|

Sinemacı politik olamaz mı?

Sinemacı, AK Parti taraftarı olursa linç ediliyor, CHP taraftarları ise takdir ediliyor. Peki, bu ikircikli tutumun sebebi ne? Genelde sanatçılar, özeldeyse sinemacılar politik tavır gösteremez mi? Sinemacının filmlerine bu nasıl yansımalı?

Abdulhamit Güler
00:00 - 24/04/2021 Cumartesi
Güncelleme: 23:37 - 23/04/2021 Cuma
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

Erkan Oğur’un İbrahin Kalın’ın türkü icraına eşlik etmesiyle gündeme gelen konu, sanatçının siyasiler karşısındaki tavrı idi. Malumunuz üzere Erkan Oğur sosyal medyada linç edildi ve geri adım manasına gelecek talihsiz bir açıklama yaptı. Maalesef icra edilen sanatın niteliği gündeme gelmedi. Bu durumu sinema oyuncularının ve meşhur yönetmenlerin tavırlarında da görüyoruz. Yapılan filmlerde, gündeme dair yorumlarda siyasi tavır ortaya koymanın sonucu, hangi siyasi bloğa destek olduğunuza göre değişiyor. Oysa mühim olan üslup. Zira sanatçının politik olmaması gibi bir durum söz konusu olamaz.

SİNEMA ÖZÜ İTİBARİYLE POLİTİKTİR

Sinema tarihinin dönüm noktaları politik meselelerle bağlantılıdır. Ve her sinema kuramı, akımı ya da yaklaşımı da politik tandanslarla yola koyulur. Vertov’un Kameralı Adam’ı, Bunuel’in Bir Endülüs Köpeği filmi, Ayzeştayn’ın Potemkin Zırhlısı ve döneminden beri önemli filmlerin tamamının politik tavrı olduğu aşikar. Bunda bir beis yok, olamaz, olmamalı. Sinema ve sanat özü itibariyle politiktir. Fekat üslup, politik tutumları birbirinden ayırıyor. Yani mühim olan ne söylediğiniz değil, nasıl söylediğinizdir.

Nuri Bilge Ceylan’ın sineması da politiktir, Zeki Demirkubuz’un da... Tarantino da politik tavırda bulunmuştur, Angelopoulos da... İran Sineması da politiktir, Bollywood da... En ufak söz söyleyecek olan her film politika içerir. Birbirinden ayrıldığı nokta üslubudur. Politik tavrını nasıl ortaya koyduğudur. Sinema dilinin inceliklerini kullanarak film yapan İranlı yönetmenler sürekli rejim eleştirisi yapar. Kiarüstemi de Makhmalbaf da politik tavır ortaya koymuştur. Farhadi’nin filmlerinin tamamı İran’daki toplumsal yapıyı, adalet mekanizmasını ve rejimi eleştirmiştir. Ancak gayet sade, ironik ve sahibi bir şekilde yapmıştır.


KİARÜSTEMİ’NİN UNUTULMAZ SANSÜR CEVABI

Abbas Kiarüstemi vefat etmeden önce Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde konukken kendisine yöneltilen sansür sorusuna “Ben, filmi makaslanıp da sonra bunun mağdur edebiyatını yaparak ünlenen yönetmenlerden değilim. Bu tarz hesaplarla film yapanlar mı otorite yoksa iktidarın kendi mi otorite bunlar konuşulmalı” cevabını verdiğinde aslında çok şey anlatmıştı.

Yılmaz Güney, Cannes’da ödül alırken sol yumruğunu havaya kaldırdığında politik mesaj vermiştir. Nuri Bilge Ceylan seneler sonra Cannes’da ödül alırken aynı hareketi yaptığında da bir tavır ortaya koymuştur. Ancak Ceylan’ı hiçbir zaman hamasetin ve propagandist film dilinin içinde görmedik.

Bir film, kaba politik dilden uzak olduğu müddetçe saygı görür. Didaktizm ve açık manipülasyon yapan film politik tavır ortaya koymaktan öte propaganda malzemesine dönüşür. Ülkemizde yapılan politik filmlerin bir kısmında da bu kaba propagandist dil kendini gösterir.

MESELE SİYASET DEĞİL!

Diğer taraftan Türkiye’de sinemacının politik tavrını ortaya koyup koyamayacağını belirleyen şeylerden biri de ‘hangi taraf’ sorusuna verdiği cevaptır. Recep Tayyip Erdoğan’ı ya da muhafazakar bir siyasiyi desteklersen kesinlikle eleştirilirsin. Sosyal medyada linç edilmen işten bile değildir. Buna karşılık Kemal Kılıçdaroğlu’nu veya Ekrem İmamoğlu’nu desteklemek zaten sanatçılığın şanındandır. Bırakın eleştirilmeyi, takdir görürsün. İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerindeki “her şey çok güzel olacak” etiketini paylaşarak tavrını ortaya koyanların büyük kısmının sanatçı olması da bunun göstergesiydi. Oysa 15 Temmuz’da bile darbe girişiminin karşısında, Erdoğan’ın yanında olduğunu söyleyen her sanatçı yandaş olmakla suçlandı. Ve bu tavır hiç değişmedi, değişmiyor.

HOLLYWOOD’UN KIRMIZI ÇİZGİSİ

Dünyada durum bizden biraz daha farklı elbet. Örneğin ABD’de her seçim dönemi, Cumhuriyetçi ya da Demokrat, sanatçılar tavırlarını ortaya koyup destekledikleri başkan adayını açıklar. Elbette karşılıklı eleştiriler olur ancak ülkemizdeki gibi bir çelişki oluşmaz. Hollywood, güncel siyasi kamplaşmalarla sistemini bozacak bir düzen olmadığı için çok şey değişmez. Holokost gibi konularda genel kanıya aykırı görüş beyan etmezseniz nefes almaya devam edersiniz.

USUL ESASA MUKADDEMDİR

Siyasi görüşü olmayan kimse olamayacağı gibi bir politik tavır ortaya koymayan eser de olamaz. Çünkü her sanat eseri biraz da sanatçıyı anlatır. Burada mühim olan dildir. Yani eserin üslubu... Kaba dil, propagandist yaklaşım ve manipülatif niyet eserin saygınlığını azaltır. İşte bu tarz üretimler eleştirilebilir. Sanatın inceliğini kullanamayan kişilerin eserlerindeki siyasi niyet kendini belli eder. Bütün mesele usulün esasa mukaddem olmasındadır.

#Sinema
#Politika
#Sanat
3 yıl önce