Atatürk''e ve heykellerine merakı olanlar için araştırdım...

Kalpaklı istiyorsanız 75 TL

''İstikbal göklerde'' temalı olan hoşunuza gidiyorsa 90 TL

At üzerinden sizi seyretsin diyorsanız 199 TL

Tabi ki bunların boyu el kadar...

Biraz daha tutkulu olarak seviyorsanız ve biraz daha boylu poslu olsun diye bir isteğiniz varsa elinizi cebinize biraz daha fazla atacaksınız demektir.

Bu durumda 1 metreye kadar olanlar için 1,5- 2 bin lirayı gözden çıkaracaksınız.

Elbette bu fiyata demirle, alçıyla çimentoyla yapılanlardan alabilirsiniz.

Bronz, polyester gibi fantezileriniz varsa bütçeyi biraz katlamalısınız.

Evimize yerleştirelim hergün gözgöze gelelim diyorsanız ve polyester tercih etmişseniz 1 metreden küçük olanlar için 2 ile 20 bin lira arasında ödemeniz gerekecek. Bronz olsun derseniz iki kat fazla vereceksiniz.

Yok, hergün bize tepeden baksın diyorsanız o zaman iş değişiyor. O durumda arzular da bütçeler de şelale... Mesela 6 metrelik bir heykel için 80 ile 200 bin lira arasında bayılmalısınız.

Siz zaten bayıla bayıla bakışacağınız için bu bütçeyi ayırmanızda bir mahzur yok. Tabi ki sizin bu halinize bayılanlar da pek çok.

Mesela pek saygı değer heykeltraşlarımız, her yıl devlete 40-50 Atatürk verip karşılığında 500 bin TL''lik üzerinde Atatürk olan kağıtlar alıyorlarmış. Eğer yeniden yontmuyorsanız, kalıptan üretiyorsanız masrafı da az. Yani epey karlı bir iş. İnsanın heykeltraş olası geliyor.

Bunu araştırmak, yazmak aklıma nereden mi geldi? Sinemanın genç ve gelecek vaad eden yönetmenlerinden İsa Yıldız''ın filmi Memleket Meselesi''nden...

Yıldız, filmi Antalya''da doğup büyüdüğü memleketinde çekmiş. Filmde öyle güzel bir sahne var ki, filmin adıyla cuk örtüşüyor.

Sahilde kaçak bir baraka yapan devlet memuru Haceli, solcu heykeltraş rolündeki bacanağından rica edip bir Atatürk büstü kondurmak istiyor barakanın önüne... Derdi barakasını yıkımdan kurtarmak. Heykelin pazarlığı da kendisi de müthiş.

"Çimentosu, kumu, alçısı, sonra mermeri bi de işçiliği 1500''e yaparım" diyen heykeltraşın istediği parayı çok bulan Haceli, biraz indirim istiyor ama ne mümkün. Heykeltraşın cevabı manidar: "1500''den aşağı Atatürk büstü mü olur Haceli!"

Öyle ya! Bunun bir manevi şahsiyeti var. Öyle ucuza Atatürk mü yapılır! Benim memurum Haceli''nin cevabı ise daha da manidar: "Allah Allah, ulan solcu değil misiniz, hepiniz Atatürkten geçiniyorsunuz!" Film izleyince insan sormadan edemiyor, bu memlekette Atatürk''ten geçinmeyen kaç solcu var, gerçekten?

Heykeltraşın yaptığı heykelin Atatürk''e benzememesi, büstün mermerinde ise Ruhuna Fatiha yazması da ayrı bir ironi olmuş. Bu memleketteki heykellerin kaçı Atatürk hakikaten? Atatürk Müslüman değil miydi ki Ruhuna Fatiha yazılmıyor?

İsa Yıldız''ın filmi Toroslar''ın eteğinde kurulu bir Akdeniz kasabasında geçiyor.

Hikaye ise ilkokul öğretmeni Adil Bey''in ailesi, çevresi ve sokakta genç bir Polis''ten yediği tokatı gurur meselesi yapıp hakkını arama çabası üzerine kurulu...

Yönetmen İsa Yıldız, Memleket Meselesi''nde usta oyuncu Ahmet Uğurlu''nun canlandırdığı Adil Bey''in şahsında memleketin çanına ot tıkayan ne kadar mesele varsa hepsini orta yere sermiş.

Yıldız''ı arayıp filmin ne kadara mal olduğunu, festivallerdeki durumunu sordum. 300 bin lira gibi komik bir bütçeyle çekmiş, şu sıralar da Adana Altın Koza''da yarışmaya hazırlanıyormuş. Birçok oyuncuyu doğup büyüdüğü kasabasındaki eş, dost akrabasından seçtiğini söyleyen Yıldız, filmde rol alan Ahmet Uğurlu, Füsun Demirel, Tuna Orhan gibi sanatçıların yöre halkının doğallığını yakalamaları sayesinde filmin oyunculuk kalitesinin başarıya ulaştığını anlattı.

Filmde Adil öğretmenin hanımını oynayan Füsun Demirel ile yine Adil öğretmenin görev yaptığı okuldaki müstahdem Haceli''yi oynayan Tuna Orhan mükemmel bir oyunculuk sergiliyor. Tuna Orhan bu filmden sonra bir çok teklif almış. Orhan filmde öylesine başarılı ki, yönetmen İsa Yıldız''ın ilk kez kamera gören akrabaları ile aynı karede yer aldığı sahnelerde, Orhan''ın o yöre halkının bir parçası olduğuna inanıyorsunuz. Tabi ki tecrübesiz oyunculara bu rahatlığı vermek de usta oyuncuların bir mahareti...

Film, epeyce rahatsız edici boyuttaki argo ve küfürler dışında güzel.

Film 300 binlik bütçesine göre sinematografik olarak da oldukça iyi... Elbette gözle görülür birçok eksik de var. Bu eksiklikleri söylediğim Yıldız, filmin çekimleri sonucunda ortaya çıkan asıl çalışmanın 120 dakika olduğunu, ancak sinema salonlarındaki seans aralıklarını gözeterek süreyi kısalttıklarını, bu nedenle bir çok sahneden de fedakarlık yaptıklarını söyledi. Eminim ki, Yıldız''ın elinde daha iyi bütçe olsa, çok daha iyisini yapabilir.

Beni ilgilendiren ise filmin sinematografik kalitesinden çok, verdiği mesaj...

Adil öğretmenin genç bir polis memurundan yediği tokat üzerine kurulu olan filmde Adil öğretmenin hak arayışı sırasında geçen diyaloglar epeyce sarsıcı... Mobese kamerasının altında meydana gelen olay sonrası polis merkezine giden Adil öğretmene verilen görüntü kayıtları içerisinde tokat atılma anı ''doğal olarak'' bulunmuyor.

Adil öğretmen CD''yi alıp savcının yolunu tutuyor. Ancak savcıdan ''Mobese kaydı yoksa, delil yoksa bir şey yapamayız'' yanıtını alıyor. Adil öğretmenin savcıya verdiği cevap müthiş:

''Ne yani, Mobese kayıt etmediyse ben tokatı yemedim mi şimdi? Bu kayıt etmedi diye adalet şaşı mı bakacak?"

İlçedeki mercilerden umduğunu bulamayan Adil öğretmenin Ankara''ya gitmesini tavsiye ettiği dostlarına verdiği cevap da manidar: "Dayın varsa Ankara altıyüz kilometre, eğer dayın yoksa Ankara Kaf Dağının ardında!" Malesef bu gerçek zihinlerden hala silinebilmiş değil.

Ancak memleket artık o kadar büyük değil. Adil öğretmenin hak arama çabası, lise öğrencisi oğlunun açtığı basbakanlagorusmekistiyorum.com isminde bir internet sitesiyle sonuca ulaşıyor. Yani yeter ki sisteme teslim olmayın.

Filmde, heykelden başlayan rüşvetten çıkan ince sistem eleştirilerini okların ucundaki herkesin sindirmesinde fayda var derim. Çünkü tüm bu meseleler birer Memleket Meselesi.

Ve konu memleket meselesiyse gerisi hikaye!