen, "AB"nin başarısından şüpheli" bağımsızların sayısı 105"i buldu.

Nedenlerine ilişkin analizler bildik; uzun süredir devam eden ekonomik kriz ve "Arap Baharı"ndan gelen göç korkusunun milliyetçi oyları tetiklemesi. Oysa ABD"de olduğu gibi bu da acı gerçeği tüm çıplaklığıyla yansıtmıyor; "Bürokratik, kurumsal veya kanuni değişikliklerle çözülemeyecek bir yapısal sorun var ortada. Bu, Avrupa Birliği"nin varoluşuna ilişkin bir tehdittir!"

Ortaya çıkan şudur; Para varken AB"den iyisi yoktu ve hem AB içindekiler birbirlerini alkışladılar hem de AB dışındakiler onları alkışlayıp kendi siyasilerinin ensesinde boza pişirdiler. Ama para gidince-ki açık; AB"nin temel sütunu ekonomidir-komşularının boğazına yapışmaya başladılar. AB değerleri de düşmeye başladı ve baktılar ki, "aynı" değiller! Nihayetinde "çokluk içinde birlik"in bozulması AB"nin dış politik aksamını da, küresel krizler karşısındaki cephesini de bozuyor!

Türkiye ne yapıyor?.. Çekici çakmaz ABD"nin, çivisi çıkmış AB"nin, bu Doğu"nun bu "Kuzey"in ve dahi bu "Güney"in tam ortasında, üst üste gelen seçimlerden fırsat koklayan sermayenin, medyanın, ikinci Gezi planlarının, kifayetsiz ve muhteris muhalefetin, içeriden dışarıdan kışkırtılan etnik ve mezhepsel çatışma denemelerinin, paralel çelmelerin ortasında, "yerinden kaymaz" bir deniz feneri gibi bütün yönlere ışık veriyor. Burada Batı için de ders vardır...

twitter.com/nedretersanel
10 yıl önce
Çıkmış çivi, çakmayan çekiç
“Sizi daha yakından tanımak istiyoruz...”
Kara dinlilerle milletin savaşı
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından