Dünya bir tuhaflaştı. Böyle bir Ocak ayı hiç görmedik bugüne kadar. Kış ortasında bahar havası.

Doğuda yaşayanla, batıda yaşayan aynı cümlede birleşiyor: “Eskiden çok kar yağardı.”

Haberler de bunu teyit eder cinsten.

*

Dünya hiç olmadığı kadar hızlı dönüyor. Bir gün artık 24 saat değil.

Bilim insanları, Dünya’nın kendi ekseninde son 50 yıldır hiç olmadığı kadar hızlı döndüğünü açıkladı.

Bir günün, 24 saatten 1,4602 milisaniye daha kısa sürdüğü ortaya çıkarıldı.

Ben de diyordum nedir bu Dünya’nın telâşı!

Meğer temeli varmış. Algı yanılması değil, gerçek çıktı.

Yahya Kemal önceden görenlerden:

“Günler kısaldı... Kanlıca’nın ihtiyarları / Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları…”

Hatırlasınlar. Biz de bu kışı ileride hatırlayalım, hiç unutmayalım.

Mevsimler normale dönsün de yağışsız kışlar geride kalsın. “Neydi bir zamanlar” diye analım.

*

Dünya böyle olunca, insanlar da geri durmuyor, daha fazla tuhaflaşıyor.

Doğru olduğuna inanmakta zorlandığımız haberler çıkıyor karşımıza.

Birileri sahte diploma diye bir site kurmuş.

Oraya başvuranlar bile olmuş da para kaptırınca çok kızmışlar. Virgülüne dokunmadan bakalım:

“Sahte diploma almak için başvuruda bulunan vatandaşlar ‘Sahtediploma.net’in kendilerine diplomalarını yollamadığı gerekçesiyle siteyi ‘Şikayetvar’a şikâyet etti.”

“Sahtediploma.net sitesi paramı aldı ve engelledi.”

“Sahtediploma.net belgemi göndermedi.”

“Sahtediploma.net tamamen yanıltma amaçlı çalışıyor.”

“Sahtediploma.net bizi diploma vaadiyle kandırdı.”

“Sahtediploma.net kredi kartı bilgilerini istiyor ve hakaret ediyor.”

“Sahtediploma.net tarafından mağdur edildik.”

*

Yahu arkadaş! Adamlar kurdukları sitenin adını “Sahte diploma” koymuşlar. Daha ne yapsınlar?

Adamlar demeyelim, belki içlerinde kadınlar da vardır. “İş insanları” olsun.

Ne kadar dürüst oldukları ortada. İşin içinde bir sahtelik olduğunu açıkça belli etmişler.

*

Bir de rektör atama konusu var.

Bu konudaki haberler de öncekilerden farklı sayılmaz.

İtiraz edenleri anlamak lâzım. Bir ümit diyorlar. Belki Gezi benzeri bir hareket çıkar diye bakıyorlar. Fırsat fırsattır. Denemekten zarar gelmez.

Yalnız, beyhude çaba olduğunu da hatırlatalım.

Ve izninizle bir kere daha ‘Yahu’ diyelim.

Tamam, deneyin de bu milletin artık o tür numaralara prim vermediğini de akılda tutun.

Silahla, bombayla, tankla, uçakla, helikopterle harekete geçenleri durdurdu, fare sürüsü gibi püskürttü bu millet. Siz daha neyin kafasındasınız?

Yeni bir Gezi yapsanız ne olur? Kaç adım atabilirsiniz? Vazgeçin bu “sürüntü örneği” kafasından.

*

ABD’de 11 sene doçent ve profesör olarak görev yapmış olan tıp profesörü Ahmet Sınav’ın penceresinden bakalım…

- Washington Devlet Üniversitesi’nin devletten aldığı ödenek, bütçesinin yazde 6’sı.

Bizde bu oran -en iyisinde- yüzde 90’dır.

- Dünyanın hiçbir iyi (ilk 100’deki) üniversitenin rektörü seçim ile işbaşına gelmez. Çoğunun rektörü üniversitenin parasını veren mütevelli heyet tarafından genellikle dışarıdan seçilerek getirilir. Bizde de üniversitenin parasını veren devletin, rektör atamasından doğal bir şey olamaz. Parayı veren düdüğü çalar. Prof. Dr. Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanmasında hiçbir yanlışlık yoktur. Eleştirmenin zamanı ve konusu atanma şekli değil, yaptığı ve yapacağı işlerdir.

- ABD’de biri devlet, biri vakıf olmak üzere iki üniversitenin rektör atamasına şahit oldum. İkisinin de atama süreci aynıydı ve amacı üniversiteyi ileriye taşıyacak ve para kazandıracak profesyonel bir yönetici bulmaya odaklıydı.

*

Hoca haklı… En iyisi bir türküyle bitirelim. Belkıs Akkale söylesin…

“Evlerinin önü üç ağaç mişmiş / Yâr beni bırakmış ellere düşmüş / Düşer ise düşsün canım sağ olsun / Sanki kunduramdan bir çivi düşmüş…

Cumbullu cumbullu aslanım aslan / Sağ kolum yoruldu sol yana yaslan…”