|

Japonları kurtarışımızı masalsı anlattım

Yuvaya Dönüş filmi , İran-Irak savaşı sırasında 215 Japon vatandaşın Tahran’dan Türkiye’ye getirilişini konu alıyor. Film, ilk olarak 2019’un ‘Türkiye Yılı’ ilan edildiği Japonya’da gösterime girecek. Filmin yönetmeni Hakan Kurşun, “Gerçek bir kahramanlık hikayesini aşk üzerinden masalsı bir dille anlattım”diyor.

Hatice Saka
04:00 - 13/01/2019 Pazar
Güncelleme: 13:31 - 12/01/2019 Cumartesi
Yeni Şafak
Hakan Kurşun
Hakan Kurşun

İran-Irak savaşı sırasında 215 Japon vatandaşın Tahran’dan Türkiye’ye getirilişi ve bu olayın perde arkasında yatan aşk hikayesini anlatan “Yuvaya Dönüş” filmi seyirci karşısına çıkacak. Gazeteci-Yazar Erdal Güven’in Tahran’dan Kaçış kitabından senaryoya uyarlanan film, ilk olarak 2019’un “Türk Yılı”ilan edildiği Japonya’da vizyona girecek. Biz de filmin yönetmeni Hakan Kurşun ile bir araya geldik. Kurşun, tamamen gerçek bir hikayeyi tarihi bir belgesel yerine baba-kız sevgisi ve bir aşk hikayesi üzerinden anlatmayı tercih ettiğini dile getiriyor.

Bu film bir romandan uyarlandı. Öncelikle konusunu anlatır mısınız?

Dönemin kültür bakanı Erdal Güven’in üç kitabını Japonya İmparatoru’na hediye etmişti. Bunlardan Ertuğrul Fırkateyni filme çekildi. Bu, onun ikinci kitabı. Güven, “Tahran’dan Kaçış” romanında önemli bir kahramanlık hikayesini anlatıyor. 1985 yılında Irak-İran savaşında Saddam Hüseyin 72 saat içinde tüm uçakları bombalayacağını ilan ediyor. Tüm ülkelerin yabancı vatandaşları kurtarılıyor. Ancak 215 Japon kalıyor. Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Japonlar için bir uçak gönderiyor. Ali Özdemir ve onun yardımcısı pilotu Koray Gökberk bombalanan alana iniyorlar ve 215 yolcu kurtuluyor.

BABA-KIZ SEVGİSİNİ ANLATIYOR
Siz bu hikayeyi filmde nasıl işlediniz ?

Biz tarihi bir belgesel film yerine baba-kız sevgisini ve aşkın gücünü anlatan bir film yaptık. Tahran’dan kaçış konusunu filmin merkezine koymadık. Uçakta kalan son kişi olan Japon kızı bir istihbarat subayı kurtarıyor ve ardından olaylar gelişiyor. İkisi büyük bir aşk yaşıyorlar. Ayrıca filmde Japon ve Türk kültürünü birleştirdik. Biliyorsunuz Japonlar ile dostluğumuz çok eskilere dayanıyor.


İki farklı kültürü yansıtırken zorluklar oldu mu ?

Bu filmde Japon ve Türk kültürünü birleştirdik ve her ikisini de elimizden geldiğince göstermeye çalıştık. Örneğin Japon ve Türk kahvaltısının aynı sofrada olduğu bir sahne çektik. İki kültürün benzerlik ve farklılıklarını yansıtmaya çalıştık.


Sanırım film Japonya’da gösterilecek.

Japonya’da 2019’u “Türk Yılı” ilan ettiler. 30 Nisan’da Japon kralının tahtı bırakma günü ve törende Cumhurbaşkanımız da olacak. Orada bu filmin gösterilmesi planlıyor.

Film iki ülke için çok anlamlı olacak, bunun baskısını üzerinde hissettiniz mi ?

Evet, elbette hissettim. Kültürel değerleri çok dikkatli yansıtmalıydım. Diğer yönden Türkiye’nin tanıtım için güzel yerleri göstermem ve hikayeyi en doğru şekilde anlatmam gerekiyordu. Mesela filmde İstanbul Boğazı, üçüncü havalimanı, Japonların inşa ettiği köprülerin olduğu sahneler var.

Çekimlerin çoğuda Kapadokya’da geçti. Neden orayı seçtiniz ?

Kapadokya Uzakdoğu ülkelerinin en çok rağbet ettiği ve aşk hikayesine uygun romantik bir yer. Kapadokyalılar’ın bir sözü var: “Kapadokya bir atlar ülkesidir. Her zaman orada aşkı ve sevgiyi hissedersin.” Bu nedenle aşk hikayemize en uygun olarak orayı tercih ettik.

TÜRKÇE BİLEN JAPON BULMAKTA ZORLANDIK
Peki Japon oyuncularla çalışmak nasıldı?

Aslında başrolde oynayan Japon oyuncuyu bulmakta epey zorlandık. Türkçe bilen biri olması bizim için öncelikti. Çinli ve Koreli Türkçe bilen oyuncu bulmak zor değil ancak Japonlar için aynı şey geçerli değil. Epey araştırma yaptık tam istediğimiz gibi bir oyuncu bulabildik. Megumi ile uyumlu çalıştık. Çok disiplinli olmalarının avantajını yaşadık. Özellikle Türkçe’yi şiveli konuşması filme sıcaklık kattı. Doğallığı korumaya çalıştım. Siyah ve karanlık değil renkli ve masalsı bir film yaptık.

Peki hazırlık aşamaları nasıldı?

Arkamı dayadığım çok sağlam bir ekip var. Erdal Güven zaten gazeteci ve onun ekibindekiler de bu alanda çok tecrübeli. Bana bu konuda çok fazla bilgi ve kaynak aktardılar. Senaryo çalışmasını bir yıl yürüttük. Görsel bir şov olması için çok uğraştık. Tabiki o değerleri kaybetmeden naif bir şekilde işledik. Keskin hatlarla anlatılan ve direk mesaj veren filmlerle izleyiciyi yakalayamazsınız. Örneğin, Titanic filmini yıllarca yaptılar. Ancak bir aşk hikayesi merkeze koydularında tüm dünyanın ilgisini çekti. Bir insani dramı anlatıp, savaşı arka planda bir hikaye olarak kullandığınız zaman izleyicinin yüreğine dokunabiliyorsunuz. Biz gençlerin de izleyebileceği bir film olsun istedik. O dengeleri iyi kurmak lazım.

Bu film gerçek bir hikayeyi anlatıyor. Olayların kahramanlarıyla görüştünüz mü ?

Hikayenin başkahramanı bir istihbarat subayı, adını yaptığı görevden dolayı tamamen gizliyor. 1985 yılında Japon kıza olan aşkı, evlilikleri ve onun bir meyvesi olması tamamen gerçek. Ancak önümüzdeki dönemlerde kurtarılan 215 Japon yolcunun Türkiye’ye davet edilmesi planlanıyor. Bu film, Türkiye ve Japonya arasında bir köprü kuracak.


Her kelimeye
dikkat edilmeli
Daha önce Japonlar ile çalıştınız mı?

Japonların kültürünü kısa bir sürede anlamak çok zor. 18 yaşında iken Japonların set fotoğraflarını çekmiştim. Daha sonra Barış Manço’nun da yer aldığı bir reklam filminde Japonlar ile çalıştım. Kaygılarım vardı ancak Barış abi bana, “kültürlerini anlamak kolay değil” deyince rahatlamıştım. Onların size duyduğu saygıyı zedelemeyecek cümleler kurmanız ve her kelimenize dikkat etmeniz gerekir.

Mendilim kekik kokuyor yeni projem
Siz çok fazla sinema ve dizi çekmiyorsunuz neden?

Bir tane sinema filmi yaptım. Genelde reklam filmleri çekiyorum. Bu filmi bana teklif etmelerinde bu yönüm etkili oldu. Çünkü sadece sinamatografik kaygılar değil ülkemizin temsili de sözkonusuydu. O nedenle seve seve kabul ettim. Sinema filmi çekersem değeri ve anlamı olsun istiyorum. Mesela bu filmin çekimleri bitince, beni iki proje bekliyor. Gaziantep’te yaşayan tinerci çocukların yükseliş hikayesini anlatan bir film çekeceğim. Çanakkale’de çekimlerini yapacağımız “Mendilim Kekik Kokuyor” filmine haziran ayı gibi başlamayı düşünüyorum.

#tahran
#film
5 yıl önce