|
Murat Çeri ve ilk filmi: Bir hazine avcısının Anadolu’nun ve insanının ruhunu keşif yolculuğu
Genç ve parlak yönetmen kardeşlerimizden Murat Çeri’nin ilk uzun metrajlı filmi
Bir Düş Gördüm
’ün galası geçen hafta Esenler Kültür Merkezi’nde yapıldı.

Gala’da salon doluydu ama ülke genelinde 10 salonda gösterime giren filmin bazı salonlarda bir kaç kişiyle izlendiğini duydum ve yıkıldım.

Bu ülkede değerin, değerlinin, klas’ın, kalitenin değeri sıfır!

Hele de bir de hâkim
kültürel iktidar
çetelerinden
birine mensup değilseniz kaderiniz sessizliğe gömülmek, sessiz ölüme mahkûm edilmektir.
SİNEMASAL İKTİDARIN İLKEL VE FAŞİZAN TAVRI
Türkiye’de değeri bilinmeyen ve kültürel iktidarın
ilkel ve faşizan ayrımcılığının
kurbanı olan film, dünyanın 38 ülkesinde gösterilmiş, 19 uluslararası ödül almış bir film!

Şaka gibi gerçekten!

Ülkenin has çocuklarının, masum Anadolu’nun çilekeş kaderi, sessizliğe gömülmek ve sessiz ölüme mahkûm edilmek mi?

Şimdilik böyle olabilir ama bu zorba, kendilerinden başkalarına hayat hakkı bile tanımayan
faşist kültürel iktidarın iktidarı
sahte ve geçici.
Yarın bu zorba, haksız ve ruhsuz kültürel iktidar hakettiği çöplüğü boylayacak! Dünya çapında ne yaptınız da, dünyaya ne tür bir film dili, müzik dili, mimarlık dili armağan edecek büyük eserler armağan ettiniz de bu kadar sarsılmaz bir kültürel iktidara sahipsiniz ve bu
zorba ve ilkel iktidarınızı
tepe tepe sürdürmek için her tür zorbalığı, haksızlığı, ilkelliği normal görebiliyorsunuz!
BİR YÖNETMENİN
İLK FİLMİ!

Murat Çeri, çilekeş Anadolu çocuğu.

Yılmayacak, yıkılmayacak, bütün putlara, zorbalara, sahte kültürel iktidar zombi sistemine karşı bıkmadan, usanmadan, teslim bayrağı çekmeden savaşacak
bir direniş ruhuna, diriliş ufkuna sahip bir yönetmen.

İlk filmi, bu direniş ruhunun ve diriliş ufkunun hem göstergesi hem de estetik olarak umutlu olmamızı sağlayacak parlak ipuçlarıyla dolu.

İlk filmler, zordur her zaman yönetmenleri için de izleyicileri için de. Görücüye çıkmanın verdiği bir tedirginlik, bir telaş, bir “acaba?” kaygısı terletir, tere boğar insanı.

İlk filmleriyle sinema tarihine damgasını vuran yönetmenler vardır. Sinema tarihini değiştiren, film diline ve estetiğini dönüştüren öncü, yaratıcı, ön açıcı imajinatif filmler.

Orson Welles
ve ilk filmi
Yurttaş Kane
bu tür ilk filmlerin en parlak örneklerinden biridir, belki de birincisi. Orson Welles, ilk filmini çektiğinde 24 yaşında, çiçeği burnunda ama kabına sığmayan bir yönetmendir, film dilini dönüştürdüğünün bilincinde olan bir dahi.
Welles, daha ilk seansıyla, entelektüel,
Ayzenştaynvârî kışkırtıcı kamera kullanımıyla
, kompleks senaryosuyla, bilinçakımı roman tekniğini andıran J
oycevârî hikâye anlatma tekniğiyle, John Lockevârî “gerçeği keşif” yolculuğuyla,
Hollywood’un izleyiciyi karakterle özdeşleştiren, izleyiciyi
katharsiz’e / doyum’a
ulaştıran afyonkeş hikâye anlatım tekniğini, dilini, ezberlerini yerler bir eder. Ve tarihe, sadece sinemanın değil, insanlığın en büyük devrimcilerinden biri olarak geçer.

Kafkaesk “kara film” dünyası, Orson Welles’in daha sonraki filmografisine damgasını vuracaktır.

Daha da trajik olanı, Orson Welles, film kariyerinde, ilk filmi Yurttaş Kane’le ulaştığı zirveye bir daha aslâ ulaşamayacaktır! Bir film, bir ilk film, Orson Welles’in efsaneleşmesi için yetmiştir!

MURAT ÇERİ VE ORSON WELLES

Murat Çeri, bir Orson Welles mi? İddialarının izini sürmesi, ne yapıp edip ilkelerinden taviz vermeden, film diline ve estetiğine bizim estetik ve ruh dünyamızın damgasını vurması için savaşması bakımından, evet.

Tek başına yıllarca savaştı Murat Çeri. Yıllarca hayalini gördüğü filmi, ödün vermeden çekmek için bütün kapıları çaldı. Kapılar, yüzüne kapatıldı her defasında. Her defasında taze bir hayal kırıklığı yaşadı. Ama yılmadı Murat Çeri ve filmini, hayalini gördüğü eseri çekmeyi başardı sonunda, hamdolsun.

Filmin ülkedeki
sinemasal iktidar
tarafından görülmemesi, yüzkarası bir durumdur sinemamızın nasıl bir
ruhsuz çetenin
keyfine bırakıldığını göstermesi bakımından!
Bir Düş Gördüm
, filminin bildik anlamda bir hikâyesi yok. Güçlü, filmi de, izleyiciyi de sürükleyici ayartıcı bir hikâyesi yok. İzleyiciyi karakterle özdeşleştirerek katharsize ulaştırıp entelektüel melekelerini yok edecek ayartıcı bir öyküleme stratejisi de yok.
Ama filmin
ruhu
var. Ruh var filmde. Bu ruh, insanların ayartıcı hikâyelerine yeni bir hikâye daha ekleyerek gişeye oynayan bir film değil. İzleyicinin ruhuna hitabeden ve ülkenin en değerli hazinesi olan ruhunu takdim eden öncü bir film.
Ruhun hikâyesi
. Bu toprakları vatan yapmamızı, yurt yapmamızı mümkün kılan ruhun mütevazi ama kanatlandırıcı hikâyesi.

İzleyiciye Anadolu kıtası’nın ruhunu keşfettirerek kendi ruhunun muhkem kaynağıyla gürül gürül akan bir ilişki kurmasını sağlamaya çalışan bir hazine avcısı.

RUHUN DİLİ: DİLİN RUHU
Filmde tatlı bir hiciv var: Bu, filme, masalsı ve de şiirsel bir hava katıyor, izleyiciyi zaman zaman
“ey izleyici, bu izlediğin filmdir, kurmacadır ama senin ruhundur”
şeklinde özetleyebileceğim güzel uyarısıyla leziz bir
kendini bilme, kendini bulma ve kendi olma
yolculuğa çıkarıyor.

Çocukları güzel oynatmış (benim İstiklal Caddesi›ndeki BSF’den Sinema Televizyon Okulu’ndan talebem) Murat Çeri kardeşim.

Oyuncular çok başarılı, Deli rolündeki
Recep Çavdar,
olağanüstü bir oyun çıkarmış. Başrol kadın oyuncusu (MTO talebesi!)
Nurdan Albamya
kardeşimiz tıpkı kendisi gibi sade, nezih ve temiz bir oyunculuk sergilemiş.
Salonların görmediği, ülkenin f
aşist kültürel iktidarının
sessizliğe gömdüğü bu filme, belediyelerin sahip çıkması şart.

Murat Çeri kardeşimi ve bütün ekibi yürekten tebrik ediyorum.

Güzel, öncü bir çıkış yapıldı. Dünya gördü,
dünyadan 19 ödül topladı film.
Ama biz de görelim filmi, sahip çıkalım filme ve parlak, yetenekli kardeşlerimizin önünü açalım.
Yoksa yok olacağız. Her zaman söylediğim gibi altın kural şu:
Kültürde ve sanatta kazanılamayan istiklal ve istikbal mücadelesi kaybedilmeye mahkûmdur.

Vesselâm.

#Murat Çeri
#Esenler Kültür Merkezi
#Bir Düş Gördüm
#Orson Welles
2 yıl önce
Murat Çeri ve ilk filmi: Bir hazine avcısının Anadolu’nun ve insanının ruhunu keşif yolculuğu
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı