|
Ya devlet başa ya kuzgun leşe

Kimilerinin gözü karadır.


Gözünü daldan budaktan esirgemez...

Gazeteciyse haberin üstüne, öğretmense öğrencisine, öğrenciyse hocasına, gardiyansa mahkûma, mahkûmsa Âdem Babaya saldırır...

Gücü yettiğine saldırırsa çoğu kez bunun sonuçlarından etkilenmez. Ama saldırdığı güçlü bir muhatap çıkarsa eyleminin sonuçlarını ödetirler...

Gözü karalık bir başına kötü bir huy sayılmayabilir.

Ama gözü karalık kör kör parmağım gözüne biçiminde gerçekleşirse, durum o zaman kızgın boğanın, gördüğü her kıpırtının üstüne yürümesi biçimine dönüşür. Bunun bedeli ağır olur... Arenada bulunuyorsa sonuç şişlenmeye kadar gider...

Ama insanlar boğa değil. O nedenle boğa gibi davranmaz (davranmamalı anlamında)...

İnsanlar boğa değil, ama ona karşı çıkan muhalifi de insana boğa muamelesi yapmamalı... Kendini matador sanıp her önüne gelene kılıcını saplayacağı boğa gibi görmemeli...

Değinmek istediğim bu davranış biçimleri gözü kara insanı tanımlamaya çalışıyor. Gözü karalık bir bakıma cesaret ile müteradif tutulabilir. Ancak cesur insan salt gözü karalıktan ibaret biri değildir. Cesur kimsenin gözü karadır, ama aynı zamanda teenni sahibidir. Her gördüğü kıpırtının, her gördüğü kırmızının üstüne saldırmak onun işi değil... O boğanın işidir. Matador ise cesurdur, ama aynı zamanda teennili ve ihtiyatlıdır da... Tehlikeye aptalca göğüs germez. Gerekiyorsa kendini perdelerle korumaya alır. Kendini savunmak için geriye çekilmesini, yana sıçramasını bilir. Kör kör parmağım kabilinde kendini hedefe nişan yapmaz.

Siyaset ve diplomasi alanında gerekiyorsa gözü karalık da yapılabilir; yeter ki onun yerini tayin etmede isabet bulunsun...

Diplomat yerine göre restini de çeker. An şart ki çektiği restin sonuçlarını önceden hesaplamış olsun... Yoksa kendini de ülkesini de tehlikeye atmış olabilir.

Ülkemiz bu açılardan azim bir değişiklik geçiriyor.

Ne kör kör parmağım gözüne pervasızlığı, ne olaylar karşısında vurdumduymaz tavır…

Küresel çapta olan bitenler dikkatle izleniyor. İcabında Türkiye’ye gelmesi melhuz hareketler karşısında önceden tedbir geliştiriliyor. Hâlen dünyanın muhtelif bölgelerinde yöresel gibi görünen kitlesel hareketler başlatıldı. Bu hareketlerin bir örneği de ülkemiz üzerinde planlanıyor olabilir.

Yaklaşık son 200 yıldır bu ülke bu tür hareketlere kurban edildi. Ya yönetimlerin beceriksizliğinden veya karşı koyma cesaretini bulamamalarından her defasında bu hareketlere mağlup olundu.

Ama artık uyandık. Gezi patırtısı, 17-25 Aralık operasyonu, 15 Temmuz kalkışması, mali operasyonlar başarıyla atlatıldı ve atlatılıyor.

Bundan sonrası “ya devlet başa ya kuzgun leşe” fehvasının gereği olarak icra edilecek. Ve Allah’ın izniyle o da atlatılacak.

#17-25 Aralık
#Gardiyan
#Âdem Baba
#15 Temmuz
4 yıl önce
Ya devlet başa ya kuzgun leşe
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü