
Sosyal medyada başlatılan itibar suikasti 35 yıllık ilim insanını görevinden etti. Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim görevlisi ve Mevlana Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. İbrahim Emiroğlu, Cumhuriyet ile BirGün'ün başlattığı ve sosyal medyada sürdürülen lincin ardından üniversitedeki görevinden alındı. Emiroğlu'na yapılanlar kamuoyunda büyük yankı uyandırırken, linç edilen öğretim görevlisine sahip çıkmayıp yargısız infaz yapan Dokuz Eylül Üniversitesi rektörlüğü açıklama bile yayınlamadı.
Diğer yandan, Eğitim-Bir-Sen İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Ali Kaya, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) tarafından görevinden alınan Prof. Dr. İbrahim Emiroğlu'nun görevine iade edilmesi gerektiğini belirtti. Kaya, yaptığı açıklamada, DEÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emiroğlu'nun katıldığı programa ait ses kaydını dinlediğini, konuşmasında ileri sürülen söylemlerin bulunmadığını ifade etti.
Prof. Emiroğlu’nun etkinlikte yaptığı ve tamamen çarpıtılan konuşmasından bölümler ve ses kayıtları ise şöyle:
"Peygamberimiz diyor ki; eğitime önem verin. İslam’ın ilk emri okudur. Okuyacağız ama Allah’ın adıyla okuyacağız. Sadece maddi olarak değil maneviyata da eğilere okuyacağız İkinci problemimiz ailevi problemlerimiz; bazı gençler aileden intikam alıyor: ‘Niye annem babam bana bunu dayatıyor, niye bana çalı diyor, niye bana yatağını topla diyor, niye bana pijamalarını katla diyor?’ Çok güzel, tabii sorumluluk aşılayacağız, anne baba çocuğuna sorumluluk aşılayacak. Bir söz vardır: Yap benim için öğren senin için. Tüm bunlar, çocukları yarın sosyal hayata, aile hayatına, iş hayatına hazırlamaya yöneliktir. Ama gençler otoriteye kızıyor: ‘Babam annem bana niye söyleniyor, şöyle yap böyle yap’ diyor. Çocuklar sizin için! Bir de onlar kendilerini sorumlu hissediyor. Çünkü Kur’an ‘kendinizi ve ailenizi ateşten koruyunuz’ diyor. Seni dünyalık tehlikelerden koruduğu gibi ahiret tehlikesinden de koruyacak."
"Çevreyi kirletmeme, yeşile saygı, suya bevletmeme, yere tükürmeme gibi çevreye dair bazı değerlerimiz var. Bu değerleri eğitim olarak çocuğumuza anlatmamız gerekir. ‘Peygamberimiz abdest alırken suyu ölçüyle kullan diyor. İşte bunun gibi temizlik alışkanlıklarını çocuklarımıza eğitim olarak anlatmamız lazım. Kızcağız hijyenik bazı hastalıklar karşısında ne yağacağını bilemeyebiliyor. Bunların mutlaka aileden terbiye olarak görülmesi gerekiyor."
(İlgili bölümde adet kelimesi hiçbir şekilde geçmediği gibi tedavi edilmesi gereken herhangi bir hastalıktan da kesinlikle bahsedilmemiştir.)
"Biraz sonra bazı problemlere değineceğim, çağımızın en büyük tehlikesi sekülerleşmedir. Laikleşme yani hayatın kutsaldan arınması, ölüm ötesi endişenin olmayışı, ‘işte yaşıyoruz boş ver, peygambermiş kutlu doğummuş, ahiretmiş, mezarmış, kabirmiş, hesapmış, cehennemmiş, cennetmiş… Ya geç bunları boş ver gençsin ye iç gül oyna. Bu hedoist bir telkindir. Hayatın hedefi bu mudur yani?"
"Bizim toplumumuzda bir tehlike de şu: Evlilik neredeyse öteleniyor. Evlilik yaşını uzatıyoruz. Bu da bir tehlike. Yani mesela benim babam 15 yaşında evlenmiş, ablamla annemin arasında 16,5 yaş farkı var. Abim ilkokul öğretmeniydi, 19 yaşında evlendirdik. Ben 21 yaşında evlendim. Üç çocuğumu da 25 yaşında evlendirdim. Peygamber yaşında, Peygamberimiz de 25 yaşında evlenmiş. Torunlarım da herhalde 32-35’i bulur. Bu da iyi değil."













