|
Sonun başlangıcına dair içeriden itiraflar...

“Bütün her şey boşuna mıydı? ABD, Afganistan’da uğradığı hezimetin ileride getireceği daha hangi sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalacak?”

*

Uzun yıllardır dünya çapındaki savaşları yerinde izleyen, Afganistan’a da birçok kez giden Amerikalı ünlü gazeteci ve yazar Robin Wright, New Yorker dergisindeki analizinde işte böyle soruyordu.

Wright’ın, -Haydutlar Yatağı Washington’ın hesabına yazılan- çarpıcı tespitlerinden bazılarına göz atalım:

“ABD’nin Afganistan’da yirmi yıldır devam eden yanlış serüveni artık sona erdi.

Afganistan, Amerikan halkının nezdinde, trilyon doları çöpe attıkları yer olarak hafızalara kazındı.

Tüm bunlar yaşanırken Afganlar serbest düşüşe geçti ve yalnız bırakıldı.

Bu vaziyet, ABD için sadece epik bir yenilgiden ibaret değildir.

Kabil’in kaybedilmesi, ABD’nin en büyük küresel güç olduğu çağın sonuna gelindiğini gösteren bir cümlenin noktası olabilir.”

AŞAĞILAYICI HEZİMET

Evet: Haydut Devlet ABD ile Batılı müttefiklerinin Afganistan’daki tarihsel yenilgisi, Sonun Başlangıcı anlamında bir milat, bir “Kırılma Anı” olarak kayda geçti.

Dünyanın en gelişmiş silahlarına sahip, en güçlü ordularından müteşekkil Batılı Koalisyon; dünyanın en fakir halklarından birinin yaşadığı ülkedeki basit silahlarla mücadele eden milisler karşısında devasa bir hezimete uğradı.

*

İşte bu ibretlik tabloyu, Robin Wright şu satırlarla değerlendiriyor:

“Tarih kitapları, on yıllarca sonra ne yazar belli olmaz, ancak bugün dünya yaşananları George W. Bush’un o meşhur ‘teröre karşı savaşı’; NATO’nun bölgeye sevk edilmesine, 136 ülke ordusunun türlü şekillerde askeri destek vermesine, 23 ülkenin de ABD’nin saldırılarını icra edebilmesi için topraklarını kullanıma açmasına rağmen, kaybetmesi olarak yorumluyor. (…)

Uzun vadede, eldeki füzeler ve savaş uçakları; yüzölçümü olarak sadece Texas kadar bir ülkede altmış bin çekirdek savaşçıdan oluşan bir hareketi bitirmekten aciz kaldı. (…)

Amerikan bayrağının Kabil’deki ABD elçiliğinden son defa gönderden indirilmesi ile sembolleşen bir şekilde Birleşik Devletlerin kendi toprakları dışındaki hükmünün temelden zayıfladığı ortadadır.

Henüz beş yıl öncesinde, genişletilmesi için 800 milyon dolar harcanan elçilik binasından bir an önce ayrılabilmek için acele edilen bir ortamda yakılan belgelerin dumanları her yerden izlendi. (…)

ABD’nin büyük geri çekilmesi; en az, komünist rejimin sonunun gelmesinde çok büyük rol oynayan Sovyetler Birliği’nin Afganistan’dan 1989’daki geri çekilmesi kadar aşağılayıcı bir olaydır.”

YALTAKÇI PİŞKİNLER

Yirmi yıl önce Haydut ABD uydurma gerekçelerle Afganistan’a (ve Irak’a) çökerken; Ertuğrul Özbush, Güneri Nicholson, Kifayetsiz Muhteris Dumanlı, Eyüp John Sağlık ve benzerleri, her iki gayrı meşru işgali de coşkuyla alkışlamışlardı.

Gaddar ABD’nin öncülüğündeki Batılı Koalisyon güçleri; Afganistan’da üç buçuk milyon sivili kasten katlederken, bunların kılı dahi kıpırdamadı.

Kadınlar, çocuklar, bebekler; bütün masumlar taammüden öldürülürken gıkları çıkmadı.

Katliamları desteklediler.

Sam Amca’sının bu etki ajanları, yirmi yıl sonra Robin Wright gibi yapıp devasa hesabı Washington’ın masasına zinhar getirmezler.

Yaltakçılık kıvamındaki etki ajanlığına kaldıkları yerden pişkince devam ederler…

Bazıları medyamızdaki köşelerinden, kimileri de kaçak olarak yaşadıkları Batılı ülkelerden yaparlar, bunu!

YAMAN ÇELİŞKİLER

ABD’si Taliban’a yenilen Ertuğrul Özbuş (artık Özbaydın); şimdilerde klavyesinden dökülen NATO mermileriyle “Taliban ve Burka” tefrikaları yazıyor!

Bugün Taliban’a atfettiklerinin, Laikçi Taş Kafa olarak tersten bir benzerini 28 Şubat sürecinde ve devamında nasıl da icra ettiğini unutmamızı istiyor.

Kendisi o dönemde “Silahsız Kuvvetler” üyesi bir “Apoletli Medya Komutanı” idi!

Günümüzde, 28 Şubat Cuntasından belli isimler müebbet yedi; misal Çevik Bir kodesi boyladı…

Org. Çevik Bir ile “Ağızlara Laik!” bir manşet için (yanına Çölaşan’ı da alıp) röportaja giden Ertuğrul Özapolet ise lebiderya tripleks köşesinde gözlerimizi bağlamayı sürdürüyor!

O FOTOĞRAF, NEREDEN KOŞUYOR?

“Kim kimi tasfiye edecek? Soldaki Nike giyen mi, sağdaki sandaletli mi?” diye sorarken iki Taliban milisinin fotoğrafına alaycı bir zum yapıyor.

2 Şubat 1983 tarihinde Beyaz Saray’da çekilen ve dönemin Başkanı Reagan’ın Afgan mücahitlerinin temsilcilerini ağırladığı ibretlik fotoğrafa ise gözleri “fal taşı gibi!” kapalıdır.

Gözlerini açmaya cesareti olsaydı; o ziyaretteki mücahit temsilcilerinin ayaklarına neler giydiklerini illaki görürdü!

#Apoletli Medya Komutanı
#Silahsız Kuvvetler
#Ertuğrul Özapolet
#ABD
#Afganistan
3 yıl önce
Sonun başlangıcına dair içeriden itiraflar...
Kürt sorununun can yakıcı anı
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…