Bayramoğlu da bilir, var mı diye soran da bilir ki ölümden öte köy yok.
O, dünyadaki son durak.
Ulaşılabilecek son mertebe ise şehitlik.
Öyle bir makam ki, inancımıza göre, peygamberler ile sınırdaş.
Dördüncü yılına ulaştığımız 15 Temmuz gecesi, 251 kardeşimiz o mertebeye ulaştı.
Bunun dışında, yıllardır süren mücadeleler kapsamında, neredeyse her gün şehit veriyoruz.
Hem yurt içinde, hem sınır ötesinde yaşanan çatışmalar, daha uzun süre devam edecek gibi.
Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da pek çok şehidimiz olacak.
*
“Ey şehit oğlu şehit” seslenişi, o yüzden çok anlamlı ve buna dudak bükenler, anlamayanlar, karşı çıkanlar ve aklınca alaya almaya yeltenenlere şöyle seslenebiliriz:
“Ey başka bir şey oğlu başka bir şey…”
Yeterince açık mı?
Bence gâyet açık ve net.
Târih boyunca olduğu gibi bugün de, gelecekte de şehitlerimizi ay yıldızlı şanlı bayrağımıza saracak, toprağa defnedeceğiz.
O yüzden bu memleketin her köyünde bir şehitlik var.
Ve biz, onlara gıpta ile bakanlar, ne yapsak şehitlerimizin haklarını ödeyemeyeceğimizi düşünüyoruz.
Haklarını ödeyemeyiz ama elden gelen çabayı da göstermek zorundayız.
*
İçişleri Bakanlığı ile Deniz Feneri Derneği, 1000 şehidimiz adına 1000 su kuyusu projesi başlattı.
Afrika başta olmak üzere, dünyanın pek çok bölgesinde büyük ölçüde susuzluk çeken, çamurlu su için bile mücâdele etmek zorunda kalan ve o sıkıntılar içinde hayatta kalmaya çalışan insanlar var.
*
Dünyada 700 milyon insan, her gün susuzluk çekiyor.
2 milyar insan, temiz ve içilebilir sudan mahrum şekilde yaşamaya çalışıyor.
Afrikalıların ciddi bir kısmı, temiz su için her gün ortalama 6 km yürümek zorunda.
Her 90 saniyede bir çocuk, su eksikliği ya da kirli suya bağlı bir hastalık sebebiyle ölüyor.
Televizyonda, gazetelerde ve internet âleminde sıkça rastladığımız bu bilgiler, ‘insanım’ diyen herkesi yakından ilgilendirmeli.
Fakat ne hikmetse sadece bazıları etkileniyor. Etkilenenlerin de bir kısmı harekete geçiyor.
*
Deniz Feneri, yüzümüzü ağartan pek çok faaliyeti yanında, yıllardan beri su kuyuları açmakta.
Bugüne kadar Nijer, Gana, Mali, Benin, Haiti, Kamerun, Burundi, Zimbabwe, Sudan, Çad, Somali, Etiyopya, Bangladeş, Pakistan, Bangsamoro ve Endonezya’da toplam 1849 su kuyusu açtılar.
Bazı kuyuların açılışına katıldığım da oldu.
Toplanan ve heyecan içinde bekleşen kalabalığın, su fışkırmaya başladığı anda nasıl bir sevinç yaşadığını görmek nasipmiş.
Ne muhteşem bir sahne olduğunu anlatmak imkânsız.
Herkes birbirine sarılıyor, büyük bir coşku ile çocuklar ve büyükler zıplamaya, oynamaya başlıyor.
Yerin derinliklerinden çıkartılan suyun altında, dans ederek, çığlıklar atarak ıslanmak, bir bayram sevinci yaşamak, nasıl büyük bir nimettir…
Bizim bunu anlamamız pek kolay sayılmaz. Musluğu açınca suyun akmasına alışkınız.
Bir de çamurlu su için her gün birkaç saat yürümek zorunda kalanları düşünün…
*
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Deniz Feneri Derneği Başkanı Mehmet Cengiz’in imzaladığı protokol sayesinde açılacak olan 1000 su kuyusu, susuzluk çeken o gül yüzlü çocukları temiz suya kavuşturacak.
Bebekler, çocuklar kirli suya bağlı hastalıklara yakalanmaktan, hayatını kaybetmekten kurtulacak.
İmza töreninde oradaydık.
İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın da katıldığı o güzel projenin imza törenini, güzel yürekli insanlarla beraber takip ettik.
Daha o gün, o anda, ülkemizin değerli işadamları, açtıracakları kuyuların bağışını yaptılar ve yarıdan fazlasının sözü verilmiş oldu. Geriye kalanlar da bizim fedakârlığımızı bekliyor.
*
Vaktiyle, Deniz Feneri’ni engel gördükleri için boğmaya çalışanlar, iftiralarla karalamaya çalışanlar bugün nerelerde, biliyoruz.
Bütün incelemelerden alnının akıyla çıkan, her kuruşun hesabını noksansız veren Deniz Feneri ise Allah’ın izniyle yoluna devam ediyor. Yolu hep açık olsun.
