|
Türkiye yükselirken alçalanlar: Menderes iması, Almanya iması, feci son iması. Yahu siz kimsiniz?
Kimi
sokağı, isyanı, şehir terörünü
provoke ediyor.
Kimi terör örgütlerine
“harekete geçin”
çağrıları yapıyor.
Kimi
darbe
için orayı burayı yokluyor, bir damar yakalamak için uğraşıyor.
Eski tüfekleri
sahaya sürüyor.
Türk Baasçılığı
düşüncesini 21. yüzyıla çağırıyor.
Kimi Atlantik ötesine,
ABD’ye “Türkiye’ye müdahale et”
diye yalvarıyor. Biden’a;
“Bize de ihale ver, iktidar ver. Biz hazırız. Bizi gör”
mesajları iletiyor. Hatta bütün bunlar için harekete geçen
ortak cephed
eki siyasi partiler bu alanda kendi içlerinde
rekabete
giriyor.

Türkiye dünyanın en iyisi ama neredeyse salgını Türkiye çıkardı diyecekler. Bi’ bu yalanları kaldı.

Kimi
Avrupalı istihbarat teşkilatlarının kapılarını aşındırıyor,
bir destek kapabilir miyim arayışları sürdürüyor.
Gazi olaylarında Alman istihbaratı, İstanbul sokaklarında terör eylemleri yönetmesine benzer
bir ortaklık için girişimlerde bulunuyor.
Kimi
üniversiteleri harekete geçirmeye,
öğrencileri tahrik etmeye, eski usul öğrenci teşkilatlanmasını sağlamlaştırıp sahaya sürmeye çalışıyor.
En normal sistemik işleyişi bile bir “olağanüstülük” gibi pazarlayıp
kitlesel provokasyonlara girişiyor.
Kimi
insanımızın en zayıf, en hassas duygularını istismar edip, çok çirkin kampanyalar
düzenliyor.
Dünyayı durduran Pandemiyi Türkiye’nin iç meselesi gibi
kullanıyor. Dünyanın en iyi sağlık sistemlerinden birine sahip Türkiye’yi, bu alanda bile başarısız göstermeye çalışıyor.

Zihinlerimizle, kişiliğimizle, ülkemizle alay ediyor bunlar.

Kimi
ekonomik sıkıntısı olanları, dünyanın en güçlü sosyal devletine rağmen kullanıyor, tahrik ediyor. Yardım etmenin, ekonomik desteğin, dayanışmanın zerre örneğini bilmeyenler,
konforlu hayatlarını sürdürüyor ama ekonomik sıkıntı söylemini
siyasi bir söylem olarak pazarlıyor.
Kimi Türkiye’nin,
milletin hafıza ve hayatıyla oyun oynuyor.
Dünyada ne olduğuna bakmamızı engelliyor.
Ülkeler çökerken Türkiye’nin bu kadar sağlam kalmasını gözlerden uzak tutuyor.
Sanki dünyanın bütün sorunları buradaymış gibi bir
algı
inşa ediyor.
Zihinlerimizi zehirliyor, alay ediyor,
bu yönde bir toplumsal
infial
uyandırmaya çalışıyor.

Türkiye’deki yalan üretme merkezleri hangi karanlık merkezlerde işletiliyor?

Kimi
yalanlar kurguluyor,
bu yönde
sistematik programlar
hazırlıyor,
karanlık odalarda, ajanslarda, içeride ve dışarıda koordineli bir çalışma
yürütüyor.
Sosyal medya çeteleri
kuruyor.
Sosyal medya teröristleri yetiştiriyor.
Medya ekipleri oluşturuyor.
ABD’nin Irak işgali sırasında kurduğu,
yalan üretme merkezi
olarak çalışan
“Stratejik Etki Ofisi”
örneğinde yapılar, odaklar kuruyor. Bu odakların ürettiği yalanlar,
CHP kurumları üzerinden, CHP belediyeleri üzerinden, CHP’li medya ve gazeteciler üzerinden
servis ediliyor, pazarlanıyor.
CHP’nin ortak olduğu
HDP ve İyi Parti çevreleri de bu yönde etkin biçimde kullanılıyor.
Tabii
PKK, FETÖ, DHKP-C
gibi terör örgütleri de bu pazarlama için
seferber
ediliyor.
AK Parti’den ayrılan siyasilerin önemli bir kısmı, aynı senaryonun içinde yer alıyor,
bunlarda ortak
siyasi dil
kullanıyor.

Menderes iması, Almanya iması, feci son iması. Yahu siz kimsiniz?

“Menderes erken seçim kararı alsaydı darbe olmayacaktı”, (yani asılmayacaktı)
cümlesi bugün hâlâ kullanılabiliyor. Bu sözlerle
Erdoğan’a mesaj
verilebiliyor.
Menderes’in sonu örnek gösterilebiliyor.
Bu sözlerle Türkiye’ye
ayar
verilmek istenebiliyor.
Bu son derece rahatsız edici imaları bir eski Genelkurmay Başkanı’nın yapması değil şaşırtıcı olan. Üzerinde düşünülmesi gereken;
bu şantajın siyasi partiler, çok boyutlu yeni örgütlenme ve o karanlık odaların sahiplenip pazarlaması
dır.
Kimi,
“Almanya, Hitler bu kadar yükselmeseydi, güçlenmeseydi kendisini ve Almanya’yı böyle bir sona sürüklemezdi”
diye yazıyor. Cumhurbaşkanı
Erdoğan’a Hitler benzetmesi yapıyor. Sonu Hitler gibi olacak
imasında bulunuyor.

Muhafazakârlık ve din üzerinde patinaj yapan adam tehditler savuruyor!

Bunu “muhafazakâr” kimlikli, din üzerinde patinajlar yapıp duran, Atlantik ötesinden beslenen bir yazar söylüyor. “ABD’yi kızdırma, oraya buraya askeri müdahale yapma, Türkiye’yi Batı ekseninden çıkarma, otur oturduğun yerde, sonra sonun kötü olur”
diye son derece çirkin
tehditler savuruyor.
Eminim bu adam ve onun gibiler, Abdülhamit döneminde yaşasaydı,
düşmanlığın en ön safında
olurdu.
Adamın Türkiye’yi algılama biçiminde zerre bir yerlilik yok.
“Muhafazakâr yabancılık”, “Muhafazakâr vesayetçilik”, “Muhafazakâr dışarıdanlık”
konuları üzerine
ibretli tartışmalara
hazır mıyız?

Açık açık Türkiye ile savaşıyorlar.

Kimi,
partisini terör örgütü mensuplarına teslim ediyor.
PKK ya da DHKP-C militanlarını
üst yönetimler
e atıyor. Onlar da terör örgütlerini buralara taşıyor,
kadrolaşıyor
. Ve o parti o
terör örgütlerinin çatısı
haline geliyor. Sonra hep birlikte
Türkiye’nin devlet aklına, millet irfanına karşı amansız bir savaş
başlatıyor.
Bütün bunların
aynı anda, aynı dönemde, tam bir koordinasyon içinde
ortaya çıkmasının, yürütülmesinin bir
rastlantı
ya da “Türkiye gerçeği” olduğunu mu sanıyorsunuz.

Bu kadar saf olabilir miyiz? Olmayız, olmayacağız.

2023 öncesi son saldırı hazırlığı yapıyorsunuz. Sizi gördük!

İç politik arayışla kamufle edilmiş bir “içeriden müdahale senaryosu”
ile karşı karşıyayız.
Atlantik ekseni 2023 öncesi son bir müdahaleye daha hazırlanıyor.
Bu hareketlenmeler, organizasyonlar, ortaklıklar,
çirkinlikler, çirkeflikler
bu müdahalenin son hazırlıkları.
Kale kapılarını içeriden açmaya,
ülkeyi
savunmasız
bırakmaya, bu amaçla
direnç adalarını aşındırmaya
, Türkiye’nin yüksek değerlerini,
itibarını kırmaya
yönelik
son derece akıllıca hazırlanmış bir çalışma
ile karşı karşıyayız.
21. yüzyıl bize, çok büyük fırsat kapıları açtı.
Bize yeniden
tarih yapma, coğrafya biçimlendirme
gücünü verdi.
Türkiye o kapılardan girdi. Hızlı, kararlı, akıl dolu jeopolitik atılım
larla yirmi yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz bir yere ulaştırdı.

“Dışarıdan kuşatma, içeriden durdurma”Biz hazırız. Hadi gelin!

Küresel düzenin sarsılması,
gücün Atlantik’ten dağılması dünyayı yeni bir kurtuluşa götürüyor.
Biz ne olursak olalım
bu kurtuluş gerçekleşecek ama
biz, varız, var olacağız, yeni bir güç alanı inşa edeceğiz diyoruz.
Bunda ısrarlıyız ve bunu başaracağız.
“Dışarıdan kuşatma, içeriden durdurma”
senaryolarının tamamını doğru okuyoruz. Türkiye bunların
tamamının üstesinden gelecek
ve 2021’de dünyayı çok daha fazla
şaşırtacak
.

Biz de meydan okuyoruz. Hadi bakalım...

Bu ülkeye, bu coğrafyaya ait olan,
bize ait olan her şeyi üstün tutan,
bu topraklardan beslenen,
buradan kendine ve dünyaya bakan herkesin,
tarihin bu en kritik kavşağında
büyük ideali omuzlaması lazım.
Çünkü kaybetmemiz,
bir yüz yıl daha uyutulmamız
anlamına gelecek.
Onlar bunun için uğraşıyor. Biz de bütün
imparatorluklar çağını,
birikimini, iddiasını,
aklını bugüne taşıyoruz.
Onlar meydan okuyorsa biz de meydan okuyoruz.

Hadi bakalım…

#Türkiye
3 yıl önce
Türkiye yükselirken alçalanlar: Menderes iması, Almanya iması, feci son iması. Yahu siz kimsiniz?
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler