Daha evvelki tecrübelerde Yunanistan bu kadar proaktif, bu kadar kışkırtıcı olmadı. Bir iki adım attıysa da hemen geri çekildi. Bir defâ şunu görelim: Bu defâ, kendi tezlerini hayâta geçirmek için daha kararlı bir çizgide her zaman olduğundan daha tahrikkâr bir konumda hareket ediyorlar. Hesapları şu: Türkiye, gerek AB, gerek NATO içinde ABD tarafından iyiden iyiye itilmiş durumda. Buna ilâveten, henüz içinden çıkamadığı ekonomik bunalımdan muzdarip… Kendilerinin AB ve ABD’yi tam mânâsıyla arkalarına aldıklarını, Türkiye’yi ise en zayıf hâlinde yakalamış olduklarını düşünüp, sanki “gün bugündür” diyorlar.
Zihnimdeki diğer bir soru da şu: Mâdem halklar birbirlerini seviyor, neden tercih yaparken siyâsal sınıf veyâ liderlere Türk-Yunan dostluğunu sormuyor? Artık Yunan siyâsal arenasının dışında kalan aşırı sağcı ve Türk düşmanı Altın Şafak Partisi bir ara %7 oy almıştı. 2019 seçiminde ise Kiriakos Velapulos liderliğindeki Yunan Çözümü Partisi, daha ılımlı bir söylem üzerinden %4 oy aldı ve parlamentoya girdi. (Fark Baba-Kız Le Pen farkı). Siyâsetteki gücü Syriza sonrası eriyen, Yorgo Papandreu’yu tasfiye eden Nikos Androulakis liderliğindeki KINAL-PASOK ise %8’de kaldı. Unutmayalım bu parti “Panhelenik” sosyalizmi savunuyor. Panhelenizm ister istemez bir doz Türk düşmanlığını ihtivâ ediyor. Miçotakis’in Yeni Demokrasi Hareketi ise seçmenlerin %40’ının desteğini aldı. İcraatları ortada. Buna göre toplamda bakıldığında, Yunan seçmeninin yaklaşık %60’ı Türk-Yunan barışını istemeyen partilere oy verdi. Syriza ve Yunan Komünist Partisi ise azınlığa düşüyor.