|
Türkiye Batı’yı tehdit mi ediyor? Dışarıdaki “cephe” nasıl çöktü? İçeride “U dönüşleri”ni bekleyin!
Gün geçmiyor ki;
ABD ve Avrupa medyası
nda Türkiye ile ilgili
olağanüstü güç iddiaları, “tehlike” uyarıları
ortaya atılmasın.
Gün geçmiyor ki; Asya medyasında Türkiye’nin şaşırtıcı yükselişine dair
“çekingen de olsa”
yorumlar yayınlanmasın.
Gün geçmiyor ki; Ortadoğu ve İslam dünyasında Türkiye’ye dair,
“büyük umutlar” içeren temenniler
ortaya serilmesin.

“Türkiye, Rusya ve Çin Avrupa’yı tehdit ediyor”

Daha bu hafta, Fransız
Le Monde gazetesi, Türkiye, Çin ve Rusya’yı, “Avrupa Birliği’nin geleceğini tehdit eden güçler”
olarak sıraladı.
AB gibi,
Baltık’tan Suriye
sınırına ulaşan
“Roma İmparatorluğu”
projesinin tehdit algılamasında
Rusya
ve
Çin
geleneksel tehdittir. Hem ABD hem de AB,
“Batı”
olarak
, bu tehdidi daha önce tanımlamıştı.
Çünkü ABD ve Avrupa, 21. yüzyılın başında
tek başlar
ına bir dünya
kuracakken
, bir anda Çin karşılarına çıktı, bir anda Rusya yeniden yükseldi. Bir anda,
hesap edemedikleri
bazı ülkeler öne çıkmaya başladı.
Ve o
hesap çöktü.

Avrupa’da Türkiye korkusu. Bu sürprizi beklemiyorlardı.

Ama dikkat edin;
Türkiye ilk kez bu kategoride anılıyor.
İlk kez Avrupa için
“küresel” tehdit
görülüyor. Bunu ABD’nin de aynı şekilde düşündüğünden eminim.
21. yüzyılın başında kendileri için, bir kez daha,
“cephe”
olarak,
“garnizon”
olarak tanımladıkları
Türkiye, hiç hesapta yokken, dünyanın şaşırtıcı bakışları arasında, yirmi yılda devasa bir güç haline geldi.
Çin ve Rusya’nın Batı için ne anlama geldiği üzerine büyük tartışmalar yürütüldü, küresel ölçekte bir
“kanaat”
oluştu. Dünya, bu
Doğu-Batı ayrışması üzerinden formatlanıyor
şimdi.
Ancak
Türkiye’nin yürüyüşü,
özellikle
içeride, müthiş bir “karartma”
ile sulandırılmaya, içeriden ve dışarıdan ortak bir müdahale ile durdurulmaya çalışıldı.

“Erdoğan’ı devir, Türkiye’yi durdur” Ne oldu o plana?

2023’e giden yolda bu
iç ve dış müdahale, açık saldırılara
dönüştürüldü. İç politika tamamen buna göre formatlandı.
Medya, sermaye ve STK’lar
buna göre yeniden
dizayn
edildi. Hepsi; “
Erdoğan’ı devir, Türkiye’yi durdur”
planına sabitlendi.
Türkiye de bu tartışmaların çok
büyümesini istememiş olabilir mi?
Çünkü
sessiz bir akılla, müthiş bir jeopolitik planlamayla, yüzyılların tarih, coğrafya ve güç tecrübesiyle
hareket ederken yıkıcı saldırıları yumuşatma yoluna gitmiş de olabilir mi?

Türkiye asla geri adım atmaz. O SİHA’lar sadece silah değil.

Açıkçası, onlar Türkiye’yi küçümserken, durdurmaya çalışırken, içeride
toplumsal
bunalım
örgütlerken, şu ana kadar Türkiye hiç geri adım atmadı.
Atmaya da hiç niyeti yok.
Bu güç yükselişini durdurma şansları yok.
Çünkü küresel
güç kaymaları
Türkiye’ye olağanüstü hareket alanları,
fırsat kapıları
açıyor. Türkiye’nin aklı ile, küresel güç kaymaları birbiriyle örtüşüyor.
Bu yüzden AB ülkeleri, Türkiye’nin savunma sanayiindeki başarılarını, özellikle
SİHA ve hava savunma sistemlerini sadece bir silahlanma değil,
büyük bir
jeopolitik akıl
olarak görüyor.
Türkiye’nin
yoğun olarak yakın coğrafyasında
ve genel olarak hemen bütün küresel alanlarda
iddialı
yükselişinin bir parçası olarak tanımlıyor.

“Türkiye uyanışı” bir fırtınadır. Yeryüzünün “eksenini” sarsar.

Le Monde
’ın Çin, Türkiye, Rusya tanımlaması doğru bir tespittir. Biz bunu bir “tehdit” olarak değil,
dünyanın yararına bir fırsat
olarak görüyoruz ama onların tehdit görmesinden de
gocunmuyoruz
.
Avrupa, kendi “tehdit tanımı”nı yapadursun
. Orta ve Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’ya, Orta Asya’dan Güney Asya’ya, Balkanlar’dan Hazar’a kadar bir
“Türkiye modeli”, “Türkiye uyanışı”
fırtınası esiyor.
“Türkiye 21. yüzyılın sürprizidir”
derken,
“Türkiye dünyanın eksenini değiştirir”
derken bunu kastediyoruz. Çünkü, Fas’tan Endonezya’ya uzanan, yeryüzünün ana eksenini oluşturan
“Müslüman” Orta Kuşak, bu fırtınanın anavatanıdır.

BAE’nin ‘U dönüşü’ neden? O deprem kimleri vurdu?

ABD’nin
Afganistan’dan çekilmesinin yol açtığı şok,
hem bu coğrafyada hem de ona güvenen her yerde
büyük depremlere
yol açtı. Bütün
varoluş
ve geleceğini
ABD’ye endeksleyen ülkeler
ağır bir bunalım
a girdi.
Özellikle Ortadoğu’da bunu en çarpıcı şekilde Birleşik Arap Emirlikleri’nde (
BAE
) gördük. Sadece bir yıl önce Körfez ülkeleri, Mısır ve İsrail ile
“Türkiye karşıtı Arap Cephesi”
kuran, coğrafyanın her alanında Türkiye ile savaşan
BAE’nin
“U dönüşü”
yeni güç kaymasının en çarpıcı örneğidir.
“Kabil’den kaçış”
asıl depremi bu ülkelerin başkentlerine yaşattı. Türkiye, bu süreçte son derece
soğukkanlı, sakin, sessiz
yoluna devam etti.
Yıkıcı diplomatik dil
asla kullanmadı.

Fotoğraf nasıl renkleniyor, dikkatli bakın!

Şimdi BAE ve o ülkeler Türkiye ile yakınlaşıyor.
Milyarlarca dolarlık yatırım cazibesiyle
yükselen güçten faydalanmaya yönelik
“doğru bir adım”
atıyor.

Körfez’de büyüyen bu yeni dalga, Türkiye’nin önünde ciddi bir engelin daha kalkması anlamı da taşıyor.

Batı’nın çekildiği her yerde Türkiye
olacak. Türkiye’nin girdiği birçok yerden
Batı geri çekilmek zorunda kalacak.
Şu ana kadar
fotoğraf böyle renklendi.

Siz asıl şimdi içerideki ‘U Dönüşleri’ne bakın!

“Onlar bize haritalarla geliyorlarsa, biz de kendi haritalarımızı masaya süreriz”
diye çok yazı yazdım.
Çünkü, yeni Ortadoğu düzeni kuruyor, hemen her ülkenin haritasını değiştiriyorlardı.
Türkiye’nin bile haritasını değiştirmek için neler yaptıklarını
, hala yapmakta olduklarını bilmeyen kalmadı.
ABD’nin ve Avrupa’nın 2021’den bu yana çizdiği bütün haritalar çöp oldu. Bunu biz biliyorduk, onlar da gördü.
Peki bu dönüşler
içeriye nasıl yansıyacak?

“U dönüşü” sadece BAE’de mi?

Siz içeridekilere bakın asıl.
İttifaklar, iç cepheler nasıl dağılacak, göreceğiz.
#Türkiye
#Batı
#BAE
#ABD
#Avrupa
#Ortadoğu
3 yıl önce
Türkiye Batı’yı tehdit mi ediyor? Dışarıdaki “cephe” nasıl çöktü? İçeride “U dönüşleri”ni bekleyin!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi