|
İyiyim: Bir Şeyim Yok

...ölmemde de bir amacım vardı bir zamanlar yanılmıyorsam birbirleriyle artık karşılaşıp durmuyorlar boş sokak ağızları akşama dek donup kalmış koruluktan farkımız nedir ki yaşamın muradı bıçaklarını soğukkanlı soğukkanlı yürütmekte damarlarımızın ücra kıyılarında birbiri içindeki iki an kadar amansız sonsuzluk duvarlarında kırılıp kırılıp düşüyor acemi kanatlarımız ikiye bölüyor.. duup kalmışız ikiye bölüyor camdaki bedenimizi kapının açılışı öyle acısız sızısız bir geyiğin içine çekişi gibi ırmağın serinliğini sakin, binmemiş bir yolcu var istasyonda hala karşılaşmıyor sokakların bomboş uçları birbirleriyle bindik ama yürüdü ağlamış gözlerle yine orada durmuş bakıyor öyle ağlamış gözlerle; kıpkızıl güzel soğuk su yüzleri gibi gündoğumlarının önüne çıkan orda burda; Sürüngen suyun siyah çatal dili fırlayıp çıktı ve timsah geyiği parçaladı ağzında! Ağır ağır, jeolojik bir vakarla, şiirsel bir hak edişle...

...Tanrım Tanrım Tanrım göremiyor güzelliklerini Tanrım göremiyor ışığının binlerce çubuğunun binlerce biçim üzerine ayrı ayrı yağdığını ve yeryüzünde tek başına dolanan gezgin kurt adamın gördüklerini göremiyor düzlüklerde geceleri ay akşamıyla konuşan boşluğa sarkıtılmış parıltılı yorgun bir ip gibi ırmağın sonsuz şarkısını ve kayın ağaçlarının doruklarını upuzun öpüşleriyle gümüşlendiren uğultulu rüzgarı pars yavrusunun uyuduğunu ve annesinin ağzından sarkıttığını badi badilerini göremiyor gün batımına doğru koşan kısrak sürülerini uçuşan yeleleriyle Tanrım göremiyor aldatamadığımızı gölgemizi.. bizim için başkası değil bizim için yığılıp kaldığını dağ gibi ıssızlıkları, ırmak boylarında bütün akşamüzeri uyuyan sisi vadilerde yüzen uğultuyu göremiyor. Bir çocuğun boşluğa maskeler takan ellerinin güzelliğinin bizim için olduğunu.

...elden ayaktan düştü bütün kanatları ruhum Tanrım Tanrım -Eli Eli Mama Sabaktani- Tanrım durmuş bırakılmış bakıyor oradan öyle kıpkızıl durgun su yüzü gözleriyle yine öğüre öğüre örtüyor gün doğumunun üzerini toprakla tek başına bir kaçık orada "Eli Eli Mama..." nice akbabanın kanadını emerek tükettikten sonra yalanıp yalanıp bakan vadiler, vadiler vadiler...

...hıah-hıah- hıaaah! dedi dev bir koro göbeğini titreterek ve bir çığlık, inanmıyorsan bak, bir çığlıktı yırtıp çıkaran yorgun ırmağı salıncağından

...dudakları aralanıp korkudan donakalmış bir köy tavuğu gibi duruyor öylece kıpkızıl ağlamış Kuzeyin soğuk göl yüzleri gibi gözleri durgun göl bulutlu bir göğü yutmuş, öyle bitmemiş bir son nefes ıkınması gibi bir saralının nöbetinin yoğunluğuyla heykelleşip kalakalmıştı orada (gündoğumu çekip gitmi). Ağzı aralık yutkundu unutkanlıkla gırtlağı kımıldandı mermer boynunda: Bir şakadan başka bir şey değil yaşam...

24 yıl önce
İyiyim: Bir Şeyim Yok
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi