|
Türkiye ve Mısır’ın bir konuda anlaşması her konuda anlaşmalarını gerektirmiyor
Türkiye ve Mısır arasında son zamanlarda yaşanan mesaj trafiği ve yeni bir sayfa açma ihtimali giderek gerçeğe dönüşüyor. Başta Mısır makamlarından gelen ve Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerinde Türkiye’nin ilan ettiği Kıta Sahanlığı sınırlarına riayet edeceğini ifade eden açıklamalar Türkiye’den olumlu karşılandı ve cevaben
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın
’ın bazı temasların olduğu ve bu temasların iki ülke arasında yeni bir sayfanın habercisi olarak yorumlanan sözleri geldi. Son olarak da bütün bu beyanları teyit eden ve “Mısır halkı” ile “Türk halkı” arasındaki bütünlüğe ve kardeşliğe işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları geldi.
Türkiye tarafından bu olumlu mesajları ilk etapta Mısır tarafından aynı seviyede mesajların takip etmemiş olması dikkat çekiciydi.
Hatta Mısır Dışişleri Bakanı sanki bu ilişki isteği tek taraflı Türkiye’den geliyormuş gibi
neredeyse şart ileri süren açıklamaları
basında yer aldı.
Yetmiyor gibi Mısır’ın resmi veya “yarı resmi” medyasında Türkiye’nin ilişkileri düzeltme talebine karşılık Mısır’ın ileri sürdüğü şartlar başlığı altında bazı listeler yayınlandı
. Akla ziyan ve hezeyan niteliğinde talep listeleri.
Listeye baktığınızda sanırsınız ki, Türkiye savaş kaybetmiş de kendisine mütareke şartları sunulmuş gibi.
Neler yok listede: Türkiye’deki Mısırlı muhaliflerin tutuklanıp Mısır makamlarına teslim edilmesi, Libya, Suriye ve Irak’taki askeri varlığını çekmesi, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerine karşı zararlı faaliyetlerinden ve söylemlerinden vazgeçmesi, Arap ülkelerini rahatsız eden neo-Osmanlı heveslerini bırakması ve Erdoğan’ın Sisi’den özür dilemesi vs. Daha neler!
Tabii ki ciddiye alınacak tarafı yok bu hezeyanların. Ama bir şeyi işaret ediyor. Türkiye-Mısır arasındaki muhtemel bir yakınlaşmanın kimleri tedirgin ediyor olduğunu ve ona karşı nasıl bir refleksi harekete geçirdiğini işaret ediyor.
Mısır medyasını geçtik, orada kısa süre sonra bir makulleşme süreci yaşandı. Ancak Mısır medyasının hızla terk ettiği bu söylemin arkasındaki asıl ses duyulmaya başladı.
İki gün önce Dubai merkezli Skynews ile Arabia kanalları “son” ve “sımsıcak haber” uyarısıyla Türkiye’de yayın yapan Mısırlı TV kanallarının kapatıldığı ve Mısırlı muhaliflerin bütün ileri gelenlerinin Mısır makamlarına teslim edilmek üzere tutuklandığı haberleri sansasyonel bir dille verilmeye başladı.
Saatlerce süren bu yayınların amacı Türkiye’nin şimdiye kadar sürdürdüğü ilkesel tutumundan vazgeçtiği ve neredeyse darbeci Dubai imparatorluğuna teslim olduğu imajını vermeye çalışmak. Bu yayınlar üzerine ısrarla arayan bazı kanallara bağlanıp bu heveslerin sahiplerinin kursağında kalmaya mahkûm olduğunu anlatmaya çalıştım.
Tamamen masa başında uydurulmuş bir haber ve Türkiye hakkında kendi müflis temennilerinden başka hiç bir şey yansıtmıyor.
Kendi ülkelerinde insanın bir sinek kadar değeri yok, istiyorlar ki Türkiye’de de insanın değeri olmasın.
Sanki Türkiye’de de kendilerindeki gibi despot, baskıcı, insan haklarına karşı mücrim bir yönetim olsa kendileri de rahatlayacak, daha iyi bir yönetim olma konusunda üzerlerindeki baskı hafiflemiş olacak. Türkiye’nin verdiği rahatsızlık böyle tuhaf bir rahatsızlık.
O yüzden Türkiye’deki en ufak bir insani durumla Avrupalılardan bile daha fazla ilgileniyorlar, böylece bakın Türkiye’nin bütün demokrasi, insan hakları iddiası boşmuş deme fırsatı yakalamayı, dolayısıyla kendilerini avutmayı umuyorlar.
Oysa bilmeliler ki, Türkiye’nin idam cezası bulunan veya adil ve şeffaf bir yargının olmadığı veya işkence ve keyfi tutuklamaların sıradan olduğu bir ülkeye herhangi bir insanı teslim etmesi söz konusu bile değil.
Bu Türkiye’nin de tabi olduğu uluslararası insan hakları ve mülteciler hukukuna aykırı.
Ama işin daha da ilginci zaten mavzubahis temaslarda Mısır makamlarının Türkiye’den böyle bir talebi veya beklentisi yok, olamaz da.
Ayrıca Türkiye’nin Mısırla gündemdeki yakınlaşması veya ilişkileri belli bir seviyede düzeltmesi her konuda anlaşmayı da gerektirmiyor.
Arada birçok konuda ihtilaflar kalacaktır, kalabilir. Türkiye hangi ülkeyle bazı konularda iyi ilişkileri var diye her konuda anlaşıyor ki?
ABD ile mi? İran ile mi? İsrail veya Rusya ile mi?
Kaldı ki, ilişkileri “belli seviyede” düzeltme talebi sadece Türkiye’den gelmiyor, iki taraftan da geliyor ve yeri gelmişken tekrar hatırlatmakta fayda var.
Neticede söz konusu olan sadece Doğu Akdeniz’de daha çok Mısır’ın faydalanacağı bir anlaşma. Böyle bir anlaşma dolayısıyla ülkelerin rejimlerinin değişmesi gerekmediği gibi başka herhangi bir konuda anlaşmaları da gerekmiyor.
Malum Mısır’ın Yunanistan ile olan anlaşması Mısır’ın en az 20 bin km2 kaybına mal oluyor. Bu büyük bir kayıp ve eğer bu kayba Türkiye ile olan iletişimsizlik, hatta husumet yol açıyorsa, Türkiye Mısıra kendi zararından dönmesi için bir fırsat sunuyor.

Böyle bir anlaşmaya daha fazla Mısır’ın ihtiyacı var, Türkiye’nin değil. Türkiye zaten sahneye girdiği andan itibaren onsuz hiçbir anlaşmanın yürüme şansı olmadığını herkes görüyor, İsrail de dahil.

Ayrıca bazı Arap medyasında büyük bir iştahla sunulduğu gibi Türkiye’nin ekonomisi zor durumda değil bilakis dünyanın yükselen ekonomilerinden olmaya devam ediyor ve uluslararası bir yalnızlık içinde de değil.
Hem ekonomik düşüş hem de uluslararası yalnızlaşma asıl tam da bu haberlerin kaynağı olan ülkelerin sorunu.

Buna rağmen Türkiye bir siyasi akıl tarafından yönetildiği için bazı konularda ihtilafların bir kenara bırakılabileceğini değerlendirebiliyor.

Doğu Akdeniz’de bir anlaşma zemini ve fırsatını Mısır’a ve aslında bütün Doğu Akdeniz’deki taraflara sunuyor diye kimse Türkiye’den insan hakları ve ilkesel siyasetlerinden vazgeçmesini beklemesin.

#Türkiye
#Mısır
#Anlaşma
3 yıl önce
Türkiye ve Mısır’ın bir konuda anlaşması her konuda anlaşmalarını gerektirmiyor
Derin bombaları nasıl sevdiler?
Hayal kırıklığı
Yastayım
Ricardinho işi bitirdi
Bin yıl başlarken...