|

'Aşk'ın saf halini babamın mektuplarından öğrendim

Seda Arun, babası, usta şair Özdemir Asaf'ın annesine yazdığı mektupları “Sana Mektuplar”adlı kitapta kitapta topladı. Mektupların ışığındaki 17 yıllık bu ölümsüz aşkın nasıl yaşandığını kızının ağzından dinledik.

Büşra Sönmezışık
00:00 - 10/10/2010 Pazar
Güncelleme: 23:35 - 9/10/2010 Cumartesi
Yeni Şafak
'Aşk'ın saf halini babamın mektuplarından öğrendim
'Aşk'ın saf halini babamın mektuplarından öğrendim

Şair Özdemir Asaf, ilk aşkı Sabahat Selma Tezakın'la yaşadığı büyülü aşkı mektuplarında yer vermiş. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi anfisinde görmesiyle başlayan aşkları evlilik hayatları boyunca da, boşandıktan sonra da devam eden bir aşka dönüşmüş. Özdemir Asaf'ın askerliği ve işi olmayışı başlarda evlenmelerinde engelmiş gibi görünse de ısrarı sayesinde gerçekleşmiş. Usta şair, aralarındaki sevginin en dorukta olduğu anlarda ve boşanma dönemleri dahil tam 17 yıl boyunca en zor şartlarda bile mektup yazmaya devam etmiş.

Asaf, mektuplarına çok değer veriyormuş. Hatta dedesi önce bu birlikteliği onaylamayınca, mektupları annesinden geri bile istermiş. Seda Hanım “Babam anneme; 'Onlara çok emek sarfettim' diyor. Çünkü çok bilgi aktarmış anneme mektuplarda. Babam konuşurken de yazdığı gibiydi. Özdemir Asaf gibi bir şair olmasını çabuklaştıran annem olmuş. Ulaşılamaz bir kadın olması, gizlice İsveç'e gidip terk etmesi bütün bunlar önemli…” diyor.


MEKTUPLARI ELLİ YAŞINDA ÖĞRENDİM

Özdemir Asaf ve Sabahat Hanım'ın tek çocuğu Seda Arun, annesini Marmaris'te ziyaret ettiğinde bu mektupları isteyince, babasının şimdiye kadar gün ışığına çıkmayan mektupları gündeme gelmiş. Böylelikle mektuplar annesinden sonra ilk kez Seda Hanım tarafından açılmış. Mektupların varlığından elli yaşında haberdar olan Arun, okuduktan sonra yaşadıkları sürecin kendiliğinden kurgulandığını farkedince kitap haline getirmeye karar vermiş. Böylece “Sana Mektuplar” adını taşıyan bir kitap çıkmış ortaya. Anne ve babasının evlenmeden öncesinden başlayarak boşanma sürecine kadar olan; evlenme öncesi, evlilik ve ayrılık olmak üzere üç dönemin anlatıldığı 150 mektubu zahmetle biraraya getiren Arun, ünlü şairin yazılarının aynı zamanda bir edebi eser niteliğinde olduğunu söylüyor.

Mektupların bir kısmı da postada kaybolmuş, bir bölümü yazılmış ama gönderilmemiş. Seda Hanım mektupları okuduktan sonraki duygularını şöyle dile getiriyor; “Yıllar sonra babamın anneme olan duygularını öğrenmek güzel. Duyguların zamanla boyut değiştirmiş ve derinliği var. Bir de şunu farkettim. Özdemir Asaf'ın zaman içindeki olgunluğundan daha ziyade Galatasaray Lisesi'nde okurken bile o potansiyel hep varmış. Necip Fazıl, Ömer Hayyam, rubai ve koşmalardan etkilenerek bunları harmanlayarak kendini oluşturmuş.” Seda Hanım'ı en çok şaşırtan an ise babasının onun için yazdığı mektubu bulduğu an olmuş. “Bir tek bana yazılan mektup beni çok etkiledi. 50 yıl sonra babamdan bana gelen bir mektubun olduğunu bilmiyordum. Çok şaşırdım. Kendi adına yazılmış bir zarfın içinden mektup çıkıyor. Birinci yaş doğum günümde yazılmış.”


REDDEDİLEN ŞAİR

Sabahat Hanım ve Özdemir Asaf'ın aşkına gelince. Çift ilk olarak Hukuk Fakültesi'nde tanışmışlar. Özdemir Asaf, Sabahat Hanım'ı görür görmez sevmiş ama henüz daha birinci sınıftalar. Askerlik var, işi yok. Sabahat Hanım sırf babasını üzmemek için ilgilenmemiş Özdemir Asaf'la. Bu yüzden birinci sınıfın sonunda okulu bırakmış. İşte bu zamanlarda başlamış mektuplar… Haftada üç mektup gönderiyormuş usta şair ama mektuplarına cevap yazmamış Sabahat Hanım, sadece okumuş okurken de duygulanmış. Okulu bıraktıktan bir süre sonra tekrar okumaya karar vermiş Sultan Ahmet'teki İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'ne başlamış. Asaf'ın ona olan ilgisinin biteceğini sanıyormuş ama yanılmış. Çünkü bu defa da sırf Sabahat Hanım'ı görmek için kendi okulunu asıp yanına gelmeye başlamış. Babası Asaf'n sevgisinin büyüklüğünü görünce razı olmuş evlenmelerine. Ardından askerlik dönemi başlamış, mektuplar yine devam etmiş ve artık “Sabahat”ın yerine artık “Sevgili Karıcığım” hitabıyla yazılıyormuş.


BABAM ARKADAŞLARIMIN BABALARI GİBİ DEĞİLDİ

Seda Hanım, bildik bir aile olmadıklarını babasıyla olan iletişiminin diğer arkadaşları gibi olmadığını söylüyor ve babasını şöyle anlatıyor; “Babam arkadaşlarımın babaları gibi değildi. Saati saatine işine gidip gelen biri olmadı hiçbir zaman. Ben 11 yaşındayken babam beni bara götürüyordu. Onun hayatını biliyordum. Hiç şaşırtmıyordu beni çünkü hiçbir zaman gizli yaşamadı. Bazen annemi de alarak, tiyatroya veya sinemaya giderdik”. şeklinde anlatıyor. Seda Hanım vaktinin büyük çoğunluğunu annesi ve babasının yanında değilde birlikte yaşadıkları geniş aileyle geçiriyormuş.

“Duygularımı aklıma emanet ettim. Şimdi o onun yaramazlıklarını çocuksu bir ilgiyle gözlemektedir”. diyen Özdemir Asaf duyguyu, Sabahat hanım ise mantığı seçmiştir. Bu birbirlerinden uzaklaşmalanrına neden olur. Usta şairin istediği gibi yaşaması Sabahat Hanım'ın da istediği ama yaşayamadığı sıradan mutlu bir aile özlemi. Sabahat hanım, hem babasız hem de parasız kalmasanı hala kendine yediremez. Babasının ailesine olan maddi-madevi düşkünlüğünü şairden bekleyen annem boşuna beklediğini anlar. Boşluk gidirek derinleşir.

“Bir defa babamın şair olmasından kaynaklanan bir durum var ortada. Annemin daha düzgün, saatli bir yaşantısı vardı. Daha düzenli bir hayat istiyordu. Babam zaten geç geliyordu. Bu ayrılık mektupları döneminden önce de gidişat böyleydi” diyerek durumu açıklıyor. 1958 yılında Sabahat hanım Asaf'a bir ay için İsveç'e gideceğini söyler; gider. Bu gidiş gizli bir terkedişdir aslında. Mektuplar tekrar başlar. Ama Asaf'ın duygusuyla Sabahat Hanım'ın mantığı uzlaşmaz. Gerçekte aralarında herşey bitmiştir. “Annem bana “gidip geleceğim” demişti bir de o kadar bir sevgi yumağı var ki etrafımda bu boşluğu farkedecek durumda değildim. Annemden bana mektuplar geliyordu. Sürekli beni sevdiğini anlatıyordu. Babam zaten yanımda ve ilgili. Babannem, halam, baba teyzem, komşularımızla yaşıyordum.”


SEVİYORLAR AMA ANLAŞAMIYORLARDI

Çift çok geçmeden boşanma kararı almış. Seda Hanım bu olaydan fazla etkilenmediğini söylüyor. “Annem babamla boşandığında 13 yaşındaydım. Anlayaşamayınca ayrıldılar. Tatsız bir ayrılık değildi, ayrıldıktan sonra da görüşmeye devam ettiler. Sadece babam evde değildi biz annemle oturuyorduk. Ama gidiliyor, geliniyordu. Babannem geliyordu. Bazen babam da geliyordu. O hiçbir zaman kaybolmadı. Çünkü evliyken de babam eve geç geliyordu”. Evde herhangi bir gerginlik ve tartışma, gerginlik olmamış ama beraber olamıyorlarmış. “Çok sevgiyle büyüdüğüm için, açıkçası olup biten gerginliği çok hissetmedim. Tartışma bir kavga veya gürültü yoktu, ama beraber olamıyorlardı. Sadece konuşulurdu. Hatta ben anlamıyorum diye çoğu kez Fransızca konuşurlardı. O konuştuklarını duyduğum kadarıyla elime ya da kağıda yazardım. Ben sanıyordum ki o şarkının içinde geçebilecek bir şey halbuki annem babama; “kirayı yatırdın mı” dermiş”. Seda hanım babasının annesine olan aşkının ölene kadar devam ettiğini söylüyor; Özdemir Asaf Sabahat hanımdan boşandıktan sonra Fotoğraf sanatçısı Yıldız Moran'la evlenmiş, ondan da çocukları olmuş. Arun; “Şimdiki gibi dün aşık oldum yarın bir daha aşık oluyorum gibi bir durum yoktu. Babamın anneme olan aşkı hiçbir zaman bitmedi. Yıldızla olan aşkı da bitmedi. Bu aşklar sadece gönül eğlendirme veya gününü gün etmek gibi bir duygu değildi. Birde sanatçı kişilik içine girince işte şiirler ve kitaplar çıkmış” diyor.



14 yıl önce