“Pandemi’nin ardı Hedonizm”: Pazar günkü Hürriyet’in ilk sayfasından anonslanan dosyanın başlığı buydu. Spot başlığında da “Yedi Yirmi Dört Eğlence Bizi Bekliyor” denilmişti!
“Kelebek” ekinde işlenen bu dosyada, Yale Üniversitesi sosyoloğu Nicholas Christakis’in salgının etkilerini konu alan kitabındaki bir teze dikkat çekiliyordu…
Profesör Christakis, “Virüs sonrası hedonizm (hazcılık) patlaması yaşanacağını ve insanların yarın yokmuşçasına partilemek isteyeceğini” öne sürüyordu!
Hürriyet, konu hakkında “uzman görüşlerine” başvurmuştu…
Ne var ki, bu uzmanlar arasında medyamızın tartışmasız “en hovarda” iki hazcısı yoktu; onlara görüş sorulmamış olması, büyük bir eksiklikti!
Ertuğrul Özhedonist ile Güneri Nicholson’dan bahsediyoruz.
Ertuğrul, Güneri’den “Biz gazetecilere, iyi yaşama sanatını öğreten büyük gurumuz” diye söz eder.
Güneri Cıvaoğlu, ünlü aktör Jack Nicholson’a sadece fiziksel olarak değil “hazcılığı” ile de çok benzer.
Ertuğrul’un hazcılıktaki gurusu, ustası Güneri olduğuna göre; bu Sinek, pardon Hovarda İkilisini “Hazcı Biraderler” olarak tarif ediyoruz.
İkilinin usta-çıraklığı, sadece hazcılıkla sınırlı değildir.
Güneri Nicholson Cıvaoğlu, 2014’ün 13 Ekim gecesi yapılan ödül töreninde sahneye çıktığında, çırağından “Kan kardeşim Ertuğrul” diye söz etmişti.
Buradaki “Kan Kardeşliği” lafı, sadece bir dostluk ifadesi olarak sarf edilmiyordu: İkilinin “NATO’cu Biraderler” olduğunu da simgeliyordu!
NATO’nun, bir başka söyleyişle onun gizli ve derin örgütü Gladyo’nun Türkiye’deki Medya Masasında “halef selef” olarak “özel görev” icra etmiş bir ikiliye zum yapıyoruz…
“Solcu” flamalı Güneri Cıvaoğlu, 12 Eylül 1980 öncesinin o fevkalade gerilimli, çatışmalı, kanlı yıllarında “Sağcı” flamalı Tercüman gazetesini yönetirken; bol kepçe ajitasyonlu yayınlara imza atıyordu.
Tercüman’ın, Kanlı 1 Mayıs 1977 öncesindeki ve sonrasındaki manşetleri; bunlardan sadece birisidir.
“Usta” Güneri’nin 90’ların başından itibaren kavuğunu devrettiği “Çırak” Ertuğrul’un; yirmi yıl boyunca yönettiği Hürriyet’te attığı malum derin manşetler ise birkaç ciltlik ansiklopediyi doldurur.
Ertuğrul, Hürriyet’i bırakalı on bir yıl olsa da; halen daha medya masasındaki derin vazifesine devam ediyor. Eleman devşirmeyi de sürdürüyor.
Haydut Devlet ABD’nin bir milyondan fazla sivili taammüden katlettiği Irak’ın işgalini “canla başla” desteklerken, adı Ertuğrul Özbuş’tu!
Şimdilerde, kendileri Ertuğrul Özbaydın’dır.
Ankara’yı, eskiden olduğu gibi Washington’la “uyumlu hale getirebilmek” hesabıyla “Psikolojik Harp” çalışıyor!
Gurusu Güneri’nin köşesinden gelen “Batıcı Muz Orta” ile kaleme aldığı “Girit Formülü ile Yeniden Takıma Dönüş Fotoğrafı” başlıklı yazısı (19 Şubat ’21), bunun en belirgin örneğidir.
Türkiye’nin S-400’leri satın alması ve Haydut ABD’nin bütün tehdit ve baskılarına rağmen bu minvaldeki kararlılığını sürdürmesi, Gladyo’nun Etki Ajanı Ertuğrul’u bunalıma sürüklemişti.
Mister Özbaydın, o yazısında; Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın, bir süre önce Sedat Ergin’e verdiği röportajda bahsettiği Girit Formülü’nden yola çıkarak -sanki “Ankara S-400’ler konusunda geri adım atacakmış” gibi bir algı harekâtı çalıştı!
Batı Yanlısı temennisi ile gerçeği karıştırıyor ve mesela, Akar’ın Sedat Ergin’e söylediği şu son cümleleri yok farz ediyor:
“Sürekli kullanacağız diye bir şey yok ki: Bu sistemler tehdit durumuna göre kullanılır. Ona da biz karar veririz!” (9 Şubat, Hürriyet)
Buna, Hulusi Akar’ın Posta’ya verdiği demeci de ekleyelim: “S-400’ler kullanılmak için alındı. Vazgeçilmesi söz konusu değil” (18 Aralık 2020)
Ezcümle: Bağımsız Türkiye’nin Batıcı takıma döndüğü falan yok!
Türkiye’miz; kendisine PKK’sını, FETÖ’sünü ve de IŞİD’ini saldırtan Haydut ABD ile örtülü, adı konulmamış, ilan edilmemiş bir tür harp yapıyor, yahu…
Ertuğrul’un birkaç yıl önce Bild’deki yazısında “Radikal Kürt Partisi” diye tanımladığı PKK terör örgütünün; Gara’daki 13 masum vatandaşımızı “Pentagon’un talimatıyla katlettiğini” anlamak hiç de zor değildir.
