|
Tradisyonel irfanın neresindeyiz?
Aşağıda arz edeceğimiz hususların doğru anlaşılabilmesi için yazı başlığımdaki
tradisyon
ve
irfan
kelimelerini ana hatlarıyla açıklamam gerekmektedir.
Latince
traditio
, nakil-teslim, it’aintikal, derstedrisat, nakilrivayet, tarihkulaktan kulağa intikal / tarihi an’ane… demek.
Mustafa Namık Çankı’dan aktardığım bu açıklamadaki her bir teriminin ayrıca açıklanmaya muhtaç oluşundan da anlaşılacağı üzere
tradisyon, tradisyonel
ve
taradisyonalizm
olarak çok yönlü bir kelimenin, kavram ve bir tefekkür tarzına mahsus nazariyatın karşımıza çıktığı aşikardır.

burada bunların hepsine değinemeyeceğime göre, Çankı’nın açıklama tahtında başvurduğu nakil, taklit, mütevatir, an’ane, haber-i sadık… kelimelerine onun Büyük Felsefe Lûgat’ından (Haz.: Recep Alpyağıl, 2021 ) bakılmasını önererek, taradsiyonalizm terimi için de Hüseyin Yılmaz’ın şu tanımlamasıyla yetinelim:

“Gelenekselcilik: Latince
tradition
kelimesi, bir başkasına aktarmak, teslim etmek, birine vermek anlamlarına gelen
tradere
fiilinden türemiştir. Yine bu kelimeden türeyen
traditio
da aktarım anlamının yanı sıra eğitim ve öğretim anlamına da gelmektedir.
Gelenek
kelimesi günlük dildeki bilinen anlamlarının ötesinde
Gelenekselci Ekol
tarafından daha kapsamlı şekilde adeta yeniden tanımlanmıştır. Buna göre gelenek demek bir anlamda aktarım demektir. Aktarmak hem önceden varolanı korumak hem de aktarılmış olana sahip çıkmak anlamlarına geldiği için iki yönlü işlemekte ve bir tür yenilenmeyi de ima etmektedir.” (Dinler Tarihinde Tradistonel Prespektif – Ezeli Hikmet ve Dinler, 2003)

İrfan ise, lûgatta “bilmek, tanımak, ikrar etmek” (TDV İA), ıstılahta “Hak taliplerinin Hakkı tanımak ve ona ulaşmak için seçtikleri yol ve yordam” demektir. (Seyyid Cafer Seccâdî, Tasavvuf ve İrfan Terimleri Sözlüğü, 2007)

Bilgi
anlamıyla marifetin salt irfan tanımıyla tasavvufi bir ekol haline gelmesi Molla Sadrâ (ö. 1050/1641) iledir. Şîa ulemânın desteğiyle İran devletinin tasavvuf okullarını yasaklaması üzerine Molla Sadrâ kendi eğitimini böyle isimlendirmiş ve kelime, marifet olarak yerleşikliği nedeniyle de yaygın bir kullanım kazanmıştır.
Bu bağlamda Gelenekselciliğin özellikle Batılı Müslüman entelektüellerce müstakil bir ekol olarak yeniden işlenmesi
Tradisyonel irfan
tamlamasına da zemin oluşturmaktadır. Zira irfan şeriatlar (Yahudi, Hristiyan, İslam irfanı), medeniyetler (Doğu, Batı irfanı) ve bölgeler (Hind İrfanı, Isfahan İrfan Ekolu) itibariyle ayrımlara muhatap olabilmektedir.

Bizim zamanımızdaki Gelenekselcilik “Batı modernliğine geleneksel perspektiften yöneltilmiş tüm tepkileri kapsamaktadır. (…) Batı modernizmine alternatif olarak sunulan Genelekselci Ekol, ilk bakışta kendi içinde belirsizlikler barındırıyor gibi görünmektedir. (…) Ekolün kurucusu René Guénon, ekolün kuramsallaşmasında ve yaygınlaşmasında önemli katkıları olan Frithjof Schuon ve ekolün günümüzdeki en önemli temsilcisi Seyyid Hüseyin Nasr, İslâm dinine mensup olmalarına rağmen, Ananda K. Coomaraswamy ve Julius Evola gibi başka dinlere (…) mensup isimlerin ekol içinde yer almaları; Guénon’un büyük düşünce gelenekleri arasında ayırım yapmaması ve Schuon’un ‘dinlerin aşkın birliği’ tezini savunması çeşitli soruları gündeme getirmektedir. Ayrıca Gelenekselci Ekolün tasavvuf anlayışının, dinler arasındaki inanç sınırlarını esnettiği gözlemlenmekte ve belli bir dinin amentüsünün üzerinde dinler-üstü bir inanç sisteminin bulunup bulunmadığı, dolayısıyla ortada teolojik bir sorun olup olmadığı sorularını akla getirmektedir. Bu teolojik sorunsalın yanı sıra, Gelenekselcilik söz konusu olduğunda, önemli sosyolojik ve felsefi sorular da gündeme gelmektedir.” (Modernizm ve Gelenekselcilik Arasında Din, edt.: Şamil Öçal – Cevat Özyurt, 2013)

Bu duruma yazı başlığımız olan sorudan baktığımızda bugünkü Gelenekselciliğin asıl muhatabının Batılı entelektüeller olduğu; Müslüman ve özellikle Sünnî dünyaya fazla hitap etmediği, ancak Sünni dünyanın da -irfan temelli olması bakımından- Gelenekselci Ekol’den yararlanabilecekleri birçok hususun olabileceği sonucuna ulaşırız ama yine de -son tahlilde- Anadolu İrfanı’na tabi olanların Tradisyonel İrfan’la ilişkilerinin müellemalı olacağını ileri sürebiliriz.

Gelenekselci Ekol’ün son temsilcisi olan
Üstad Seyyid Hüseyin Nasr
, bugün saat 15.00’te AKM Tiyatro Salonunda “Hakiki İnsan Kalabilmek” konulu bir konferans verecekler.

Bu konferansının bizim malum sorumuza ne oranda bir cevap oluşturacağını bilmemekle beraber, Üstadın konferansının kaçırılmamasını tavsiye ederiz.

#Gelenek
#irfan
#din
23 gün önce
Tradisyonel irfanın neresindeyiz?
AYM kararı sonrasında memur alımlarında yaşanan soruşturma karmaşası
Arafat: Dönüşü olmayan yeni bir yol
G-7 zirvesi ve beklentiler
Sosyal denge tazminatı ödemesinde geçici görev ayrıntısı
Korku ile umut arasında direniş ve dirilişe öncülük etmek…