Oruç fidyesi, oruç tutamayan kişilerin özellikle ihtiyarlık veya şifa bulunmayan hastalıklar gibi sürekli mazeretler sebebiyle oruç tutamamaları durumunda ödedikleri maddi bir yardımdır. Diyanet 2024 yılı fidye miktarını açıkladı. Peki oruç fidyesi kime verilir? Oruç tutamayanlar ne kadar oruç parası verir? Tutulamaman orucun günlük bedeli ne kadar? İşte oruç fidyesine ilişkin detaylar.
Oruç fidyesi, Ramazan ayında oruç tutmak için herhangi bir mazereti olmayan, oruç tutamayan Müslümanların ödemesi gereken bir bedeldir. Bu bedel, bir kişinin bir gün boyunca ihtiyaç duyacağı yiyecek miktarının bedeline denktir. Peki 2024 Oruç tutmayan parası: Oruç fidyesi ne kadar? 2024 Oruç tutamayan kaç TL para verecek?
Oruç fidyesi ne kadar?
2024 yılı için Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından belirlenen asgari fidye bedeli 130 TL'dir. İsteyenler bu bedelin üzerinde de fidye verebilirler.
Oruç fidyesi kimlere verilir?
Oruç fidyesi, fakir ve muhtaç olan Müslümanlara verilir. Kişi, kendi aile fertlerine fidye veremez.
Kur’ân-ı Kerîm’de, “Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir yoksul doyumu fidye öder.” (el-Bakara,2/184) buyrulmaktadır.
Buna göre ihtiyarlık ve şifa ümidi olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan kimse, daha sonra bu oruçları kaza etme imkânı bulamazsa, her gününe karşılık bir fidye öder (Serahsî, el-Mebsût, 3/100; İbn Kudâme, el-Muğnî, 3/37-39).
Öte yandan Şâfiîlere göre, Ramazan ayının kaza borcu herhangi bir mazeret olmaksızın yerine getirilmeden, öteki Ramazan gelecek olursa, kaza borcuna ilaveten bir de fidye ödeme yükümlülüğü ortaya çıkar (Nevevî, el-Mecmû’, 6/364; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, 2/175).
Şâfiî mezhebinde fidye ödeme yükümlüğünün ortaya çıktığı bir diğer mesele de gebe ve emzikli kadınlarla ilgilidir. Emzirme ve hamilelik sebebiyle çocuğunun sağlığı hakkında endişe duyan annelerin, oruç tutamadıkları günleri hem kaza etmeleri hem de fidye vermeleri gerekir. Fakat çocuk hakkında değil de kendileri hakkında endişe ederlerse o zaman sadece kaza gerekir (Nevevî, el-Mecmû’, 6/267).
Oruç fidyesi nasıl ödenir?
Oruç fidyesinin tutarı, fıtır sadakası kadardır. Bu fidyeler Ramazan’ın başlangıcında verilebileceği gibi Ramazan’ın içinde veya sonunda da verilebilir. Fidyelerin tamamı bir fakire topluca verilebileceği gibi ayrı ayrı fakirlere de verilebilir. Bu durumda olan kimseler, fidye vermeye güçleri yetmiyorsa Allah’tan bağışlanmalarını isterler.
Oruç tutmaya gücü yetmeyen yaşlılar ile iyileşme ümidi olmayan hastalar, ileride tutabilecek duruma gelirlerse, fidyelerini vermiş bile olsalar tutamadıkları oruçları Hanefîler'e göre kaza ederler (Kâsânî, Bedâî’, 2/105; Merğinânî, el-Hidâye, 1/124). Önceden verdikleri fidyelerin hükmü kalmaz, bunlar nâfile bağış/sadaka sayılır.
Oruç tutacak gücü olduğu hâlde tutmayan bir kimse, bu oruçlarının fidyesini vererek oruç borcundan kurtulmuş olur mu?
Oruç için fidye verilmesi, oruç tutmaya gücü yetmeyen yaşlı kimseler ile iyileşme ümidi olmayan hastalar için geçerlidir.
Hz. Peygamber (s.a.s.) ve sahabenin uygulaması, fidyeden bahseden âyetteki “oruç tutmakta zorluk çekenler.” (el-Bakara, 2/184) ifadesinin yalnızca yukarıda sayılan kimseleri kapsadığını göstermektedir. Buna göre, oruç tutmaya gücü yettiği hâlde tutmayan veya geçici bir sebeple tutamayan kimseler hakkında fidye hükmü yoktur (Buhârî, Tefsîr (Bakara), 26 [4507]; Müslim, Sıyâm, 149-150 [1145]).
Mazeretsiz oruç tutmayanların, tutmadıkları oruçları kaza etmeleri ve tövbe istiğfar etmeleri gerekir. Ayrıca, oruç tutmaya gücü yetmeyen yaşlılar ile iyileşme ümidi olmayan hastalar, fidye vermiş bile olsalar, ileride tutabilecek duruma gelirlerse tutamadıkları oruçları Hanefîler'e göre kaza etmeleri gerekir. Önceden verdikleri fidyeler oruç borcunu düşürmez (Kâsânî, Bedâî’, 2/105; Merğinânî, el-Hidâye, 1/124).
Fidye verme gücü olmayan kişiler ne yapmalıdırlar?
Senenin hiçbir mevsiminde oruç tutamayacak kadar yaşlı olan (pîr-i fâni) kimselerin, maddî durumları uygunsa Ramazan’ın her bir günü için bir fakire fidye (yani bir fitre) vermeleri gerekir. İyileşme umudu olmayan hasta da bu hükme tâbidir (el-Bakara, 2/184).
Fidye verecek gücü olmayanlar ise fidyeden sorumlu olmazlar (İbn Kudâme, el-Muğnî, 3/38). Ancak kasten tutmadıkları oruçların uhrevî sorumluluğunu taşırlar. Bu durumda olanların yapabileceği Cenâb-ı Hak’tan bağışlanma dilemektir.
Tutmadığı oruçları kaza etmeden oruç tutamayacak hâle gelen kimse ne yapmalıdır?
Fakihlerin çoğunluğu, “Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir yoksul doyumu kadar fidye öder.” (el-Bakara, 2/184) âyetinden hareketle, mazeretli veya mazeretsiz oruç tutmamış ve kaza etmeden ölüm döşeğine düşmüş kimselerin oruç borçları için fidye ödenmesi vasiyetinde bulunmalarının müstehap olacağını söylemişlerdir.
Eğer vasiyet etmişse mirasçıları malının üçte biri oranında bu vasiyeti yerine getirirler (Merğinânî, el-Hidâye, 1/124; bkz. Serahsî, el-Mebsût, 3/100; İbn Kudâme, el-Muğnî, 3/37-38).
Fidye, ölenin bıraktığı maldan teçhiz, tekfin masrafları ve borçları çıkarıldıktan sonra, kalan malın üçte birinden verilir. Şâyet fidye üçte birden çok tutarsa, fazla olan kısım ancak varislerinin rızası ile ödenebilir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 2/425).
Şâfiî mezhebine göre ise bir kimse imkânı olduğu hâlde fidyeyi vermeden ölürse, vasiyete gerek olmaksızın bıraktığı mirastan ödenir. Zira onun fidye ödemesi, hasta ve yolcunun orucu kaza etmesi gibidir (Nevevî, el-Mecmû’, 6/259).