|

Denktaş'ı tanıyoruz, ya Rauf'u?

Gazeteci Nur Batur, yıllardır yakından takip ettiği Rauf Denktaş'ın biyografisini yazdı. “Yeniden Yaşasaydım” isimli kitap, okurları başka bir Rauf ile, annesiz, babasız ve evlat acılarıyla yaşayan farklı bir insanla tanıştırıyor.

Emeti Saruhan
00:00 - 8/04/2007 Pazar
Güncelleme: 09:26 - 10/04/2007 Salı
Yeni Şafak
Denktaş'ı tanıyoruz, ya Rauf'u?
Denktaş'ı tanıyoruz, ya Rauf'u?

1924 yılı Ocak ayında doğan Rauf, küçük yaşta annesini kaybetti. Annesi için “Rauf'u doğurdu ve öldü” dendiğini duyunca uzunca bir süre annesini kendisinin öldürdüğünü düşündü. Halbuki annesi, Rauf doğduktan bir buçuk yıl sonra evde kendi kendine düşük yapmaya kalkınca kangren olmuş ve ölmüştü. Annesi hakkında sorduğu soruları kimse cevaplamadı. Ablası Neriman'ın zaman zaman anlattıkları da kafasındaki anne portresini şekillendirmeye yetmedi. Rauf hayata işte böyle bir dramla 'Merhaba' dedi.

Kur'an başucu kitabı

Babası yetişmesine çok özen gösterdi. Rauf'un tatillerde boş gezmesini istemez, okuması ve özet çıkarması için kitaplar verir sonra üzerine konuşurlardı. Kur'an-ı Kerim'le de böyle tanıştı. Babasının Kuran-ı Kerim'in İngilizce meali ile Türkçe mealini ile karşılaştırmasını istemesiyle adeta Kur'an-ı ezberledi Rauf. İleriki yıllarda Kur'an başucu kitaplarından biri olacak, sık sık Kur'an okuyacak, ne zaman içi darlansa, teselli arasa Kur'ana sığınacaktı.

Çocuklarının acısını gördü

Lise çağlarında babasını da yitirdi Rauf ve ilk çocuğuna da babasının anısına Raif adını koydu. Raif geceleri ağladığında ilk koşan Rauf oluyordu. Altını değiştiriyor, mamasını yediriyor, uyutuyordu. Sonra bir kızları oldu, Dilek. Tombiş bir bebek olan Dilek, 6. aydan sonra zayıflamaya başladı. Oturamadığını da fark ettiler. Doktor doktor dolaştılar. İngiltere'de ameliyata alınmak üzereyken vefat etti Dilek. Oraya gömdüler. Ancak bu Rauf'la eşi Aydın'ın yaşayacağı tek evlat acısı olmayacaktı. Dilek'ten sonra doğan oğlu Münir de, Rauf Ankara'dayken bademcik ameliyatında vefat etti. Sanki içine doğmuş gibi ameliyatın yapılmasını istememiş, giderken sakın ameliyat etmeyin diye tembih etmişti. Cenazesine katılamadı. Dönünce tek başına mezarına gidip uzun süre oturup konuşarak vedalaştı Münir'le. Ancak Rauf'u en çok yıkan, ilk gözağrısı Raif'in 37 yaşındayken bir trafik kazasında ölmesi oldu. Teselliyi günlerce odasında Kuran okumakta buldu.

Makarios'a yaptığı şaka

Denktaş, her hangi bir insanın zor kaldırabileceği bu acılara karşın, espri ustalığı ve fotoğraf tutkusu sayesinde gülmeyi ve güldürmeyi hiç unutmadı. Siyaset hayatına da acılarını değil, esprilerini yansıttı. Rauf, Kıbrıs'la ilgili en sert müzakerelerde bile esprilerini konuşturdu. Gergin ve gittikçe uzayan bir müzakerede Makarios'un hiç tuvalete gitmemesi üzerine “Ben üç kere çıktım siz hiç çıkmadınız. Bu cüppenin altında bir mekanizma mı var?” demesi herkese kahkaha attırırken, Makarios'u ise fena bozmuştu.

Churcill'in falcısı devlet kuracaksın demişti

İngiltere'ye hukuk okumak için giderken Kahire 'de bir süre kalması gerekti. Arkadaşı Ahmet Zaim'le El Halil çarşısını gezerken bir binanın önünde kocaman bir el resmi vardı. El falı bakıyorlarmış diyerek içeri girdiler. Köşede bir masadaki defteri karıştırırken işaretlenmiş bir sayfa görüp baktı. Sayfanın altında 1941 tarihiyle Winston Churcill'in imzası vardı ve şöyle yazıyordu: “Profesör yıllar önce sana gelmiştim. Bana başbakan olup halkımı büyük bir felaketten kurtaracağımı söylemiştin…” Rauf çok etkilenmişti. Sırası gelince falcı Rauf'un elindeki çizgileri inceledi sonra gözlerine bakıp “Sen bir gün bir devlet kuracaksın” dedi.

Papağanıyla bozuştu

Rauf'un çocukluğundan beri en yakın dostları köpekleri, kedileri, kuşları ve papağanları oldu. Evliliklerinin ilk yıllarında en yakın dostu, köpeği Rex'ti. Ancak Cici, Boncuk ve Cafer'in hayatında özel bir yeri vardı. Boncuk beyaz kaniş köpeğiydi. Rauf evrak okurken kucağına oturup başını masaya koyar, basın toplantılarında bile Denktaş'ın yanında olurdu. Cafer ise yaramaz papağanıydı Denktaş'ın. Bir gün kaçmış, Cafer'i bulmak için tüm Lefkoşe seferber olmuştu. Nihayet bulup yakalandığında Cafer'in Denktaş'a ilk sözü “Mannnnyaaaak” oldu. Denktaş da “Terbiyesiz” diye cevap verdi. Rauf Denktaş'la ilgili daha bir çok bilinmeyeni “Yeniden Yaşasaydım”da bulabilirsiniz.


Rauf Denktaş iki eşliydi

Rauf henüz bebekken “işte nişanlın” diye kucağına verilen amcasının torunu Aydın'la evlendi. Aydın evlendiklerinde küçüktü ama görenler 19 yaşında sanıyordu, yapılı ve çok güzel bir genç kızdı. Rauf bir gün ona “İkinci karımsın. İlk karım cemaatim” dedi. Aydın bu söze çok ağladı. Gerçekten de Rauf yıllarca gece gündüz demeden çalıştı. Çocuklarının doğumunda, ölümünde, Rumların saldırılarında, Aydın Hanım'ın ameliyatlarında yanında olamadı. Çocukları ve eşine zaman ayıramaması Rauf Denktaş'ın içinde bir ukde olarak kaldı.


17 yıl önce