|

Batı’nın seküler dili Doğu’yu anlamaya engel

Dünyanın saygın antropologlarından Talal Asad’ın kaleme aldığı “Seküler Çeviriler: Ulus-Devlet Modern Benlik Ve Hesapçı Akıl” isimli eser, VakıfBank Kültür Yayınları tarafından Türkçe’de ilk kez okurla buluşturuluyor. Asad bu kitabında Batı’daki seküler dilin, Doğu’nun politik ve inanç gelişiminde kullandığı dili anlamasındaki engellere dikkat çekiyor.

04:00 - 15/08/2020 Cumartesi
Güncelleme: 02:21 - 15/08/2020 Cumartesi
Yeni Şafak
Talal Asad
Talal Asad
ÖMER ÇEŞİT

Ünlü din âlimi, diplomat, gazeteci ve yazar Muhammet Asad’ın oğlu Talal Asad, dünyanın en saygın antropologları arasında gösteriliyor. Eserleri her kesimden okurun takdirini kazanırken açıklamalarıyla adeta gündeme yön veriyor. 1932’de Suudi Arabistan’da dünyaya gelen Asad, Edinburgh Üniversitesi’nde antropoloji eğitimi aldı, doktorasını ise yine antropoloji üzerine Oxford Üniversitesi’nde tamamladı. Akademik kariyerinde sekülerizm, kolonyalizm, ritüel, Hristiyanlık, İslam, gelenek tartışmaları gibi konulara odaklanan Asad, birçok farklı konuda eser ortaya koydu. Asad’ın “Seküler Çeviriler: Ulus-Devlet Modern Benlik Ve Hesapçı Akıl” çalışması ise Nisan 2017’de Columbia Üniversitesi Antropoloji Bölümü’nde verdiği Ruth Benedict konferanslarının genişletilmiş halidir. Asad çalışması için kitapta şunları söylüyor: “Kaç zamandır üzerine düşünmeye çalıştığım bir konu olan sekülerliğin doğası hakkında, birbiriyle bağlantılı üç deneme biçiminde sunulmuş bir araştırma, bir keşif çabasıdır.”

ÇEVİRİNİN BÜYÜK ZORLUKLARI VAR


Batı’nın, sekülerleşme ile birlikte Doğu’daki geleneksel kültürü anlamasında ortaya çıkan zorluklar ve başarılar bu kitabın ana iskeletini oluşturuyor. Asad, çevirinin zorluklarına yönelik ise şunları anlatıyor: “Çünkü her ne kadar ‘çeviri’nin anlamı, her bir etkileşim ve eylem örneğinde aynı olmasa da geleceğe dair kesinsizliklerin yanı sıra fikirlerin geçmişten aktarımı ve bedenselleşmiş pratiklerin mirası da, karşılıklı anlayış ve etkileşim için elbette temel niteliktedir… Fakat benim derdim, kimin suçlanması gerektiğini (modernlik mi, Avrupa medeniyeti mi, insanlık mı) saptamak değil, bizi felakete götürebilecek olan dilleri ve yaşam biçimlerini saptamanın bariz bir ihtiyaç olduğunu vurgulamaktır.”

KONUYA DAHA İÇERİDEN BAKMAK ŞART

Kapitalizm ve devletlerin dilinin başka dilleri anlayacak bir anlayışa sahip olmalarının mümkün olmadığını belirten Asad, Doğu’daki tarihsel gelişmeleri Ludwig Wittgenstein, Thomas Hobbes, Erving Goffman, Hegel, René Descartes ve Antonio Gramsci gibi filozoflara atıfta bulunarak tartışmaya açıyor. Kendi büyüdüğü dünya ile Batı’nın geliştirdiği teorik ve akademik dünya arasındaki çelişkileri gözler önüne seriyor. Asad, Arabistan’da doğmuş bir akademisyen olarak başka kültürlerin anlaşılması için dışarıdan bir bakış yerine, daha içeriden bakılması gerektiğini savunuyor. Bunu yaparken Batı’nın yaşadığı gelişmeler üzerinde duruyor: “Modern dünyanın yaratılmasında Avrupa’nın genişleyişinin ilk dönemi, tipik şekliyle üstün ve sürekli gelişen bir savaş teknolojisinde ve bu teknoloji yoluyla ifade bulan olağanüstü bir şiddet pahasına gerçekleşmiştir. Medeniyetin şiddeti bugün de azalmamıştır; tersine bu tehdit küresel çapta bir felaketin habercisidir. Bizi şu an olduğumuz yere getirmiş olan seküler aklın en kayda değer veçhesi, problemleri formüle etmek ve çözmek için artan soyutlama ve hesaplamadan yararlanan bir becerikliliktir.”

Kategorik bir şekilde önemli ayrıntılar sıralayan Asad, sekülerizmin anlaşılması için bizlerle tarihsel dönüm noktalarını paylaşıyor. Sekülarizmi anlamanın en iyi yolunun dolaylı yaklaşım olduğunu ifade eden Asad, kitabında Hristiyanlık dünyasından seküler dünyaya yapılan çevirilerin yorumları ve bunun yarattığı paradigma değişimlerini, gelenek ve ritüelleri, çeviri yapılırken yorumlamanın nasıl daha faydalı olacağını, benliğin kamusal alandaki sunumunun çeviri ve sekülerleşme konusunda insanlara ne gibi sınırlar dayatabileceğini ve istatistiki bir dilin gerçekleri analiz etmemizi nasıl engellediğini tartışmaya açıyor. Ferit Burak Aydar tarafından çevrilen kitap, her entelektüelin kütüphanesinde bulunması gereken özgün bir çalışma. Kitabın en ilgi çeken kısımlarından biri ise Doğu kültüründe kitaplara atfedilen kutsallığın, yazılanın içeriğine önem vermek yerine, şekilsel geleneklere önem vermelerini sağladıkları yönündeki düşünce silsilesi. Asad’a göre çeviri ve çevirinin anlamlandırma gücü her kültürün yapısına göre değişim göstermek zorunda kalacak. Çünkü dili ve dilin anlaşılma tarzını içinde bulunan kültürel kodlara bakmadan anlamamız mümkün değil. Böyle düşünen Asad bize çevirilerin yalnızca çeviriden ibaret olmadığını, çevrilen metinler veya kitaplarla ilgili kolektif yorumların, ortak dilin ve ritüellerin sınırları içinde düşünülmesi gerektiğini anlatıyor.

Doğu kültürüne hem Batı’nın hem Doğu’nun gözünden nesnel (objektif) şekilde bakabilen nadir kitaplardan biri olan “Seküler Çeviriler”i okuyan, hem kendi kültürel öğeleriyle benzerlikler bulacak hem de Batı’nın dilinin kolektif taraflarının olup olmadığını ve benzerliklerin metinleri anlamada nasıl bir yapı doğurabileceğini sorgulayacak. “Seküler Çeviriler”, felsefi ağırlıklı, derin olduğu kadar hiç düşünmediğimiz konuları da düşündüren önemli bir çalışma.

#​Batı
#Seküler
#Doğu
4 yıl önce