Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin, uygulanmaya başlamasından bu yana Cumhurbaşkanlığı Hükümetlerinde icraat ve uygulamalar bakımından bir devamlılık ve istikrar ortaya çıkarmış olduğunu görüyoruz. Parlamenter sistemin temel yapısının bozulmuş olması dolayısıyla “Yürütme Organı”nın yapısında ortaya çıkan “çift başlılık” ve siyasi konjonktüre göre ortaya çıkabilen “Yürütme Erk”ini kullanan makamlar arasındaki uyumsuzluk ve yürütme erki uygulama ve politikalarındaki tıkanıklıklar ortadan kalkmış bulunmaktadır.
DARBE ANAYASASI İLE ORTAYA ÇIKAN UYUMSUZLUKLAR VAR
Ancak aradan geçen zaman içinde, “Yürütme Organı”na güvensizlik anlayışı içinde hazırlanan 82 Anayasası’nın yapısı ile bazı uyumsuzlukların ortaya çıkmış olduğu görülmektedir. Bu uyumsuzluklar Anayasa uygulamaları ile ilgili bazı kanunlarda değişiklik yapılması yoluna gidilerek giderilmeye çalışılmış olsa da yeterli gelmemektedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin Anayasamızın temel dayanaklarından biri olan “Kuvvetler Ayrılığı” ilkesi açısından, korunması gereken “Cumhuriyetin Temel Organları” arasındaki dengeyi bozma temayülü gösterdiği yolunda birtakım eleştiriler bulunmaktadır.
Anayasamızın Cumhurbaşkanı’nın Görev ve Yetkileri Başlığını taşıyan 104. Maddesinin 2. Fıkrası'nda, “Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder.” hükmü yer almaktadır. Anayasamızın “Başlangıç” kısmında ise “Kuvvetler ayırımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve iş birliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu” ifade edilmiştir. Bu anlayış içerisinde Cumhurbaşkanlığı Makamı ile “Siyasi Partiler” ve “Yasama Organı” arasındaki ilişki ve etkileşim kanallarının Anayasal düzeyde belirlenmesine ihtiyaç olduğu düşüncesini taşımaktayız.
KUVVETLER AYRILIĞI İÇİN İSTİŞARE ÖNEMLİ
Bu konu ile ilgili Anayasamızda en çok dikkat çeken düzenleme, Cumhurbaşkanlığı Hükümeti icraat ve politikaları konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisini, Milletvekillerini ve Siyasi Partileri bilgilendirme maksadıyla gerçekleştirilen Anayasamızın 104. Maddesinin 3. Fıkrası'nda yer alan şu düzenleme ile getirilmiş olan, “Cumhurbaşkanı, gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet meclisinde açılış konuşması yapar” hükmüdür.
Cumhurbaşkanı tarafından gerçekleştirilen bu “Millet Meclisi Açılış Konuşması” Cumhurbaşkanının, Cumhurbaşkanlığı Hükümeti çalışmaları, iç ve dış ilişkiler, Hükümet programı ve uygulamalar konusunda bilgi vermesini amaçlamaktadır. Mevcut Anayasal uygulama ve sisteme göre Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'nin Meclis'ten güven oyu alma ihtiyacı olmaksızın samimi ve gerçek manada bir bilgilendirme konuşması mahiyetindedir. Bu düzenlemeye ek olarak yazımızda gerçekleşmesini teklif ettiğimiz düzenlemeleri aşağıda belirtmiş bulunmaktayız:
Yeni anayasada Cumhurbaşkanı’nın lüzum gördüğü takdirde iç ve dış politika konuları ve acil çözüm bekleyen yasama konularıyla ilgili, Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerin başkanları ile 3 veya 6 aylık aralarla münferit veya toplu olarak istişare ve bilgilendirme toplantıları yapmasını mümkün kılacak bir düzenlemeye gidilmelidir;
Cumhurbaşkanı veya yetkilendirdiği bir Bakan, lüzum görülen hallerde veya özel bir konu ile ilgili, siyasi parti grup toplantılarına katılarak veya siyasi parti başkan ve yöneticilerini, bilgi vermek üzere Cumhurbaşkanlığı makamına davet ederek özel görüşme imkanı tanınmalıdır;
Cumhurbaşkanı, kendinden önce görev yapmış Cumhurbaşkanları, TBMM başkanları, Adalet, İç İşleri, Milli Eğitim, Kültür, Milli Savunma bakanları ve 3 büyükşehrin (İstanbul, Ankara, İzmir) mevcut ve bir önceki Büyükşehir Belediye Başkanlarından oluşan 40 kişilik bir “Cumhurbaşkanlığı Danışma Meclisi” oluşturmalı ve gerekli gördüğü hallerde veya her yılın belli bir ayında en az yılda bir kez bu meclisi toplantıya davet ederek, belirlenmiş gündeme göre istişare ve görüş alışverişinde bulunmalıdır;
Cumhurbaşkanı, TBMM başkanı ve başkan vekilleri ile en az 3 ayda bir veya gerektiğinde “Cumhurbaşkanının Meclis Buluşmaları” adı ile görüşmeler yapmak suretiyle “Yürütme” ve “Yasama” arasındaki ilişkilerin eşgüdüm içinde gerçekleştirilmesi imkanı sağlamış olmalıdır.
SİYASETTE YUMUŞAMA EMARELERİ
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 23 Nisan 2024 Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı Resepsiyonunda ortaya koyduğu, siyasi partiler arasında uzlaşma ve etkileşimi sağlamak konusundaki olumlu ve örnek tavrı, bu tür uygulamaların ne kadar önemli ve gerekli olduğunu göstermektedir. Resepsiyon sırasında Sayın Cumhurbaşkanı'nın, toplantıya katılan siyasi parti başkanı ve temsilcilerini özel olarak davet ederek gerçekleştirmiş olduğu çay sohbeti, bu Anayasal uygulamanın adeta temelini atmış bulunmaktadır. Bu olumlu tavır ve birliktelik basın ve görsel medya aracılığı ile bilgilendirilen vatandaşların da takdirini toplamış, tasvibine mazhar olmuştur. Ortaya konulan, uzlaşıcı, birleştirici tavır, siyasi ilişkilerin yumuşaması anlayışını temsil eden tablo; millet, devlet işlerinin uyum içinde yürütülmesi anlayışı ve siyasi nezaket bakımından da takdir toplamıştır.
Sayın Cumhurbaşkanı, “Cumhur İttifakı”na dahil Siyasi Partilerin Lider ve Parti Başkanları ile bu tür gayrı resmi istişare ve görüş alışverişinde bulunma toplantılarını gerekli görülen zamanlarda gerçekleştirmek yoluna gitmektedir. Sayın MHP Başkanı Devlet Bahçeli ve BBP Başkanı Mustafa Destici ile veya diğer Siyasi Parti Başkanları ile gerçekleştirmiş olduğu görüşmeleri bu konudaki olumlu örneklerdir. Sayın Cumhurbaşkanı’nın Ana Muhalefet Partisi Başkanı Özgür Özel ile gerçekleştirdiği randevulu toplantı ve sonucunda açıklanan görüş ve beyanlar; Türkiye siyasi hayatında bir yumuşama ve önemli kararların oluşumuna birlikte katılma anlayışının benimsenmesi şeklinde değerlendirilmiş ve siyasi diyalog anlamında olumlu ve önemli bir kilometre taşı olarak tarihe geçmiştir.
Sonuç olarak, örnekleriyle sunduğumuz bu tür istişare ve bilgilendirme toplantılarının, TBMM’de grubu bulunan tüm siyasi partileri de kapsayacak şekilde Anayasal bir düzenlemeye kavuşması, Anayasamızda özenle korunmasını temenni ettiğimiz “Kuvvetler Ayrılığı” ilkesinin sağlıklı bir işleyiş kazanması ve Türkiye Yüzyılı barışı için gerekli olduğuna inanıyoruz.