|

Aşkın reçetesi yok

Sağlık sayfası için 14 Şubat’ın anlamı aşkın biyolojisi ve kimyası. Aşkın ruha iyi gelip gelmediği. Aşkın varlığı ya da yokluğunun ruhsal ya da fiziksel açıdan etkileri. Ama uzmanların birleştiği bir nokta var ki: “Aşk duygusunun varlığı sağlıklı ama bunun yarattığı sonuç ise sağlıksız.”

Yeni Şafak ve
04:00 - 14/02/2015 Cumartesi
Güncelleme: 22:20 - 13/02/2015 Cuma
Yeni Şafak
Aşk genlerimizce kontrol edilen biyokimyasal bir süreç. Aşk bir hastalıktır diyen de var aşk bir hastalık değildir diyen de. Aşkın da bir biyolojisi ve kimyası var. Aşk duygusunun yaşanması beyinde olup biten bir süreç ve bu sürecin anlaşılması oldukça zor ve karmaşık. O nedenle aşkı anlayabilmek için hormonları ve beyindeki bazı yapıları gözden geçirmek gerekiyor. Biz de 14 Şubat'ta “Doktor Yazısı ile Aşk” kitabının yazarlarından Psikiyatri Uzmanı Dr. Semih Dikkatli ile “Aşkı” konuştuk.

Ruha hangi yönüyle iyi gelir?

Birine aşık olmamız, ruh sağlığına iyi gelir mi? Birinin bize aşık olması ruhumuza iyi gelir mi?  İnsanın ruhsal olarak da en temel iki ihtiyacı sevilmek ve onaylanmaktır. Aslında birini sevmek ona aşık olmaktaki temel faktör öncelikle türün devamına dönüktür. Ayrıca ruhsal olarak bütünlüğümüzü koruyabilmek ve sağlıklı bir ruha sahip olabilmek için de birini sevmek ve sevdiğimiz kişi tarafından sevilebilmek isteriz. Bu sevgi ve aşk sadece karşı cinse duyulan bir şey değildir. Hayvanlara, doğaya, anneye, babaya ve Allah’a duyulan aşk ve aşık olunandan beklenen onay bizim için yapıcı ve sağaltıcıdır. 

Aşk akıl hastalığı mı?

Aşık insanların beyinlerinde tespit edilen aktivite değişiklikleri saplantı-zorlantı hastalığı olan kişilerin beyin aktivite değişikliklerine benzer. Beyindeki kimyasallardan serotonin hormonu, aşıklarda ve obsesif kompulsif bozukluk hastalarında benzer biçimde düşüktür. Serotonin salgısındaki düşüklük riskli seçim ihtimalini artırır ve insan makul olmayan tercihlere daha çok yönelebilir. Saplantılı aşklar dikkate alındığında aşkın bir hastalık olabileceği rahatlıkla söylenebilir. Çünkü bazen âşık kişi, çok açık konularda bile gerçekliği zorlayan davranışlara yönelebilir.

Normal doğum aşkı

Annelik davranış ve duygusunun kalıtımla mı geçtiğini yoksa sonradan öğrenilen bir şey mi olduğunu tartışmak gerekir. Ama bu konuda yapılan çalışmalarda yavrularını diğer annelere göre daha çok yalayan deney farelerinin beyinlerinde bağlanma hormonu da denilen oksitosin ile ilgili yapıların daha aktif olduğu gösterilmiştir. Doğumda artarak rahmin kasılmasını da kolaylaştıran oksitosin, annenin çocuğa bağlanmasında önemlidir. Normal doğumdaki sancılar ve ağrılar anne ve çocuk aşkını pekiştirir. Hamilelik sırasında babada da bazı hormonel değişiklikler olur. Testesteron salgısı azalır ve baba ve çocuk arasında sevgi bağı oluşur.

Ruhsal açıdan aşk nasıl güçlendirir ?

Aşk hastalıklı ve saplantılı boyutlara ulaşmadan doğru bir şekilde hissedilir ve karşılık bulursa, ruhsal olarak çok daha güçlenme şansı buluruz. Toplumsal olarak yalnızlaştığımız, şiddetin, ayrımcılığın her geçen gün arttığı, ahlaki değerlerin hızla kaybolduğu şu günlerde, insanlar için bir başkasına güvenebilmek ciddi bir sorun haline geldi. Bu da aşkı ve sevgiyi öldüren bir boyut kazandı. O nedenle birçok insan kendi yalnızlığı içinde hayatı sosyal medya üzerinden yaşamaya, sosyal medyaya ve internete bağlanmaya başladı. Bazılarıysa, insanların oluşturduğu sevgisizlik ve güvensizlikten dolayı, kendisini insanlardan uzaklaştırarak, doğaya, ağaçlara, hayvanlara aşık olmaya ve onların sevgisini aramaya yöneldi. Hayvanlar ve çocukların masumiyetindeki hoşluk bu insanları çekmeye başladı. 


Masumiyet değer kazanıyor 

Hayatın amacını kaybetmiş insanlar, hayatın araçlarını (para, pul, mal mülk, kariyer vd) hayatın amacı olarak algılamaya başladı. Bu durum insan ruhunun kirlenmesine, insanın kendinden uzaklaşmasına neden oldu. Bu tip insanlar çoğaldıkça masumiyet daha çok değer kazandı ve daha çok aranır hale geldi. Doğanın her parçası, hayvanlar ve çocukların taşıdığı masumiyet bu kirlenmiş ve amacından sapmış dünyada sevilebilir sayılı şeyler olarak kaldı. 


Allah aşkına gelecek olursak…

Allah aşkı ise tüm bunlardan bağımsız, bir yaratıcının varlığına sığınma, ona güvenme, onun kulu olma duygusuyla, içten, pazarlıksız, beklentisiz ortaya çıkan bir durumdur. Allah aşkı taşıyan insanlar için dünyevi beklenti yoktur. Onlar tüm varlıklarını Allah’ın yoluna adamış, diğer insanların mutluluğunda mutluluğu yakalamışlardır. Ölüm Allah aşkı taşıyanlar için yeniden bir doğumdur ve bu kutsal doğum gününün özlemiyle yananlar dünyayı ilahi aşka ulaşmak için bir sınav olarak görürler. Hayatın gerçek amacı iyi ve mutlu insan olmaktır. Allah aşkı da insanların bu şekilde hayata bağlanmasını ifade eder. 


Aşk öğrenilemez, sevgi öğrenilebilir

Aşk öğrenebilen bir duygu değildir, ama sevgi öğrenilebilir. Aşk daha doğmadan geçmiş köklerimizden beynimize işlenmiş, anne karnında annemize hissetmeye başladığımız ve bilinçli zihnimizde yakaladığımızdaysa işte tam da budur dediğimiz bir duygudur. Günümüz gençliği, aşk ve gerçek sevginin azaldığı şu günlerde, aşkla tutkuyu, cinsel isteği, birine sahip olma arzusunu karıştırır hale geldiler. Aşk saplantılı hale geldiğinde, saplantılar kişinin tüm hayatını yönetmeye başladığında ciddi sorunlar yaratabilir. 


Karşılıksız aşk var mı? 

Karşılıksız aşk bence yoktur. Eğer birine gerçekten aşıksanız bu yüce ve sınırsız duygunun karşısında herhangi birinin karşılıksız durabileceğini sanmıyorum. Ancak aşkı yukarıda saydığım duygularla karıştıranlar, aşık olmadıkları halde aşık olduğunu düşünenlerin hissettikleri karşılıksız kalabilir ki bu da zamanla geçen bir acıdan başka bir şey yaratmaz. 

#Aşk
#Psikiyatri Uzmanı Dr. Semih Dikkatli
#ruh sağlığı
9 yıl önce