|
Almanların yaptığını biz de yaparız

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türk-İş, Hak-İş ve KamuSen''in önderliğini yaptığı iç piyasayı canlandırma kampanyası Dr. Rıza Nur''un "Hayat ve Hatıratlar"ının 1. cildinde yer alan bu hatıratı aklıma getirdi.

***

Alman İmparatoru Wilhelm, Bonn Darulfünunu''nun profesörlerini Gülhane Askeri Tıp Akademisi''ne hoca olarak gönderiyor.

Osmanlı bu hocalara paşalık da veriyor.

Gülhane Askeri Hastanesi''nin Alman Hastanesi''ne döndüğü 1900''lerde Dr. Rıza Nur''un hocası da Deicke ismindeki Alman hoca yani Dayka Paşa.

Rumi 1317 tarihinde (miladi 1901) Gülhane''den doktor yüzbaşı olarak mezun olan Dr. Rıza Nur, Gülhane Hastanesi''ndeki doktorluğu sırasındaki bir hatırasını şöyle anlatıyor:

Bir gün hastanede nöbetçiyim. Katibe bir kurşun kalem lazım olmuş. Bana geldi. Hastaneye gerekli olan bütün malzemeyi baş şuvester (baş hemşire) verirdi.

Arattım, yok. Hastanede başka kimse de yok; kâtip de hesaplar yapacak, kalemi yok.

On para verdim ve "Git al" dedim, almış, sonra şuvestere söylemiş.

Şuvester bana geldi.

Dedi ki: "Sen bir tuhaf adamsın. Ne haddine senin? Kurşunkalem aldırıyorsun?" Bu hakaretli sözüne rağmen gayet nazikâne:

"Ne zararı var? Hem on para. Hem de kesemden verdim. Sizden istemedim" dedim.

"Yok!..." diye tepindi. Artık kendimi kaybettim, ben de söylendim.

Gitmiş Dayka''ya şikayet etmiş.

Dayka beni çağırttı. Anlattım o da

"Yok, olmaz! Biz her şeyi Almanya''dan getirttiririz. Burada başka mal satın alınamaz" dedi.

İşin sebebini de anlatmış oldu.

Bu söz ciğerime işledi. Türk''ün on parasını bile Fransız veya başka millet malına sarfa razı değiller!

İlla Alman malı satın almalı. Müthişti; fakat bu gün düşünüyorum, bu dehşet Türk içindir. Dayka''ya hak vermeli; Alman''dır.

Biz adam olsaydık da kurşun kalemini kendimiz yapsaydık...

***

Almanya''nın hızla kalkınmasının arkasındaki bu güç ve bu milli ruhu yakalarsak kim tutar bizi.

Ölen ölür kalan sağlar bizimdir

Hükümet, işveren ve işçi kesimi biraraya gelerek Voltran''ı oluşturmuş. Mayıs''ta kampanya başlatarak iç piyasayı canlandıracakmış.

Birçok bakanlığın da altına imza atacağı alışveriş kampanyasında hedef, "önce toplumda güven sağlamak, ardından piyasayı canlandırmak."

Vatan''dan Necla Dalan''ın haberine göre, kampanya çerçevesinde önce "Türkiye''nin potansiyelinin krizi aşmaya yettiği, ülkenin geleceği için ihtiyaçların daha fazla ertelenmemesi ve iç piyasanın canlandırılması gerektiği" mesajı gazete ve televizyon reklamlarıyla, özel programlarla vurgulanacak.

***

Küresel krize karşı topyekün işbirliğinin sağlanması çok güzel bir gelişme.

Ancak bu işbirliğini sağlamak için illa bu kadar insanı işsiz bırakmak gerekmiyordu, bu birincisi.

İkincisi, kampanya sadece parası olup da krizden dolayı ürktüğü için harcamalarını kısan tüketiciyi hedef alıyor.

O paralı ürkek tüketici, kampanyaya güven duyup, elini cebine atarsa bütün sektörleri kurtaracak.

6 milyon atıl kalan işsiz genç nüfus, borçla yaşayan dargelirli kesimi ne yapacağız?

"Ölen ölür kalan sağlar bizimdir mi" diyeceğiz?

***

Hazır işçi, işveren ve devlet arasında böyle bir konsensus oluşmuşken, kökten çözüm daha mantıklı değil mi?

Vatandaşı tüketime çağırmadan önce istihdam ve enerji maliyetleri en az yarıya indirilmeli, asgari ücret vergi dışı bırakılmalı, çalışanların ücretleri de iki katına çıkarılmalı.

Köklü çözüm, "72 milyonu nasıl harcama yapabilir konuma getirebiliriz" sorusunun cevabında.

Bu da ancak Almanların yaptığı gibi milli bir ruhla olur.

7 milyon işi tıkırında ürkek paralı vatandaşla bu sorun çözülür mü?

Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder. Gazali
15 yıl önce
Almanların yaptığını biz de yaparız
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset