|

Buhari kimdir, eserleri nelerdir?

Buhari, tam adıyla Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl b. İbrâhîm el-Cu‘fî el-Buhârî, İslam'ın erken dönemlerinde yaşamış önemli bir İslam alimi ve hadis bilginidir. İmam Buhari, İslam dünyasında en ünlü hadis koleksiyonlarından biri olan "Sahih-i Buhari" adlı eseriyle tanınır. Bu eser en sahih kabul edilen hadis kitaplarından biridir ve toplamda yaklaşık 7.000 hadisi içerir. Peki İmam Buhari kaç yıllarında yaşadı ve vefat etti? Buhari'nin hadis bilgisi ve eserleri nelerdir? İşte soruların yanıtları.

12:14 - 17/06/2023 Cumartesi
Güncelleme: 15:21 - 2/01/2024 Salı
Yeni Şafak
Buhari kimdir, ne zaman yaşamıştır?
Buhari kimdir, ne zaman yaşamıştır?
, İslam dünyasında en ünlü hadis koleksiyonlarından biri olan "
" adlı eseriyle tanınır. Hicrî ilk üç asırda hadise hizmetleriyle tanınan önemli şahsiyetler arasında Buhârî’nin ön planda gelmesinin sebebi, sahih hadisleri ilk defa bir araya getirmesinin yanında hadis ilmindeki tartışmasız otoritesidir. İmam Buhari hakkında merak ettiğiniz her şeye haberimizden ulaşabilirsiniz.

BUHARİ KİMDİR, NE ZAMAN YAŞADI VE VEFAT ETTİ?

İmam Buhari, 810 yılında bugünkü Özbekistan'ın Semerkant şehrinde doğmuş ve 870 yılında aynı şehirde vefat etmiştir.

13 Şevval 194 (20 Temmuz 810) Cuma günü Buhara’da doğdu. Dedesinin dedesi olan Berdizbeh Mecûsî idi. Onun oğlu Mugīre, Buhara Valisi Cu‘feli Yemân vasıtasıyla müslüman oldu.
bundan dolayı Cu‘fî nisbesiyle de anılmıştır.

Buhârî on yaşına doğru Muhammed b. Selâm el-Bîkendî, Abdullah b. Muhammed el-Müsnedî gibi Buharalı muhaddislerden hadis öğrenmeye başladı. On bir yaşlarında iken hocası Dâhilî’nin rivayet sırasında yaptığı bazı hataları tashih etmesiyle dikkatleri çekti. On altı yaşına geldiği zaman İbnü’l-Mübârek ve Vekî‘ b. Cerrâh’ın kitaplarını tamamen ezberlemişti. Bu sırada annesi ve kardeşi Ahmed ile birlikte hacca gitti. Hac sonrası onlar memleketlerine döndükleri halde Buhârî Mekke’de kaldı ve Hallâd b. Yahyâ, Humeydî gibi âlimlerden hadis tahsil etti.


Daha sonra bu maksatla ilim merkezlerini dolaşmaya başladı. Bu merkezler alfabetik olarak şöyle sıralanabilir: Bağdat’a sekiz defadan fazla gitti ve her seferinde Ahmed b. Hanbel ile görüşüp ondan faydalandı. Basra’ya dört veya beş defa gitti; orada Ebû sım en-Nebîl, Ensârî diye tanınan Basra kadısı Muhammed b. Abdullah ve Haccâc b. Minhâl gibi muhaddislerden istifade etti. Mekkî b. İbrâhim, Kuteybe b. Saîd vb. âlimlerden hadis dinlemek için Belh’e birkaç defa gitti ve Belhliler’in isteği üzerine onlara kendilerinden ilim tahsil ettiği 1000 hocadan birer hadis yazdırdı.


Buhârî’nin uzun seyahatleri sonunda derlediği hadislerle geniş bir kütüphane meydana getirdiği ve seyahatleri esnasında kitaplarını imkân nisbetinde yanında taşıdığı anlaşılmaktadır. Câriyesinin, odasında adım atacak yer bulunmadığından şikâyet etmesi, bir gece uyumayıp o güne kadar yazdığı hadisleri hesapladığını ve senedleri muttasıl 200.000 hadis kaydetmiş olduğunu söylemesi de bunu göstermektedir (Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XII, 411, 412, 452). Yazdığı hadislerin kitaplarda kalmayıp onları hâfızasına nakşettiğini gösteren en iyi örneklerden biri Bağdat’ta verdiği imtihandır. İbn Adî’nin rivayetine göre, Buhârî’nin Bağdat’a geldiğini duyan muhaddisler 100 hadisin sened ve metinlerini birbirine karıştırarak bunları on kişiye verdiler ve onlara Buhârî toplantı yerine gelince bu hadisleri sırayla sormalarını söylediler.


Bu on kişi tesbit edilen hadisleri çeşitli İslâm ülkelerinden gelmiş olan muhaddislerin huzurunda okuyarak bunların mahiyeti hakkında bilgi istediler. Buhârî onlara bu hadislerin hiçbirini okunduğu şekliyle bilmediğini belirttikten sonra, ilk soruyu yönelten kimseden başlayarak, sordukları hadislerin sened ve metinlerinin doğrusunu her birine ayrı ayrı söyledi. Buhârî hakkında tereddüdü olanlar onun nasıl bir hâfıza gücüne ve ne kadar geniş bir hadis kültürüne sahip olduğunu gördüler.

BUHARİ’NİN HADİS BİLGİSİ VE ESERLERİ

HADİSÇİLİĞİ

Hicrî ilk üç asırda hadise hizmetleriyle tanınan önemli şahsiyetler arasında Buhârî’nin ön planda gelmesinin sebebi, sahih hadisleri ilk defa bir araya getirmesinin yanında hadis ilmindeki tartışmasız otoritesidir. Yüz binlerce rivayet arasından en sahih olanları seçmedeki metodunu Müslim’in aynı adlı çalışmasındaki farklı metoduyla mukayese ederek onu Buhârî’ye tercih etmek isteyenler fazla taraftar bulamamışlardır.


Rivayetlerde her âlimin göremediği ince kusurları (ilel) farketme hususunda Müslim’den de ileride olduğu, senedleri meydana getiren şahısların hem aynı zamanda yaşama, hem de birbiriyle uzun müddet görüşme şartını uygulama hususunda hiçbir muhaddisin onunla boy ölçüşemediği kabul edilmiştir. Bunlardan başka hadislerden elde ettiği fıkhî görüşlerini bab başlıklarında göstermeye çalışması, bir hadisin ihtiva ettiği birkaç hükmü ilgili yerlerde zikretmek için onu tekrardan kaçınmaması gibi ilmî özellikleri sebebiyle el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ, diğer hadis kitaplarına tercih edilmiştir.


Bütün muhaddisler gibi Buhârî de eserlerine aldığı hadisleri hangi prensiplere göre seçtiğini kaydetmemiştir. Onun bu prensipleri (şartlar) daha sonra eserleri incelenmek suretiyle tesbit edilmiştir. Bununla beraber Buhârî bazı râviler hakkında tenkitte bulunurken bir kısım prensiplerinden söz etmiştir. Meselâ İbn Ebû Leylâ’dan söz ederken, sadûk olmakla beraber hadisin sağlamı ile çürüğünü birbirinden ayıramadığı için ondan ve onun gibilerden hadis rivayet etmediğini belirtmiştir (Tirmizî, “Ṣalât”, 152). Birinden hadis yazarken onun ismini, künyesini, nisbesini ve hadisi nasıl öğrendiğini mutlaka sorduğunu, aldığı cevaplar sonunda eğer o kişiyi yeterli bulursa ondan hadis rivayet ettiğini, aksi halde onun şeyhinden yazdığı aslı gördükten sonra hadislerini yazdığını ifade etmekte, fakat bazı hadis talebelerinin ne yazdıklarına ne de nasıl yazdıklarına dikkat etmediklerinden yakınmaktadır (Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XII, 406).


Buhârî’nin rivayetteki titizliğine rağmen çoğu kendi hocası olan bazı zayıf râvilerden hadis almasının sebebini anlamak kolay değildir. Kendilerinden Müslim’in rivayette bulunmayıp sadece Buhârî’nin hadis aldığı muhaddislerin sayısı 435’tir. Bunlardan zayıf olmaları sebebiyle tenkit edilenler seksen kadardır. Şüphesiz Buhârî bu muhaddislerin her biriyle bizzat görüşmüş, rivayetlerini gözden geçirmiş ve onların hadislerini çok defa bir konuyu desteklemek üzere kullanmıştır (ayrıca bk. el-C MİU’s-SAHÎH).

ESERLERİ

1. el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ. Buhârî, halk arasında Ṣaḥîḥ-i Buḫârî diye şöhret bulan bu eseri 600.000 kadar hadis arasından seçerek on altı yılda meydana getirdiğini, her bir hadisi (veya babı) yazmadan önce mutlaka boy abdesti alarak iki rek‘at namaz kıldığını söylemiştir. Eserini Buhara’da yazmaya başlamış, çalışmasına Mekke, Medine ve Basra’da devam etmiştir. Yeryüzünde hiçbir esere gösterilmeyen bir ihtimama mazhar olan ve İslâm dünyasında üzerine yüzlerce inceleme ve şerh kaleme alınmış bulunan el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ, İstanbul, Mısır, Hindistan ve Avrupa’da birçok defa basılmıştır.

2. et-Târîḫu’l-kebîr. Buhârî’nin el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’ten önce yazdığı bu kitap sahasının ilk eserlerinden biri olup burada ashaptan kendi şeyhlerine gelinceye kadar 13.000’e yakın râvinin güvenilirlik derecesini tesbit etmiştir. et-Târîḫu’l-kebîr Haydarâbâd’da Dârü’l-maârifi’l-Osmâniyye tarafından dört büyük cilt (sekiz cüz) halinde basılmıştır (1361-1364). Ayrıca Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye ve Müessesetü’l-kütübi’s-sekāfiyye tarafından eserde geçen şahısların ve hadislerin fihristi hazırlatılarak Beyrut’ta iki cilt halinde yayımlanmıştır (1407/1987).

3. et-Târîḫu’l-evsaṭ. et-Târîḫu’l-kebîr’in bir muhtasarı olduğu anlaşılmakla beraber eserin tam olarak günümüze geldiği bilinmemektedir. Çok eksik bir nüshası Hindistan’da mevcuttur (Bankipûr 12/32, nr. 687, 56 varak).

4. et-Târîḫu’ṣ-ṣagīr. et-Târîḫu’l-kebîr’in bir hulâsası olup râvileri et-Târîḫu’l-kebîr’deki gibi alfabetik olarak değil vefat tarihlerine göre ele almakta ve onlar hakkında diğer eserlerinde rastlanmayan bilgiler vermektedir. Eser Muhammed el-Ca‘ferî tarafından Allahâbâd’da (1324, taşbaskı) ve Ahmedâbâd’da (1325), Mahmûd İbrâhim Zâyed tarafından da Kahire’de (1396-1397/1976-1977) iki cilt halinde yayımlanmıştır. Bu çalışma, Yûsuf el-Mar‘aşlî tarafından içindeki hadislerin fihristi yapılarak Beyrut’ta yeniden basılmıştır (1986).

5. Kitâbü’ḍ-Ḍuʿafâʾi’ṣ-ṣaġīr. İbrâhim ismiyle başlamakta ve 418 râviyi ihtiva etmektedir. Buhârî’nin daha önce zikredilen kitaplarına nisbetle oldukça küçük hacimli olup alfabetiktir. Eser Agra’da (1323), Allahâbâd’da (1325), Bûrân ed-Dannâvî’nin tahkikiyle Beyrut’ta (1404/1984), Abdülazîz İzzeddin es-Seyrevân tarafından el-Mecmûʿ fi’ḍ-ḍuʿafâʾ ve’l-metrûkîn adıyla ve Nesâî ile Dârekutnî’nin eḍ-Ḍuʿafâʾ ve’l-metrûkîn adlı eserleriyle birlikte Beyrut’ta (1405/1985) ve Mahmûd İbrâhim Zâyed’in tahkikiyle Nesâî’nin Kitâbü’ḍ-Ḍuʿafâʾ ve’l-metrûkîn’i ile birlikte yine Beyrut’ta (1406/1986) yayımlanmıştır.

6. Kitâbü’l-Künâ. et-Târîḫu’l-kebîr’i tamamlayıcı mahiyette olan bu eser, isimlerinden çok künyeleriyle tanınan 1000 kadar râvi hakkında kısa bilgiler vermektedir. Kitabın sonunda Abdurrahman b. Yahyâ el-Muallimî el-Yemânî’nin eseri tanıtan bir yazısı bulunmaktadır. İbn Ebû Hâtim er-Râzî’nin Beyânü ḫaṭaʾi Muḥammed b. İsmâʿîl el-Buḫârî fî Târîḫih adlı eseriyle birlikte Haydarâbâd’da basılmıştır (1360).

7. et-Târîḫ fî maʿrifeti ruvâti’l-ḥadîs̱ ve naḳaleti’l-âs̱âr ve temyîzi s̱iḳātihim min ḍuʿafâʾihim ve târîḫi vefâtihim. Bu eser de Buhârî’nin diğer tarih kitaplarına nisbetle oldukça küçük hacimli olup Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde bir nüshası bulunmaktadır (Medine, nr. 524, 18 varak).

8. et-Tevârîḫ ve’l-ensâb. Bazı önemli şahsiyetler hakkında bilgiler ihtiva eden eserin diğer kitaplarda olduğu gibi belli bir metodu yoktur. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde bir nüshası mevcuttur (III. Ahmed, nr. 2969, vr. 382a-399b).

9. el-Edebü’l-müfred. el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’te bulunmayan güzel ahlâka dair bazı hadisleri de ihtiva eden ve 644 bab içinde 1322 hadisi toplayan eser Hindistan’da (1304), Agra’da (1306), İstanbul’da (1306, 1309), Kahire’de (1346, 1349) ve Muhammed Fuâd Abdülbâkī’nin tahkikiyle yine Kahire’de (1375/1955) yayımlanmıştır.

10. Ḫalḳu efʿâli’l-ʿibâd. Kulların diğer fiilleri gibi Kur’an’ı telaffuz edişlerinin de mahlûk olduğunu ortaya koymak maksadıyla yazılan eser Muhammed Şemsülhak el-Azîmâbâdî tarafından Delhi’de (1306), Ali Sâmî en-Neşşâr ile Ammâr C. et-Tâlibî tarafından ʿAḳāʾidü’s-selef adlı eser içinde (1970), daha sonra müstakil olarak Beyrut’ta (1404/1984) yayımlanmıştır.

11. Refʿu’l-yedeyn fi’ṣ-ṣalât. Namazda rükûa varırken ve rükûdan kalkarken tekbir almanın sünnet olduğuna dair olan eser, Urduca tercümesiyle birlikte Kalküta’da (1256), Tenvîrü’l-ʿayneyn bi-refʿi’l-yedeyn fi’ṣ-ṣalât adıyla Delhi’de (1299), Ḫayrü’l-kelâm fi’l-ḳırâʾe ḫalfe’l-imâm ile birlikte Kahire’de (1320) ve Ahmed eş-Şerîf tarafından Ḳurretü’l-ʿayneyn bi-refʿi’l-yedeyn fi’ṣ-ṣalât adıyla Küveyt’te (1983) basılmıştır.

12. Kitâbü’l-Ḳırâʾe ḫalfe’l-imâm. Ehl-i re’yin görüşlerinin aksine farz namazlarda imamla beraber cemaatin de Kur’an okumasının gerekli olduğunu ileri süren eser, Ḫayrü’l-kelâm fi’l-ḳırâʾe ḫalfe’l-imâm adıyla ve Urduca tercümesiyle birlikte Delhi’de (1256), Kahire’de (1320) ve Beyrut’ta (1985) yayımlanmıştır.

Buhârî’nin bunlardan başka el-ʿAḳīde (et-Tevḥîd) (Sezgin, I, 259), Aḫbârü’ṣ-ṣıfât (Sezgin, a.y.), Ḳażâya’ṣ-ṣaḥâbe ve’t-tâbiʿîn, et-Tefsîrü’l-kebîr (et-Târîḫu’l-kebîr, VIII, 232, 265; Brockelmann, III, 179), Kitâbü’l-ʿAtîḳ (et-Târîḫu’l-kebîr, II, 95, 169), el-Eşribe, el-Hibe, el-Vuḥdân (sadece bir hadis rivayet eden sahâbîlere dair), el-Mebsûṭ, el-ʿİlel, el-Fevâʾid, el-İʿtiṣâm, Kitâbü Aṣḥâbi’n-nebî (et-Târîḫu’l-kebîr, II, 60), Esmâʾü’ṣ-ṣaḥâbe, Kitâbü’l-Îmân (et-Târîḫu’l-kebîr, II, 158), Birrü’l-vâlideyn, el-Câmiʿu’ṣ-ṣaġīr, el-Câmiʿu’l-kebîr (el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’i bu eserden meydana getirdiği düşünülebilir) gibi eserleri bulunduğu, hocalarının adlarını yazdığı bir Meşyeḫa’sı olduğu eserlerindeki ifadelerinden ve kaynaklardan anlaşılmaktadır. Buhârî’nin üç râvi ile Hz. Peygamber’e ulaşan rivayetlerini ihtiva eden es̱-S̱ülâs̱iyyât daha sonraları tertip edilmiştir. Onun el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’teki bazı “kitâb”ları önce müstakil olarak yazdığını, bunları daha sonra yeniden gözden geçirerek eserine birer bölüm olarak aldığını tahmin etmek güç değildir. Daha çok et-Târîḫu’l-kebîr’de görülen eṣ-Ṣaḥîḥ, el-Müsned, el-Müsnedü’l-kebîr, el-Muḫtaṣar gibi kitap isimleriyle de el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’i kastetmiş olmalıdır.




#İmam Buhari
#Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl b. İbrâhîm el-Cu‘fî
#Sahih-i Buhari
#hadis kitapları
10 ay önce