|

Tebeşirle hazinemizi işaretliyor

Geçtiğimiz haftalar Burcu Meltem Arık kızı Sumru ile birlikte İstanbul’un sokaklarında kendiliğinden yetişen bitkilerin, ağaçların ve bu ağaçların üzerinde öten kuşların, yerde açan çiçeklerin ismini tebeşirle yazaram bunu sosyal medyada paylaştılar. Bu etkinlik büyük ilgi gördü. Arık İstanbul’da 2 bin 500 farklı bitki türü ve binlerce canlıyla birlikte yaşadığımızı hatırlatarak bu büyük zenginliğe dikkat çekmek istediklerini dile getirdi.

Ayşe Olgun
04:00 - 14/06/2020 Pazar
Güncelleme: 15:41 - 13/06/2020 Cumartesi
Yeni Şafak
Meltem Burcu Arık kızı ile birlikte sokaktaki bitki ve ağaçların ismini yazıyor.
Meltem Burcu Arık kızı ile birlikte sokaktaki bitki ve ağaçların ismini yazıyor.

İstanbul tarihi güzelliklerinin yanında doğal güzellikleriyle de öne çıkan bir şehir. Pandemi süresinde belki seslerine daha dikkatli kesildiğimiz kuşları ve diğer canlıları yeniden keşfettik. Hanımelleri, erguvanlar, güller, yasemin ve gelinciklerden sonra etrafta mis gibi iğde kokusu var. Ihlamurlar ise bugünlerde yavaş yavaş çiçek açmaya başladı bile. Çevremizdeki bu doğal güzelliklere dikkat çeken bir isimden bahsedeceğim: Burcu Meltem Arık. Özellikle çocuklara doğa dostu olmanın yollarını anlatan eğitimler veriyor aynı zamanda kuş gözlemcisi. İstanbul’da yaklaşık 2 bin 200 farklı bitki türü bulunduğunu hatırlatan Arık “Bunların bir kısmı dünyada sadece bu kentte görülüyor. Kadıköy acı çiğdemi, İstanbul nazendesi bunlardan ikisi. Bazılarının bulunduğu alan o kadar dar ki. Örneğin dünyada sadece Başakşehir’de bulunan sultan pelemiri. Bunların dışında çok sayıda yaygın tür de var.“ diyor. Biz de geçen ay sosyal medyadan yaptığı paylaşımlardan yola çıkarak İstanbul’daki doğal hayatı kendisiyle konuştuk. Buyrun.


Geçtiğimiz haftalar sosyal medyada büyük ilgi gören bir paylaşım vardı. #oyunarkadaşımdoğa ve #komşubitkiler etiketiyle yapılan bu paylaşımlar her gün önünden geçtiğimiz ama adınızı bilmediğimiz semtimizdeki, sokağımızdaki bitkilerle bizi tanıştırıyordu. Öncelikle bu fikir nasıl ortaya çıktı onu merak ettim?

Mahallemizden gelip geçenler komşumuz olan ağaçları, bitkileri tanısın çok istiyorduk. Bu nedenle 8 yaşındaki kızım Sumru ile ağaçları ve bitkileri etiketlemeye hazırlanıyorduk. “Merhaba, ben bir sarıçamım. Aslında yükseklerde yaşamayı severim.” gibi küçük notlar hazırlayıp bitkilere asacaktık. Buna başlayacakken İngiltere ve Fransa’da tebeşirle yapılan bu eylemi gördüm. Çok hoşumuza gitti. Bu eyleme katılarak Sumru ile yakın çevremizdeki bitkilerin adlarını tebeşirle yazmaya başladık. Sokağımızdan geçenleri, mahallemizde oturanları da insan olmayan komşularımızı tanımaya davet ediyoruz bu şekilde.


DOĞANIN İÇİNDE BÜYÜDÜM
Doğayla yolunuz nasıl kesişti, hikayenizi de dinlemek isteriz?

Kuşlarla, bitkilerle birlikte büyüdüm. Antakya’lıyım. Habib-i Neccar ve Amanosların yamacında Asi Nehri’nin kenarında büyüdüm. Yazları da anne memleketim K. Maraş Göksun’daydım. Çok şanslıydım, doğayla iç içe bir çocukluk ve gençlik dönemim oldu. Kavaklar, sarı papatyalar, elma ağaçları, korungalar, uğurböcekleri, ebabiller ve daha birçok yoldaş tür oyun arkadaşımdı.

Kuş Gözlemciliği de yapıyorsunuz kuşlarla nasıl tanıştınız?

ODTÜ’de okurken de bir arkadaşımın kuş gözlem topluluğuna gittiğini öğrendim. Ondan beni de kuş gözlemine götürmesini rica ettim. Sabah çok erken kalkarsınız kuşları görebilmek için. Sabah 5’te yola çıktık. Kampüsü olağanüstüdür ODTÜ’nün. Hava aydınlanmaya başlamadan hemen önce daha önce hiç duymadığım kuşları duymaya başladım. Ağardığında ilk gördüğüm kuşlardan biri ise çaprazgagaydı. Öyle güzel bir kuş ki. O gün bugündür dürbünümü elimden bırakmadım. ODTÜ Kuş Gözlem Topluluğu’na katıldım. Bu sayede Doğal Hayatı Koruma Derneği’nin gönüllüsü oldum ve Artvin’den Muğla’ya, Kırklareli’nden Hakkari’ye Türkiye’yi neredeyse karış karış gezdim. Öyle etkilendim ki doğasından, insanından, insanın doğayla kurduğu farklı kültürlerden. Bir süre sonra sadece kuşlara bakmıyorsunuz, bitkiler, böcekler, sürüngenler, doğadaki her şey dikkatinizi çekiyor. İnsan da doğanın bir parçası. Sonuçta 1997 yılından bu yana kuş ve doğa gözlemcisiyim. Kimya Bölümü mezunuyum ama mesleğimi hiç yapmadım. Doğa eğitimi ve doğa koruma alanlarında çalıştım hep.


SANSAR DA SİNCAP DA GÖRDÜM
İstanbul’un sokaklarında, kaldırım kenarlarında aslında çok sayıda bitki olduğunu sizin paylaşımınızla birlikte tekrar gördük. Yaptığınız paylaşımlardan yola çıkarak bizi hangi semtlerde sokaklarda ne tür bitkiler, ağaçlar, kuşlar bekliyor? Nasıl bir zenginliğin içindeyiz? Bunlar arasında sadece bu şehirde görülen bitki, ağaç, kuş vs var mı acaba?

“Doğa” çoğu insan için kentlerden uzakta bir yerdir. Ancak kentler de doğanın farklı öğelerinin yaşadığı bir mekan aslında. Birkaç farklı semtte oturdum. Kentin içinde kaya sansarı da gördüm, sincap da, akrep de, kirpi de ve birbirinden farklı çok sayıda bitki de. İstanbul öyle inanılmaz bir kent ki. Burada birbirinden farklı yaşam ortamları bulunuyor; çayırlar, ormanlar, fundalıklar, kumullar, sulak alanlar. Kuzeyinde kayın güneyinde kızılçam görürsünüz. Buralarda yaşayan çok sayıda canlı türü var. Prof. Dr. Ünal Akkemik hocamızın yaptığı bir çalışmaya göre İstanbul’da yaklaşık 2 bin 200 farklı bitki türü bulunuyor. Bunların bir kısmı dünyada sadece bu kentte görülüyor. Kadıköy acı çiğdemi, İstanbul nazendesi bunlardan ikisi. Bazılarının bulunduğu alan o kadar dar ki. Örneğin dünyada sadece Başakşehir’de bulunan sultan pelemiri. Bunların dışında çok sayıda yaygın tür de var.


Bunları tanımak için tavsiye edeceğiniz bir kaynak var mı peki?

Prof. Dr. Ünal Akkemik’in ÇEKÜL Vakfı tarafından basılan İstanbul’un Doğal Bitkileri kitabı bine yakın türü tanıtıyor. Bu kitaptan yararlanarak semtinizde bulunan türleri keşfedebilirsiniz. Bunu yaparken bir de gözlem defteri bulundurmanızı önermek isterim. Bu defterinize hangi türü, ne zaman, hangi hava koşullarında, nerede gördüğünüzü kaydederseniz vatandaş bilimine de katkıda bulunmuş olursunuz. Bitkilerin çiçeklenme ve tohum dönemlerini de yazabilirsiniz. Kaydetmek türleri öğrenmenin en etkili yollarından biridir.


Çocuklar oyun oynayarak öğrenir
Doğa Oyunları adlı bir çalışmanız var ve uzun yıllardır doğayla çocukları tanıştırmak için eğitici çalışmalar da yapıyorsunuz. Çocuk, kent ve doğa ilişkisi üzerine neler söylersiniz?

Banu Binbaşaran ile birlikte kurduğumuz Doğa Oyunları Evi var. Adı böyle çünkü doğa bizim için ev. Bu evi de birbirinden farklı yoldaş türlerle, bitkilerle, kuşlarla, böceklerle paylaşıyoruz. Sokağımızda gördüğümüz canlılar bizim komşularımız. Çocuklar da en iyi oyun oynayarak öğrenir. Dokunarak, koklayarak. Buna olanak verilmesini önemsiyoruz. Çocuk, kent ve doğa üzerine sanırım söylemek istediğim en kritik söz “Kentler doğa dostu ve çocuk dostu olmalı” olurdu. Bunu yapmak bizlerin elinde.


Doğanın bir parçası olduğumuzu hatırlayalım
Bunun sürdürebilirliği için hepimize düşen görevler nelerdir?

Doğanın bir parçası olduğumuzu kabul etmek en önemli görev kanımca. Biz insanlar bu dünyanın canlılarından biriyiz. Tüm canlıların yaşama hakkı var ve biz de buna saygı göstermeliyiz. Bir diğer görev de kenti paylaştığımız canlıları tanımak olabilir. Tanıdıklarımızı severiz ve gözetiriz. Ailemizi gözettiğimiz gibi sokağımızdaki çınarı da gözetmeliyiz.


Kendi bitkilerimiz tercih edilmiyor

Pandemi döneminde insanlar eve çekildikten sonra doğa da dünyada olduğu gibi ülkemizde de kendini yenilemeye çalışıyor. Sık sık haberlerde şahit olduğumuz şehre gelen yaban hayvanları, sokakları taş aralarından çıkıp saran gelincikler gibi… Bizim yaşadığımız şehirle ilgili sokaklarda, parklarda vs. bu alanda gözlemlerinizi merak ediyorum bizimle neler paylaşırsınız?

Bu tüm canlıların her zaman yaptığı. Bu sıra bunun daha çok farkına varılıyor sanırım. Benim bulunduğum yerde uzun süredir kirpiler yaşıyor. İnsanın etkisi, baskısı azalınca diğer canlılar da daha görünür oldu. Hep görünür olabilirler aslında. Ancak özellikle kentlerde bu canlıların ortaya çıkmasını önleyen çok sayıda uygulama var. Her yere çim ekildiğinde yabani bitkiler çıkamıyor. Yabani bitkilerin boy atmaya başladığı her alan hemen biçiliyor. Bütün yeşil alanlara maalesef zehirli ilaç atılıyor. Meyveli ağaçlar tercih edilmiyor. İstanbul’da yaşayan türler yerine dünyanın farklı yerlerinden bitkiler getirtiliyor. İstanbul’un kendi bitkileri kenti güzelleştirmek için öyle uygun ki. Keşke bu uygulamalardan vazgeçilse ve doğa dostu peyzaj uygulamalarına geçilse. Üstelik artık bu alanda çalışan çok sayıda insan da var. Permakültür gibi uygulamalar da yaygınlaştı.

Bir gözlem defteriniz olsun
Sokaklarımızdaki ağaçları, bitkileri, hayvanları tanımak için bir anlamda doğa okuryazarı olmak isteyen yetişkinler için nasıl bir yol önerirsiniz, bu alanda bilgi sahibi olacağımız kaynaklar neler olabilir?

Öncelikle mahallenizde, kentinizde zaman geçirmenizi önermek isterim. Geze geze, göre göre, merak ede ede siz de komşularınızı fark etmeye başlayacak, kentin tam ortasında olsanız dahi ne kadar çok farklı tür gördüğünüze şaşıracaksınız. Az önce de bahsettim, yapabiliyorsanız bir gözlem defteriniz olsun. Bu defterinizi yanınızdan hiç ayırmayın. Rehber kitaplarınızı her zaman taşıyamayabilirsiniz ama defterinize alacağınız notlara daha sonra bakarak hangi türü gördüğünüzü bulmanız daha kolay olabilir. Fotoğraf aynı etkiyi yaratmaz. Rehber kitap olarak Prof. Dr. Ünal Akkemik’in ÇEKÜL Vakfı tarafından basılan İstanbul’un Doğal Bitkileri kitabını öneririm. Biz kızımla en çok bu kitaptan yararlanıyoruz. Bizim Çiçekler (http://www.bizimcicekler.org.tr) adlı bir web sayfası var. Bu sayfada çok sayıda uzman katkı sunuyor, Ali Nihat Gökyiğit Vakfı Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi tarafından destekleniyor. Buna da bakabilir, buradaki uzmanlara sorular sorabilirsiniz. Twitter’da merak ettiğiniz türün fotoğrafını, nerede çektiğinizi belirterek #HangiTür etiketi ile paylaşırsanız burada bulunan uzmanlar sizi yanıtlayabilir.


Kendi semtimizdeki canlılarla tanışalım
Bu mevsimde sokaklarımızda, parklarda bizi bekleyen kuşlar, bitkiler hangileri acaba?

Bu sorduğunuz soruyu kuşlar için çok kolaylıkla yanıtlayabilirim. Çünkü kuş gözlemcileri oldukça uzun bir süredir kayıt tutuyor. Kayıtlarımızı da eKuşBank (https://ebird.org/turkey/home) adlı bir veritabanına kaydediyoruz. Bu sayede leylekleri ne zaman görmeye başlarız, yırtıcı kuş göçü ne zaman başlar, benim mahallemde bu ay hangi kuş türleri görülür bunu size söyleyebilirim. Siz de bu veritabanına girip bakabilir, İstanbul’da Haziran ayında hangi türler görülebilir sorunuzun yanıtını bulabilirsiniz. Bu vatandaş bilimidir. Amatör gözlemci olarak tuttuğunuz kayıtlar önemlidir. Ancak bitkiler için benim bildiğim böyle bir veritabanı yok. Uzmanlar elbette biliyordur, ancak ben bitkibilimci değilim. Bunu gelin hep birlikte yapalım, gözlem defteri tutalım. Gördüğümüz türleri kaydedelim bir yıl boyunca. Siz de bu soruyu seneye yine sorun ve o zaman gözlem defterlerimize bakıp sizi yanıtlayalım.

#Bitki
#Ağaç
#Çiçek
4 yıl önce